Buradasınız
“Ama Olmaz ki!”
İstanbul’dan bir işçi
Hayallerimizin sınırının günlük yaşamımızın ötesine geçtiği nadirdir. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorunda kaldıkça kurduğumuz hayaller de yorganımızın boyunu geçmez oldu. Dünyamızın yüzölçümü 510 milyon km², dile kolay! Görmediğimiz nice yollar, gürül gürül akan çağlayanlar, göklere erişen dağlar, engin deryalar, adını bile duymadığımız şehirler var. Ama adımlarımız işyerlerimiz ile evlerimiz, evlerimiz ile çarşı pazar etrafında dönüp duran çemberin dışına çıkmaz. Hayallerimiz de tekdüze hayatlarımıza ayak uydurdukça güdükleşir. Bu tekdüze hayatımızı bölen acı gelişmeler de olur elbet. İşsizliğe düştüğümüzde, iş kazasında elimizi kolumuzu kaptırdığımızda, iş cinayetlerinde can verdiğimizde, griden kömür karasına doğru her ton renge bulanır hayatlarımız. Ellerimizle dünyanın bütün zenginliklerini üretiriz, öte yandan patronların sefahati uğruna gece gündüz çalışarak ömrümüzü tüketiriz. An gelir, bıçağın kemiğe dayandığı da olur. Bilcümle efendileri tutup kollarından silkeleyesin gelir. “Ama nasıl olur?” Doğrudur, her karanlığın sonu aydınlığa çıkar, hep böyle gidecek değil ya? “Ama ne zaman?” Bilirsin, birleşse bütün işçi milleti, kaçacak delik arar patronlar. “Ama olmaz ki!”
Umutsuzluk ve karamsarlık öyle kör bir kuyudur ki, içine düştüğünde ışık gittikçe uzaklaşır, karanlık alabildiğine derinleşir. Ve gözler karanlığa alıştıkça, ışık unutulur, karanlıktan gayrısı olmayacakmış gibi düşünülür. Şimdi de böyle günlerden geçiyoruz. İnsanlığın inişli çıkışlı mücadele tarihi akıllardan silinir, “bir şey yapmak” gözümüzde büyüdükçe imkânsızlaşır, her ağızdan “ama olmaz ki!” sesleri yükselir. Ama olur! İşçi sınıfı tarih boyunca nice olmazları oldurdu, oldurmaya da devam ediyor. Her ayağa kalktığında patronlara korku saldı, gücünün birliğinden geldiğini gördü. Denedi, yendi, yenildi, yenildikçe neden yenildiğini görüp bir daha denemek üzere zafere bir adım daha yaklaştı. Kavel’de “GREV!” dedi, grev hakkını anayasaya koydu. Sendikalarında örgütlendi, patronların örgütü MESS’i dize getirdi. Sendikalarını kapatmaya kalkışanlara karşı 15-16 Haziran 1970’te ayağa kalktı, patronlar korkularından ülkeyi terk etti. Nice fabrika önünde grev çadırları kuruldu, direniş halayları çekildi. O güne kadar “böyle gelmiş böyle gider” diyen işçiler, birlik olup örgütlendiğinde “böyle gitmez, gitmeyecek!” dedi.
Bir seneyi aşkın süredir direnen DHL Expess işçileri, sendikalaştıkları için kendilerini işten atan patrona karşı mücadele etmeyi denedi. “Birçok işçi, direnişimizi örnek alıp “biz de yapabiliriz” diyebilmeli, biz bunu istiyoruz. Biz sendikamızla birlikte sonuca varacağımızı ilk günden itibaren söylüyorduk ve bugün de öyle söylüyoruz. Biz işe geri döneceğimize ve toplu sözleşme yapacağımıza eminiz” dedi ve bugün DHL Express işyerinde toplu iş sözleşmesi aşamasına gelindi. Yine sendikalaştıkları için işten atılan Flormar işçileri aylardır fabrika önünde direnerek mücadele etmeyi seçti. “Bizi duyan işçi arkadaşlara korkmayın diyorum. Biz de başlangıçta çok korkuyorduk. Hiçbir şey olmuyor, daha çok güçleniyorsunuz. Direnişte birlik ve beraberliği görüyorsunuz. Bizim de başlangıçta kafamızda çok soru işaretleri vardı, acaba bu iş olur mu olmaz mı diye” diyen Flormar işçisi korkmayı bırakıp direnişi seçtikçe patronların nasıl geri çekildiklerini gördü. Mücadele eden işçi karanlık kuyulardan çıkmayı denedi ve ışığı gördü!
Neden olmasın? Kazanımlarla dolu mücadele tarihimizin sayfalarını her karıştırdığımızda daha fazlasını yapabileceğimiz ayan beyan ortadayken bize “olmaz!” dedirten ne? Üretimden gelen gücümüz eskisinden daha mı az? Hayır! Daha mı azız patronlar sınıfından? Hayır, çoğalarak büyüyoruz! Hep yenilmek, ezilmek kaderimiz mi? Değil be kardeşim! Bir çocuğun düşüp kalkmadan büyüdüğü nerede görülmüş? Emeklediğimiz çağda ayağa kalkmayı denemeseydik yürümenin tadına varabilir miydik? Peki ya güzel kardeşim, sen denedin mi ayağına takılan prangaları çözmeyi? Bir kez olsun kendi yaşamına kendin karar vermeyi denedin mi? İşyerinde yanı başındaki arkadaşına güvenmeyi denedin mi ki “bu işçilerden bir şey olmaz” demeye dilin vardı? “Ama olmaz!” partisi kurulsa oyunu verir iktidara taşırsın ama yaşamını cehenneme çevirenlere bir kez olsun “Hayır!” demeye cüret etmezsin. Çünkü birlik değiliz. Patronlar sınıfı bizleri bölüp parçalıyor ve düşüncelerimizi de belirliyorlar. “Bir şey yapmak” bir iştir, hakkını aradığında işini de kaybedebilirsin, doğru! Ama mücadele etmeden, bedel ödemeden hak almak nerede görülmüş! Onun için “olmaz ki” demek yerine “nasıl olur?” diye sormalıyız. Yeter ki birlik olmayı ve mücadele etmeyi deneyelim. Denedikçe olmaz denilenlerin olmaya başladığını göreceğiz!
Yusuf’un Hayallerini Çalan Kimdi?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...