Buradasınız
Ankara’da KESK Eylemi
diğer yazarlar
İşçi sınıfının ekonomik ve sosyal kazanımlarına yönelik saldırılar uzun süredir devam ediyor. Bu saldırıların ilk adımı “İş Yasası” oldu. Bu yasayla işçi sınıfı uzun mücadeleler sonucu bedeller ödeyerek kazandığı haklarının pek çoğunu kaybetti. Toplu iş sözleşmelerinden ve yasalardan kaynaklanan haklarımız engellenmeye çalışılıyor. Pek çok sektörde grev hakkı bile iktidarın siyasi baskısıyla fiili olarak yok ediliyor.
İşçi sınıfına yönelik saldırılardan biri olan Kamu Personel Yasa Tasarısı da, personel rejimi değişikliği adı altında kamu çalışanlarının kazanımlarına karşı bir darbe niteliğindedir. Sözleşmeli ve geçici personel çalıştırma uygulaması ile, örgütlenme hakkı ve sosyal yardımlar gibi en temel kazanımlar ortadan kaldırılmak istenmektedir. Kamu çalışanları adına hükümetle sürdürülen toplu görüşmelerin bir aldatmaca olduğunu açıklayan KESK, görüşmelere katılmama kararı ile birlikte bir dizi eylem kararı aldı. KESK, kamuda 4B, 4C ve 4924 sayılı yasalara tâbi olan sözleşmeli statüde çalışanların ve emeklilerin sorunlarını ve taleplerini dile getirmek için bir eylem yaptı.
21 Ağustos Salı günü, Kızılay YKM önünde toplanan KESK üyeleri, “Çoluk çocuk aç evde, doymuyor bir kepçeyle”, “Devlet güdümlü sendikaya hayır” gibi sloganlar attılar. Yapılan basın açıklamasında, “AKP hükümetiyle birlikte yaygınlaştırılan sözleşmeli personel uygulaması kamuda çalışanlar arasında derin bir uçurum yaratmıştır. Ücretten özlük haklarına, sosyal yardımlardan banka promosyonlarına kadar pek çok alanda yaratılan bu ayrım çalışma barışını bozduğu gibi çalışanların da yaşamında büyük bir sıkıntıya neden olmaktadır” denildi. KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, toplu görüşme masasına oturmayı reddederken, kamu emekçilerinin hiçbir sorununa çözüm olmayan, adeta bir ortaoyununa dönüşen görüşmelerde oyalanmak yerine, işyerlerinde ve sokaklarda eylemlerle taleplerini dile getireceklerini söylediklerini hatırlatarak, “Dün toplu görüşmelerin ikinci turu gerçekleşti. Onlar masalarda oyalanmaya devam etsinler, bizler kamu emekçilerinin sorunlarını çözmek için alanları dolduracağız” dedi.
Kamu emekçilerinin kanayan yaralarından birinin de “sözleşmeli istihdam” olduğuna dikkat çeken Tombul, “Bugün kamu kesiminde 657 sayılı kanunun 4B maddesine tâbi 50 bin civarında öğretmen, sağlık alanında 11 bin ebe ve hemşire, değişik meslek gruplarında binlerce çalışan bulunmaktadır. Bunun yanı sıra 657 sayılı kanunun 4C maddesine tâbi 22 bin çalışan vardır. Yine sözleşmeli statüde 4924 sayılı yasaya tâbi 20 bini aşkın sağlık personeli bulunmaktadır” dedi. KESK, aynı zamanda Kamu-Sen ve Memur-Sen’e de grev çağrısında bulundu. Basın açıklaması sırasında KESK üyeleri sık sık “ücretli köleler olmayacağız, sadaka değil toplu sözleşme” ve “sefalete teslim olmayacağız” sloganlarını attılar.
Basın açıklaması sonunda ikinci eylemlerinin 27-29 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş olacağı belirtildi. Sözleşmeli kamu çalışanları adına bir konuşma yapan Figen Ekinci ise, devlet memurları kanununa göre çalıştıkları halde çalışma şartlarının çok farklı olduğunu vurgulayarak, “Memurlara yasak olan her şey bize de yasak ama memurların faydalandığı hiçbir haktan bizler yararlanamıyoruz. Bunun sebebini sorduğumuzda siz memur değilsiniz deniliyor. Peki biz neyiz diyoruz, ona da cevap veremiyorlar” dedi.
657 sayılı yasanın 4B, 4C maddelerine ve 4924 sayılı yasaya tâbi olarak sözleşmeli çalışanlar, geçici olarak sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu görevlileri olarak statülendirilmektedirler. Bu statüde çalışanların ücret ve sosyal hakları, Bakanlar Kurulunca belirlendiği için, bunlara toplu görüşme yapma hakkı tanınmamakta, yanı sıra kamu çalışanı sayılmadıklarından bu haklardan da yararlanamamaktadırlar. Aynı zamanda 4857 sayılı İş Kanununa göre işçi de sayılmadıkları için İş Yasasındaki haklarını da kullanamıyorlar.
Tüm bunlar işçi sınıfının mücadelesinin ve işçi sınıfının örgütlülüğünün önüne set çekmek ve sınıf mücadelesini engellemeye yönelik saldırılardır. Sermayenin saldırıları, birkaç eylemle günü kurtarmaya yönelen sendika bürokrasisine bırakılmayacak kadar ciddidir ve bunlara karşı cevabı ancak örgütlü işçi sınıfı verebilir. Unutmamalıyız;
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ ÖRGÜTSÜZSEK HİÇBİR ŞEY!
- Belediye İşçileri Saldırılara Karşı Mücadele Ediyor
- Sendika Düşmanlığına, Ücret Gaspına Karşı İşçi Mücadeleleri
- İşçi Sınıfının Unutulmaz Önderi Kemal Türkler Mezarı Başında Anıldı
- Belediyelerde İşten Atma Saldırısına Karşı İşçilerin Mücadeleleri Devam Ediyor
- KESK ve Emekli Örgütlerinden Türkiye Genelinde “Sefalete Teslim Olmayacağız” Eylemleri
- İşçiler Hakları İçin Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Sendikal Baskılar Sürerken Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- İzmir’den Elazığ’a Belediyelerden, Madenlere İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- DİSK ve KESK’ten TÜİK Protestosu
- Şehir Hastanelerinde Hak Gasplarına Karşı Eylemler
- Sağlık, Belediye, Liman işçileri Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- DİSK 15-16 Haziran Anma Etkinlikleri Gerçekleştirdi
- İşten Atmalara, Hak Gasplarına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Emekliler Meydanlardan Seslendi: “Açlığa ve Sefalete Hayır!”
- Sendika Düşmanlığına, Çayda Düşük Fiyat Dayatmasına ve Hak Gasplarına Karşı Eylemler
- Motokuryeler: Çalışırken Ölmek İstemiyoruz!
- Belediye Emekçileri Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- Öğretmenler Ülke Genelinde Şiddete Karşı İş Bırakarak Eylem Yaptı
- Ebe ve Hemşirelerden Hastane Önünde Eylem
- Hak Gasplarına Karşı Mücadele Sürüyor
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...