Buradasınız
“Asgari Ücret Ne Olmalı, Kim Belirlemeli?” Seminerleri

Kurulduğu günden beri işçileri kendi hakları temelinde örgütleyen ve işçilere yol gösteren örgütümüz UİD-DER, 30 Kasımda Sefaköy, Tuzla, Ankara ve Gebze temsilciliklerinde “Asgari Ücret Ne Olmalı, Kim Belirlemeli?” konulu seminerler düzenledi. Çeşitli sektörlerden yüzlerce işçinin katılımıyla gerçekleşen seminerlerde, düşük ücretlere karşı yürütülecek mücadelenin önemi üzerinde duruldu.
Patronlar ve onların temsilcisi hükümet işçilere yine sefalet ücretini dayatıyorlar. Yılsonuna yaklaşırken hemen bütün işçilerin gündemi haline gelen asgari ücret, yeni zamla birlikte 922 lira olacak. Milyonlarca işçi yine sefalet ücretine mahkûm edilecek. En yakıcı sorunlardan biri düşük ücretlerdir. Bu nedenle işçiler, UİD-DER’in seminerlerine büyük ilgi gösterdiler. Etkinliğin ikinci bölümünde canlı tartışmalar yaşandı ve düşük ücretlere karşı mücadeleden başka yol olmadığı, ücret sorununun temelde bir sistem sorunu olduğu ve kapitalizme karşı mücadele yürütmek gerektiği üzerinde duruldu. UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyasına destek çağrısı yapıldı.
Sefaköy
Seminer sırasında izlenen videoda Faruk Çelik’in “800 lira iyi para, vatandaş bu parayla geçinebilir. Sonuçta peynirin kilosunun fiyatı belli” demesi, seminere katılan işçileri öfkelendirdi. Bakana cevabı hemen ardından izlediğimiz sokak röportajlarındaki işçiler verdi. Salondaki işçiler de sorunlarının aynı olduğunu, asgari ücretle geçinebilmenin mümkün olmadığını, bu yüzden daha uzun saatler çalışmak zorunda kaldıklarını dillendirdiler.
Sunumun ardından çok sayıda işçi, sigortasının asgari ücret üzerinden yatırıldığını anlattı. Asgari ücretin neredeyse sadece ev kirasına gittiğini söyledi. İşçiler konuya ilişkin pek çok soru sordular. Sorular üzerine asgari ücretin arttırılması ve vergi dışı bırakılması gerektiği anlatıldı. Patronların, kârları düşmesin diye işçilere verdikleri ücreti olabildiğince az tuttuklarından bahsedildi. Asgari geçim indiriminin ne olduğu ve bunun sadece asgari ücret alan işçiye mi verildiği, “Ulusal İstihdam Stratejisi” paketiyle bölgesel asgari ücretin düşürülmesinde amacın ne olduğu gibi başka birçok soru da işçilerin merak ettiği konular arasındaydı.
UİD-DER’in kampanya duyurusu seminere katılan işçiler tarafından coşkuyla alkışlandı.
Gebze
Gebze’de gerçekleştirilen seminere metal, petrokimya, gıda, taşımacılık ve hizmet sektöründen kadın ve erkek işçiler katıldılar. İşçilerin ilgiyle dinledikleri seminerin ilk bölümünde ücretin ne olduğu, asgari ücretin nasıl belirlendiği, dünyada ve Türkiye’de asgari ücretin tarihi ve ücretlerin yükseltilmesi için nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiği anlatıldı.
Anlatımın ardından ikinci bölümde, işçiler asgari ücret ve işyeri sorunlarıyla ilgili pek çok soru sordular. Bir petrokimya işçisi, sendikalı işyerlerinde toplu iş sözleşmeleri ile asgari ücretin belirlenmesi arasındaki ilişkiyi, asgari ücretin belirlenmesinin sendikalı işçileri de ilgilendirip ilgilendirmediğini sordu. Bir metal işçisi ise Bakanın “800 lirayla neden geçinilmesin, geçinilir” sözlerinin işçilere yapılan bir hakaret olduğunu ifade etti. Metal işçisi bir kadın, aldıkları ücretle geçinmenin çok zor olduğunu şu örnekle ifade etti: “Bir sabah evde kahvaltı için alışverişe gittim, 20 lira harcadım. Ama pek de özel bir şey yoktu soframızda. Sonra düşündüm. İyi ki vardiyalı çalışma diye bir şey var. Yoksa her sabah kahvaltıya nasıl para yetiştireceğiz?”
Bu örnekte gösteriyor ki, geçim sıkıntısı işçilerin belini bükmeye devam ediyor. En temel ihtiyaçları karşılayabilmek için işçiler çırpınıyor, çareyi fazla mesailere kalmakta görüyorlar. İşte bu nedenle derneğimizin yürüttüğü “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine, Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyası hayati önem taşıyor. İşçilerin sorduğu sorularla oldukça canlı geçen tartışma bölümü, UİD-DER’in yürüttüğü kampanyaya güç vermesi çağrısıyla sona erdi.
Ankara
Ankara’daki seminere; sağlık, matbaa, metal, eğitim sektörlerinden işçiler, taşeron işçiler ve öğrenciler katıldılar. Sunumu yapan arkadaşımız sinevizyon eşliğinde asgari ücretin işçilerin ne kadarlık bir kesimini ilgilendirdiğini, asgari ücreti kimlerin belirlediğini, neye göre belirlendiğini ayrıntılı bir şekilde anlattı. Seminer sırasında izletilen videoda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in sözleri seminere katılan işçilerde öfkeli tepkilere neden oldu. Seminerde; ücretlerin düşük olmasının fazla mesai dayatması olduğu, çalışma saatlerinin çok uzadığı ve bu durumun iş kazalarına sebep olduğu anlatıldı. İşçilerin ücretlerini üç kuruş artırmak uğruna ailelerini bile göremediklerine dikkat çekildi. Düşük ücret sorunumuzu mesailere kalarak çözemeyeceğimizin üstünde duruldu ve UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine ve Taşeronlaştırmaya Hayır” kampanyasının öneminden bahsedildi.
Seminerin ikinci bölümünde işçiler sorular sordular, düşüncelerini, duygularını paylaştılar. Kendi işyerlerinde yaşadıkları sorunları anlattılar. 1980 öncesi işçi mücadelelerinde ön saflarda yer almış emekli bir UİD-DER’li abimiz, ’80 öncesinde asgari ücretin her işyerinde toplu sözleşmelerle belirlendiğini ve hiçbir işyerinin bu rakamın altına düşemediğini söyledi. Ücretli öğretmenlik yapan bir arkadaşımız AGİ’nin ücretin içinde hesaplanmasının ücretlerin olduğundan daha yüksekmiş algısı yarattığını anlattı. OSTİM’den bir metal işçisi arkadaşımız işçilerin ödediği vergi oranıyla patronların ödediği vergi oranının aynı olduğunu söyledi. Patronların ödediği verginin kazançlarına göre işçilerden daha az olduğunun ortaya çıkması üzerine “patronlar biz işçilerden daha mı yoksul?” diyerek tepki gösterdi. Askeri işyerinden Harb-İş üyesi bir işçi arkadaşımız; Türkiye’deki işçilerin çok küçük bir azınlığı olarak ortalamanın çok üstünde bir maaş aldıklarını ama yine de yoksulluk sınırını aşamadıklarını ve geçinemediklerini anlattı.
Seminerin sonunda sorunlarımızın çözümünün örgütlenmek ve mücadele etmekten geçtiği anlatıldı. UİD-DER’in faaliyetlerine her işçinin omuz vermesi gerektiği vurgusu yapıldı.
Tuzla
Tuzla’daki seminere geçtiğimiz aylarda grevde olan Kimberly Clark işçileri ve metal, tekstil, petrokimya gibi pek çok sektörden sendikalı-sendikasız işçiler katıldılar. Etkinlikte Çalışma Bakanı Faruk Çelik’le bir televizyon programında yapılan söyleşinin bir kesiti izletildi. Faruk Çelik’e “asgari ücretle geçinilebilir mi, bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor spiker. Faruk Çelik hiç utanıp sıkılmadan pişkince “geçinilebilir, mahkûmsanız geçinebilirsiniz” diyor. Evet, asgari ücrete mahkûm olduğumuz için, ay sonunu bir türlü getiremiyoruz, sırf üç kuruş daha fazla kazanmak için sürekli mesaiye kalıyoruz. 12-16 saat aralıksız çalıştığımız için iş kazası geçirip elimizi, kolumuzu makineye kaptırıyor, bazen de canımızdan oluyoruz. İşte bize yaşatılan mahkûmiyetin bedeli!
Kimberly Clark işçileri de etkinlikte söz aldılar. Bir işçi, “Ortada bir pasta var ve biz işçiler bu pastadan daha fazla pay istiyoruz. Çünkü o pastayı üreten biz işçileriz. Bunun için de üretimden gelen gücümüzü kullanmalıyız. Biz Kimberly Clark’ta 45 gün boyunca bir grev yaşadık, üretimi durdurduk ve taleplerimizi patrona kabul ettirdik. Herkes ‘ben’ diye düşünüyor. Önce ‘ben’ değil de ‘biz’ diye düşünmeliyiz. Ancak örgütlenip birlik olursak koşullarımızı değiştirebiliriz” dedi.
Bir işçi eşi ise “ben sizin gazetenizi her ay düzenli olarak alıyorum ve hiç atlamadan her satırını okuyorum. Çok güzel ve anlaşılır bir dille her şeyi anlatıyor. Bence herkes almalı ve okumalı” dedi. İşçi ablamız gayet güzel bir şekilde her ay İşçi Dayanışması gazetemizi neden okuduğunu ve ne düşündüğünü anlattı. Sağlık sektöründe çalışan bir işçi arkadaşımız ise “dünyada asgari ücretin daha iyi olduğu bir yer var mı?” diye sordu. Bunun üzerine asgari ücretin dünyanın diğer ülkelerde nasıl olduğuna dair bir tartışma yürütüldü ve özellikle Türkiye’de asgari ücretin ana ücret haline geldiği üzerinde duruldu. Düşük ücretlere karşı işçilerin örgütlü mücadele etmesi gerektiği belirtilerek ve UİD-DER’in kampanyasına omuz verme çağrısıyla etkinlik son buldu.
TÜMTİS Gebze Şube Kongresi Yapıldı
Birlik Olduk, Yemekleri Düzelttik
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...