Buradasınız
Yusuf’un Hayallerini Çalan Kimdi?
Tuzla’dan bir kadın işçi

Yer sofrası kurulmuştu. Yusuf ve kardeşi Ayşem biraz kömürleşmiş ıspanak böreklerine öylece bakıyorlardı. Anaları çocuklarına bakarak şöyle diyordu: “Yanmamış yerlerini yiyin yavrularım, daha iyi bir fırınımız olunca söz ne ıspanaklı börekler yaparım size. Hatta kıymalı yaparız paramız olursa he yavrularım.” Fırın davul fırındı ve bir hayli eski olması hasebiyle istenen sonucu vermemişti.
Anaları akşam pazarının toplanma vakti Yusuf ve Ayşem’i pazara göndermişti. “Bugün ıspanak toplayıverirseniz size börek yapıverem hemi?” Her Salı pazar kurulurdu iki sokak arkalarında. Pazarın toplanmasına yakın belediyenin temizlikçileri gelmeden anası Yusuf ve Ayşem’i kalan çürümüş, ezilmiş kasaların içinden sebzelerin iyilerini toplamaya gönderirdi. Öncesinde fırında kalan bayat ekmekleri ucuza almak için koşarak fırına giderdi Yusuf. Ekmeğin fiyatı 1 liraysa bayatınki 50 kuruş olurdu. Yani yarı yarıya fark ederdi. Biraz fazla bayattı ama sorun olmazdı. Sobanın üstünde kaynayan tencerenin üstüne kevgiri koydun mu içine de bayat ekmekleri oh pamuk gibi olurdu. Fırıncı amca ekmekten bazen para da almazdı, hayrına verirdi.
Anası aslında hep kendi giderdi pazardan kalanları toplamaya. Ama dört aydır, inşaattan düşerek iş kazası geçiren yatalak kocasına bakmak zorundaydı. Onu yalnız bırakamıyordu. Çocukları Ayşem ve Yusuf’u göndermek zorunda kalıyordu.
Halil Amca 14. kattan iskeleden düşmüştü. Taşeron firma iş kazasının üstünü kapamış, Halil Amcaya sahip çıkmamıştı. İnsan hakkını hukukunu da bilmeyince tabi sessizliğe mahkûm kalıyordu. Ellerine biraz para sıkıştırmışlardı, sus payı. Ama hazıra dağ dayanmıyordu. Yusuf babasının bu durumuna çok üzülmüştü. Ayşem daha 6 yaşındaydı ve olan bitenin pek de farkında değildi.
Babaları inşaattan düştüğünden beri Yusuf anasının bir dediğini iki etmez olmuştu. Gerçi hep öyleydi ya ama daha bir sorumluluk hisseder olmuştu. Evlerine doğru dürüst para girmiyordu. Ekmek alacak paraları dahi kalmamıştı. Kurulan Salı pazarından kalanlar biraz olsun onları idare ediyordu.
Yusuf lise son sınıfta, derslerinde iyi bir öğrenciydi. Ailesinin zorlukla yoksulluk içinde boğuşan çileli bir hayatı olduğunun farkında olarak sorumluluk duygusuyla büyüyordu. Babasını da çok severdi ama anasına ayrı bir düşkünlüğü vardı Yusuf’un. “Yusuf’um okuyacak mühendis olacak, doktor olacak; bizi saraylarda yaşatacak” derdi hep oğluna. Yusuf da anasına söz vermişti. “Üniversiteyi kazanayım, mezun olduğumda ilk maaşımla sana fırın alacağım ana” derdi. Bir de anasının her yerinden bantlayarak parçalarını bir arada tutmaya çalıştığı elektrikli süpürgenin halı yıkamalı olanından almak isterdi. Anası “bak hele gâvurlara, neler de yapmışlar? Bunların halıyla koltuk yıkayanı da çıkmış. Vay anam vay!” derdi hep.
Yusuf üniversite sınavına girmişti. Sınav sonuçları açıklanana kadar ailesine destek olmak, okul masraflarını çıkarmak için eve ekmek parası getirmek zorundaydı. İş kazası geçiren babasını ziyarete gelen Ali Usta, Yusuf’un çalışmak istediğini öğrenince “e gel o zaman yanımda çalış oğul. Çırak arıyorlar inşaata, getir götür işlerine bakarsın” dedi. Anne pek sıcak bakmasa da eli mahkûmdu. Evde doğru dürüst yemek pişmiyordu ve artık sağlıklı beslenemedikleri için güçten düşmeye başlamışlardı. Her zaman pazardan arta kalan bir şey de olmuyordu ve eve eli boş geldikleri de oluyordu. Yusuf, anasını rahatlatmak için “söz ana, dikkat ederim, izin ver bir yol çalışayım” dedi. Anne dönüp önce yatalak kocasına baktı sonra Yusuf’una… Yüreğine sinmemişti ya yine de “he” dedi. İnşaattan kazanacağı para biraz idare ederdi onları.
İnşaatta Yusuf’un kendi gibi ve hatta kendinden de küçük çocuk işçiler vardı. Onlar da kendisi gibi sigortasız çalıştırılıyordu. Bir de göçmen işçiler çok vardı; sigortasız düşük ücrete çalıştırılan. Yusuf inşaatta çok iş kazasına denk gelmişti. Ambulans bile çağırılmadan özel araçlarla götürüyorlardı. Sonra bir daha o işçiden haber alamıyorlardı. Zaten iş kazası geçiren işçi arkadaşlarına pek yaklaşamazlardı. Ustabaşı gelir, hadi herkes işinin başına der dikkatleri dağıtırdı. Hele göçmen işçi iş kazası geçirdiyse hiç duyulmazdı. Duyulsa da “ne işleri var ülkemizde, onlar yüzünden bizim insanımız aç kalıyor” diye pek umursanmazdı. Yusuf şantiyede olanları evdekilere anlatmazdı korkmasınlar diye.
Üniversite sınav sonuçları açıklanmıştı. Yusuf sınavı kazanmış ve sonucu ilk önce mesai arkadaşlarıyla paylaşmıştı. Ama anasına Yusuf’un sınav sevinci değil kara haberi ulaştı. Vinçle yukarı çıkarılan 200 kilo ağırlığındaki beton zincirlerinden kurtuldu ve parçası Yusuf’un başına isabet etti. Çalıştığı inşaat babasını felç etmiş Yusuf’u da mezara gömmüştü. Yoksulluğun bedelini canıyla ödemişti. Oğlunun acısına dayanamadı babanın yüreği. Bu yükü kaldıramadı. Şimdi mezarları yan yana baba oğlun...
Yusuf hayalleriyle mezara gömüldü. Anası toprağın üzerinde boylu boyunca uzanmış dermansız kollarıyla ağır ağır tabuta sürükledi toprağı. Gayrı göz pınarlarında yaş kalmamıştı. Peki, Yusuf’un hayallerini çalan kimdi? Gerçek suçlu kim?
Nasrettin Hoca Dolmuşa Binerse
“Ama Olmaz ki!”
- Soma’yı Hatırlamak
- Soma'yı Unutma, Örgütlen, Hesap Sor
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....