Buradasınız
“Bebeğimi Kaybettim, Nerede?”
Uluslararası Göç Örgütü IOM’un yaptığı açıklamaya göre, Libya açıklarında bir teknenin batması sonucu en az 74 göçmen hayatını kaybetti. Bu mektup yazıldığı sırada sadece 31 cansız bedene ulaşılabilmişti. Tekne 120’den fazla insanı taşıyordu. Aralarında kadınların, çocukların ve hatta bebeklerin de olduğu 120’den fazla can…

Bizim insanlarımız, sınıfımızın insanları ölmeye devam ediyor. Yüreklerimizi dağlayan haber bu kez Libya’dan geldi. Yine bir göçmen faciası. Yine mavi sularda boğulan umutlar ve kaybolan yaşamlar…
Uluslararası Göç Örgütü IOM’un yaptığı açıklamaya göre, Libya açıklarında bir teknenin batması sonucu en az 74 göçmen hayatını kaybetti. Bu mektup yazıldığı sırada sadece 31 cansız bedene ulaşılabilmişti. Tekne 120’den fazla insanı taşıyordu. Aralarında kadınların, çocukların ve hatta bebeklerin de olduğu 120’den fazla can…
Kim bilir yine ne umutlarla çıkmışlardı bu yolculuğa. Anneler bebeklerini kucaklarken kim bilir ne hayaller kurmuştu. Ama olmadı. Bir umut yolculuğu daha ölümle son buldu. Başka bir ülkede yeni bir yaşam kuramadılar. Hayalleri ve umutlarıyla birlikte boğuldular. Savaştan, işsizlikten ve açlıktan kurtulmak istediler. Kapitalizmin ölüm teknesinde can verdiler. Tıpkı dünyanın başka diyarlarında kapitalizmin yüzünden can veren sınıf kardeşleri gibi katledildiler.
Adları başka, dilleri başka, türküleri ve ağıtları başkaydı. Ama yaşadıkları acı aynıydı. İşte faciada bebeğini kaybeden bir annenin umutsuca feryadı: “Bebeğimi gördünüz mü? Bebeğimi kaybettim. Neden ben? Bebeğim nerede? Bebeğimi kaybettim. Neden ben!” Elbette vicdanı cüzdanı olan sermaye sınıfı bu feryadı duymayacak. Boğulan umutlarımız, kaybolan yaşamlarımız onların umurunda değil. Ama biz inatla sormaya devam edeceğiz. Neden biz? Fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda can veren neden biziz? İşsizlikten, açlıktan, yoksulluktan neden biz ölüyoruz? Neden bayrağa sarılı tabutların içinde hep biz varız? Savaş cephelerinde ölüme gönderilen neden hep biziz? Doğduğumuz topraklarda işsiz ve aç bırakılan neden hep biz oluyoruz? Nice umutlarla çıktığımız yolculuklarda boğulan neden hep biziz?
Oysa hayatı var eden biz değil miyiz? Her şeyi üreten bizim nasırlı ellerimiz değil mi? Elbette öyle. Ve kimin bizi öldürdüğünü biliyoruz. Bizi öldüren Akdeniz’in mavi suları değil. Bizi öldüren kömürün karası değil. Bizi öldüren kurşunlar, bombalar değil. Bizi öldüren bir avuç asalağın hüküm sürdüğü bu sömürü düzenidir. Sınıfımızın insanlarını katleden, canımızı alan kapitalizmdir. Her gün bizim kefenlerimizi dokuyan kapitalizmdir. Ve elbette bir gün dünyanın bütün işçileri birleşip bu düzenin kefenini hep birlikte dokuyacak!
Çok Yakında Bir Gün
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...