Buradasınız
Birlik Olduk, Yemekleri Düzelttik
Kıraç’tan bir kadın tekstil işçisi

Merhaba işçi kardeşlerim, ben tekstil fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim. Sizlere fabrikada yediğimiz yemeklerden bahsetmek istiyorum. Yemeklerimizi fabrikadaki aşçılar yapıyor. Fakat çok kötü pişiriliyor. Son bir aydır da yemeklerin içinden her şey çıkıyor. Yemekhane pislik içinde, her taraf yapış yapış, insanın midesi kaldırmıyor. Temizliğe önem verilmiyor. Yemeklerin kötü olduğunu aşçılara söylediğimizde, onlar da haklı olarak “biz ne yapalım, bize bu malzeme veriliyor” diyorlar. İşçi arkadaşlar da bu manzarayı görünce “bu yemekleri kapıdaki köpeğin önüne koy, köpek bile yemez” diyorlar. Yemek yiyemeyince aç kalmamak içi büfeden yiyoruz. Kimi zaman da aynı yemeği mesaiye kaldığımızda veriyorlar. Yiyen yiyor, yemeyen de cebinden yiyor. En sonunda da bizi çileden çıkartan olayda, yemeklerimizden kurt ve hamam böceklerinin çıkması öfkelendirdi bizi. Çeşitli bölümlerde çalışan arkadaşlara haber saldık ve öğlen yemeğine çıkmadık. Arkadaşlar itirazsız tamam dediler. 2 gün öğlen yemeğine çıkmayarak tepkimizi birlikte dile getirdik. Patron yanımıza gelerek “hayırdır arkadaşlar, bir sorun mu var” dedi. İşçi arkadaşımızın biri “yemeklerimizden her şey çıkıyor, en sonunda da kurt çıktı” dedi. Başka bir arkadaş “temizliğe önem verilmiyor, kaşıkları tam yıkamıyorlar, yemek kalıntıları var üzerlerinde. Biz burada akşama kadar çalışıyoruz. Kimse de cebinden para verip dışarıda yemek istemez” dedi. Yine bir işçi “yemeklerimizin düzeltilmesini istiyoruz. Yemeği yiyoruz, çünkü mecbur kalıyoruz aç kalmamak için. Hatta yemeğin içinde gördüklerimizi çoğu zaman söylemiyoruz, kalkıp sessizce çöpe döküyoruz. Arkadaşlarımız yemeden kalkmasın, masadan aç kalkmasın diye” dedi. Patron “tamam arkadaşlar temizliği söyleyeceğim, ilgileneceğim. Böcekler için de fabrikada ilaçlama yaptırırız” dedi. Sonra içme sularını dile getirdik, “suda acayip bir koku var, içemiyoruz” dedik. Patron ertesi gün su dolaplarını temizletip suyu yeniletti, koku giderildi. Şimdi yemeklerimiz düzgün ve yenecek bir şekilde çıkıyor. Temizlik biraz da olsa düzeldi. Biz işçi arkadaşlarımızla bu işi organize ederken “kimse yanaşmaz” diyorduk kendi aramızda, fakat herkes yanıldı. Aslında herkesin tepkisi aynıymış. Şimdi fabrikada bu birlik sağlandı. Demek ki işçiler bir araya gelip hakkını arayabiliyormuş. Bu da biz işçilere güven verdi.
Bizler birlik olursak, örgütlü bir şekilde hareket edersek, haklarımızın gasp edilmesinin önüne geçebiliriz. Yemek sorunu bunun basit bir örneği. Bunu her alanda yapmalıyız. Ve bilmeliyiz ki, birleşen işçiler yenilmezler!
Search google Search yahoo Search yahoo- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...