Buradasınız
50’sinden Sonra Vardiyalı Çalışmak
Dudullu’dan bir döküm işçisi

Ben 40 yıldır alın teri döken bir döküm işçisiyim. Şu anda Dudullu’da yaklaşık 70 kişilik bir döküm atölyesinde çalışıyorum. Bu atölyeye gelene kadar pek çok küçük işyerinde ustalık yaptım. Çırak olarak çalışmaya başladığımda küçük bir çocuktum. Biz usta-çırak ilişkisi içerisinde yetişen bir işçi kuşağıyız. Bizim zamanımızda atölyeye yeni bir işçi geldiğinde hemen onunla sıcak bir temas kurar, yabancılık çekmemesi, bir an önce işe alışması için yardımcı olurduk. Fabrika denemese de şimdiye kadar çalıştığım yerlerle karşılaştırınca oldukça büyük olan bu atölyede ilk işe başladığım gün büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Usta işçilerin beni dışladığını, aralarına kabul etmediklerini gördüm. Hem usta oldukları için hem de eski işçi oldukları için hangi işin, nasıl yapılacağını haliyle onlar biliyor. Evet, ben de ustayım ama yeni girdiğim bu atölyede bana yol gösteren olmazsa acemi bir çıraktan farksızım.
Kısa bir süre sonra anladım ki beni dışlayan, acemi çırak pozisyonunda kalmamı isteyen bu işçi arkadaşların derdi işlerini kaybetme korkusuymuş. Normal şartlarda iş yüklerini paylaşacak bir ustanın gelmesine sevinecekken, içinde bulundukları örgütsüzlük durumu onları öyle bir güvensizleştirmiş ki, bu cehennem koşullarındaki atölyedeki işlerini kaybedecekleri korkusuna kapılmışlar. Bu duruma gerçekten çok üzüldüm. Beni üzen 40 yıldır mesleğini yapan bir usta olarak düşürüldüğüm pozisyon değildi. Beni asıl üzen şey arkadaşların hem birbirlerine hem de bana olan güvensizlikleriydi. Bu arkadaşlar aslında işlerinden memnun olmadıkları halde koşulları değiştirmek için çözüm üretmiyorlar. Birlik olmak yerine rekabet ediyorlar, hatta birbirlerinin dedikodusunu yapıyorlar. Tam da örgütlü olmadıkları için sorunun gerçek kaynağını görmek yerine arkadaşlarının sorun olduğunu düşünüyorlar.
Tam ortama alışmaya çalışıp gördüğüm sorunları nasıl çözeceğimi düşünürken, artık vardiyalı çalışacağımı söyleyerek gece vardiyasına geçirdiler. Ve ben hayatımda ilk defa vardiyalı çalışmaya başladım. İlk gece vardiyasında dünyam tersine döndü. Zaten yaptığımız iş ağırdı. Ama beterin beteri varmış misali gece vardiyasında iş daha da ağırlaştı. Üstelik öyle 8 saat filan değil, tam 11,5 saat boyunca gece çalıştığınızı düşünün. Yetmezmiş gibi her Pazar da fazla mesai yapmak zorundasınız. Uyku düzeni diye bir şey kalmadı. Aileme, evime yabancılaştım. Yeterince dinlenemediğim için halletmem gereken özel işlerimi de ertelemeye başladım. Çocuklarım “artık yüzünü göremiyoruz” diye sitem etmeye başladılar. Vardiyalı çalışmam sosyal yaşamımı da bitiren bir faktör oldu. Bırakın sosyal yaşamı, uykuya bile zaman bulamaz oldum. 40 yıl boyunca yıpranan bedenimin vardiya düzenini kaldırmadığını anladım.
Hem çalışma düzeni hem de işçi arkadaşların arasındaki rekabetle birlikte sorunlar ikiye katlanmış durumda. Şu an maddi sıkıntıdayım ve bu koşullarda çalışmaya devam etmek zorundayım. Ama elbette ki bu zorunluluk işçi arkadaşlarla yan yana gelmeyeceğim, onlara gerçekleri anlatmayacağım anlamına gelmiyor. Belki ben birkaç ay sonra görece daha iyi koşullarda bir iş bulup çıkabilirim. Ama benim buradan çıkmam sorunlardan kurtulacağım anlamına gelmiyor. İşçiler olarak bulunduğumuz atölyelerde, fabrikalarda örgütlenmediğimiz sürece hiçbir sorunumuzu çözme şansımız olmayacak.
Örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şey!
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...