Buradasınız
Ankara Sanatoryum Hastanesi Fiilen Kapanıyor
Ankara’dan bir kadın işçi
Ankara’da bulunan ve alanında dünya çapında ün yapmış olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Sağlık Uygulama Merkezi, halk arasında bilinen adıyla Ankara Sanatoryum Hastanesi, Keçiören Eğitim Araştırma Hastanesi ile birleştiriliyor. Konunun uzmanları bu birleşmenin yılların birikimini boşa çıkaracağını, kamu hastanelerinin buna benzer çeşitli yollarla kapanmasındaki amacın, Şehir Hastanelerinin ya da özel hastanelerin müşterisini arttırmak olduğunu söylüyorlar. Bu hastanede kapsamlı bir tedavi gören bir işçi olarak sağlığımızla nasıl rahatça oynadıklarını bir de benden dinleyin istedim.
Bu hastane ‘Göğüs hastalıkları özel dal hastanesi’ olarak kronik akciğer hastalıkları ve diğer akciğer hastalıklarının tedavisinde uzmanlaşmış, deneyimli bir kadroya ve gerekli teçhizata sahip 68 yıllık bir sağlık kuruluşu. Hastanenin sistemi bütünüyle akciğer hastalıkları üzerine kurulduğu için hem tanı çabuk koyuluyor hem de tedavi süreci uzman ellerde yürütülüyor. Yıllarca deneyim ve bilgi aktarılarak oturtulmuş bir düzen var hastanenin içinde. Temizlik işçisinden profesörüne kadar tüm emekçiler hastanın ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde anlayıp ekip olarak yardımcı oluyor ve müdahale ediyor. Geniş koridorları, parlak seramikleri, son model aydınlatma sistemleri, lüks kafeleri yok! Ama kendi içinde kaynaşmış ekipleriyle, sorununuzu anladığını ve çözüm üretmeye çalıştığını hissettirerek güven veriyor. Göğüs hastalıkları özel dal hastanelerinin hepsinde özellikle yapıldığını düşündüğüm, ormanın içindeymiş hissi uyandıran bahçesi bile iyileşmeye yardımcı oluyor. Bahçeye çıktığınızda devasa beton yığınları yerine devasa ağaçlar görmek hasta ciğerlerinizin daha kolay nefes almasına yardımcı oluyor. Acı çekmekten yorulmuş bedeninize canlılık veriyor. Böylesi bir sağlık hizmeti imkânının elimizden alınıyor olması kabul edilebilir değil. Hele ki akciğer hastalıkları alanındaki ihtiyaç düşünüldüğünde ve doğrudan akciğeri etkileyen covid-19 virüsünün etkileri halen devam ederken…
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Ülkü Yılmaz basına verdiği demeçte hastanenin önemini ve birleşmenin yol açacağı sorunları şöyle anlatmıştı: “Genel hastane niteliğindeki bir yapılanma ve işletme anlayışı, göğüs hastalıklarında ihtisaslaşmış köklü bir yapı olan Atatürk Sanatoryumu’nun sahip olduğu bilgi ve deneyiminin boşa gitmesi anlamına gelir. Hastanemiz toplam 961 kişilik kadrosu ile yıllık 25 bin yatan ve 650 bin ayaktan hastaya hizmet veren ülkemizin 4 göğüs hastalıkları eğitim hastanesinden biridir. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan dirençli tüberküloz (MDR-XDR) hastalarının takip ve tedavi edildiği 4 referans merkezinden biri olma özelliği de taşır. Göğüs hastalıkları özel dal hastaneleri, genel hastanelerde öncelikli hizmet alma şansı olmayan kronik akciğer hastalarının tedavisi ile ilgilenir. Bu hastanelerde çalışan eğitim görevlilerinin çoğu doçent veya profesör derecesi olan, uluslararası düzeyde bilimsel yayınların büyük bölümünü gerçekleştiren, uzmanlık derneklerinin yönetim kurullarında görev alan yetkin kişilerdir. 53 yıllık bir meslek örgütü olarak, böyle değerli ekiplerin görev yaptığı göğüs hastalıkları özel dal hastanelerinin, ülkemiz ve halkımız açısından vazgeçilmez olduğunu hatırlatmak isteriz. Genel hastane niteliğindeki bir yapılanma ve işletme anlayışı bu birikimleri hızla eriteceği için yılların emek ve yatırımları boşa gitmiş olacak. Bundan en büyük zararı bölgede bu hastanenin olanak ve ayrıcalıklarından yararlanan hastalar görecek ve bu kişiler sağlık sorunlarına çareyi diğer kurumlarda aramak zorunda kalacak.”
Solunum sistemi hastalıkları Türkiye’de ilk üç ölüm nedeninden biri. Çalışma koşulları ve özellikle sanayi bölgeleri ve termik santrallerin kurulu olduğu bölgelerdeki hava kirliliği solunum yolu hastalıklarına neden oluyor. Akciğer kanseri en çok görülen ve en çok öldüren kanser türü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre işe bağlı nedenlerle yaşanan ölümlerde akciğer hastalıkları başı çekiyor. Türkiye’de tespit edilebilen meslek hastalıklarının büyük çoğunluğu tozlara bağlı meslek hastalıkları. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayınladığı verilere göre 2019 yılında meslek hastalığına yakalanan işçilerin yüzde 37,3’ü solunum sistemi hastalıklarına yakalanmış. Türkiye’de meslek hastalıkları konusunda çalışmaların yetersizliği düşünüldüğünde bu verinin buzdağının görünen yüzü olduğu açık.
Tüm bu bilgiler ışığında düşündüğümüzde Ankara Sanatoryum Hastanesinin başka bir hastaneyle birleştirme adı altında işlevine son veriliyor olması doğrudan işçi sınıfının meselesidir. İşçilere, koruyucu sağlık anlayışını temel alan, kolay ulaşılabilir, kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmeti yerine ulaşımı zor, pahalı ve makyajını çıkardığımızda sağlık hizmeti kalitesi düşük hastane koşulları dayatılmaktadır. Bütün bunların bir avuç sermaye sahibini daha fazla zengin etmek, kamu kaynaklarını sermayeye aktarmak için yapıldığı düşünüldüğünde daha da öfkeleniyor insan.
Sağlık sistemi son yıllarda iyiden iyiye hissedilir şekilde çökmüş durumda. Muayene için randevu, eczanelerde gerekli ölçüde ilaç ve ameliyatlar için medikal malzeme bulunamıyor. Bu sorunları çözmeleri gerekenler tam tersine sorunları daha da büyütecek uygulamalara devam ediyor. Kamusal sağlık hizmetlerinin eksiklerini gidermek yerine eksiklerin sağlığı özelleştirmek için fırsata çevrilmesi kabul edilemez. Daha da geç olmadan bu yağmaya, talana, zulme dur denmelidir. Haramilere dur diyebilmek için ise en az onlar kadar örgütlü olmalıyız.
- Kâr Hırsıyla İşlenen Cinayet: Zulmünüze Boyun Eğmeyeceğiz!
- İsrail’de Yüz Binler Ateşkes Talebiyle Meydanlara Çıktı!
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Onlarca Kentte Eylem
- Kendimiz İçin Yürümeli ve UİD-DER Ailesini Büyütmeliyiz!
- Bu İşareti Yapanlar Kim?
- İktidar’ın “Vergide Adalet” Yalanı
- “Kenyalılar Bile” mi?
- Yangınlar da Sorumsuzluk da Aynı!
- Sağlıkta Talan, Hep Yalan Dolan!
- 1999’dan Bugüne Önlem Yok, Adalet Yok!
- “Şu Ablanız Çok İyi Bir Dinleyicidir”
- Patronların Saldırılarına İşçiler Mücadeleyle Cevap Veriyor
- Polonez İşçileri Genel Müdürlük Önünde Haykırdı
- Umudunu Kaybetme!
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Sorunlarımızın Kaynağı Göçmenler mi?
- İnşaat, Depo, Belediye İşçileri, Çiftçiler Mücadeleye Devam Ediyor
- Hatay’da Barınma Hakkı Mitingi
- Grevdeki Befesa İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Onların Kârı Bizim Hayatımızdan Değerli Olamaz
Son Eklenenler
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...
- Yeni eğitim yılı başlarken çocuklarımız heyecanlı. Bizlerse düşünceliyiz. Çocukların heveslenip istedikleri rengârenk çantalar, kalemler, defterler ne yazık ki el yakıyor. Daha çocuklarımız okul çantalarını sırtlarına takamadan, bizim sırtımıza okul...
- Bir grup UİD-DER’li işçi olarak Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesindeki MKB Rondo grevini ziyaret ettik. Duymayan işçi kardeşlerimize MKB Rondo grevini duyurmak, grev yerine dayanışmaya davet etmek için bu mektubu yazmak istedik. Grevci işçiler bizi...
- 6 Eylül 2014’te İstanbul Mecidiyeköy’de Torunlar Center inşaatında meydana gelen işçi katliamının üzerinden tam 10 yıl geçti. Asansörün otuz ikinci kattan yere çakılması sonucu 10 işçi feci şekilde can vermişti. İşçiler asansörün bozuk olduğunu...
- İktidarın her türlü desteğini arkasına almanın rahatlığı ve pervasızlığı içindeki sermaye sınıfı insanların üzerine ateş açarak katledecek kadar gemi azıya almış durumda. Bugün doğasını savunduğu için Reşit Kibar’ı katleden, İliç’te işçileri toprak...
- İstatistikler, rakamlar, raporlar Türkiye tarihinin en büyük yoksullaşma dalgasının yaşandığını gösteriyor. Yoksullaşmayı iliklerinde hisseden, hayat pahalılığı, geçim derdi altında ezilen işçi ve emekçiler düze çıkmayı, sorunlarının çözülmesini...
- İşten atma saldırısına, sendika düşmanlığına, kötü çalışma koşullarına, düşük ücretlere karşı Bağımsız Maden-iş Sendikası öncülüğünde direnen Fernas Madencilik işçileri, 4 Eylülde maden önünde aileleriyle birlikte kitlesel bir eylem gerçekleştirdi....
- İsrail devletinin 7 Ekimden bu yana Filistin halkına yönelik sürdürdüğü katliam dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler tarafından protesto ediliyor, meydanlarda barış talebi yankılanıyor. İşçi ve emekçiler İsrail devletine, savaşı körükleyen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, ben de ustalarımızın söylediklerini yani umutlu olmak ve umut tohumları ekmek gerektiğini her daim aklımda tutarım. Bu mektupta sizlerle paylaşacağım hikâye şimdi 23 yaşında olan 2 çocuk annesi genç bir kadının hikâyesi. Bu...
- Fabrikadaki işçi arkadaşlarımızla kimi zaman dışarıda bir araya gelip sohbet ediyoruz. Birlikte bir iş yapmak, buluşmalar, geziler organize etmek bizleri keyiflendiriyor. Fabrikanın stresinden biraz uzaklaşıp birlikte bir şeyler yapmak bizlere iyi...
- Merhaba dostlar. Ben daha önce Mersin Liman işçisiydim. Limanda çalıştığım dönemde zor koşullarda çalışıp haksızlığa uğrayan işçiler olarak bir araya geldik ve sendikalı olduk. Evet, haksızlığa karşı anayasal hakkımızı kullanarak sendikalı olduk ama...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Türkiye’de onlarca kentte yapılan eylemlerde İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırım ve emperyalist devletlerin İsrail’e verdiği destek protesto edildi. Yapılan açıklamalarda emperyalist savaşın alevlerinin...
- Bugün 1 Eylül, bugün Dünya Barış Günü… Bugün sadece Türkiye’de veya yaşadığımız coğrafyada değil, dünyanın dört bucağında ezilenlerin yüreği barış özlemiyle atıyor. Emekçiler, ölümlerin son bulduğu, acı ve gözyaşının dindiği, yaraların sarıldığı bir...