Buradasınız
Bir İmzadan Ne Olur?

Patronlar, işçilerin birlik olmalarını engellemek, birbirlerine duydukları güveni zedelemek ve yok etmek isterler. İşçileri, haksızlıklara karşı girişecekleri mücadelelerin boş olduğuna ve bir sonuca ulaşmayacağına inandırmak isterler.
Hikâye bu ya, yüzyıllar evvel bir âlim uzayda insan olup olmadığını merak eder. Bunu anlamanın bir yolunu aramaya başlar. “Binlerce kişiyi şehrin meydanına toplarsam ve aynı anda ‘hey’ diye bağırmalarını sağlarsam, elbet uzayda insanlar varsa bizi duyarlar ve bize bir karşılık verirler” diye düşünür. Bir çözüm bulduğuna sevinen âlim, hemen harekete geçer ve padişahın insanları meydana toplamasını sağlar. On bin kişi meydanda bir araya getirilir. Bilge adam 3’e kadar sayacak ve “3” deyince herkes “hey” diye bağıracaktır. Herkes hazır olduğunda âlim saymaya başlar ve en sonunda “3” diye bağırır. Ama meydanda çıt çıkmaz. Herkes şaşkınlıkla birbirine bakar. Çünkü herkes aynı şeyi düşünmüştür: “Benden başka 9999 kişi daha var. Ben bağırmasam da olur.” Bilge adam uzayda insan olup olmadığını öğrenemez ama oraya toplanan ahali şunu öğrenir: “Bir kişiden ne olur?” diye düşünmemek lazım. Her insan “benden ne olur ki” demeyerek bağırsaydı 10 bin kişinin tamamı bağırmış olacaktı. Adı üstünde, hikâye! Ama yaşam boyunca bu hikâyenin anlattığına benzeyen ne kadar çok şey yaşanıyor!
Patronlar, dayattıkları pek çok haksızlığı işçilere asla değişmeyecek bir kader gibi sunarlar. İşçilerin, “böyle gelmiş böyle gider” düşüncesine kapılmaları için ellerinden geleni yaparlar. İşçilerin birlik olmalarını engellemek, birbirlerine duydukları güveni zedelemek ve yok etmek isterler. İşçileri, haksızlıklara karşı girişecekleri mücadelelerin boş olduğuna ve bir sonuca ulaşmayacağına inandırmak isterler. Ne yazık ki işçilerin yeterince bilinçli ve örgütlü olmadığı her durumda patronlar başarılı olurlar.
UİD-DER’in yürüttüğü “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyası, bugüne kadar yüz binlerce işçiye ulaştı, ulaşmaya devam ediyor. Kampanya işçiler arasında yoğun ilgi görüyor. İşçilerin çoğu kendi fabrikalarında hiçbir güvenlik önlemi olmadan çalıştırıldıkları için bu kampanyayı destekliyorlar. Ancak yeterince bilinçli ve örgütlü olmayan işçilerin arasında, iş kazalarının önlenebileceği konusunda ümitsiz olanların sayısı da ne yazık ki az değil. Patronlara ve gerekli denetimleri yapmayan devlet kurumlarına öfkelenen işçiler, seslerini duyuramayacaklarını düşünüyorlar ve “bir imzadan ne olur ki?” diye soruyorlar. Tıpkı hikâyedeki gibi…
Denizin yanında damlalar elbette çok küçük ve önemsizdir. Ancak en büyük denizler bile küçük damlaların bir araya gelmesiyle oluşur. Bir imza tek başına elbette hiçbir şeyi çözmez. Ama imza veren her işçi, iş kazalarının bir kader olarak dayatılmasına karşı çıkıyor demektir. İmza veren her işçi UİD-DER’in kampanyasıyla duyarlılığını ortaya koyan, bu konuda bilinçlenmeye adım atan bir işçidir. Bilinçlenen işçi daha güçlü olur. İmza sadece bir başlangıçtır. İmzalar birer birer birikir ve yüz binlerce işçinin güçlü bir itirazı haline gelir.
İmza atan bir işçi aslında şunu demiş olur: “Ben işçi kardeşlerimin ve sevdiklerimin, kendimin iş kazalarında yaralanmasına, ölmesine razı değilim. İş kazalarının önlenmesini istiyorum ve gerekli önlemleri almayan patrona ve devlet kurumlarına tepkimi ortaya koyuyorum. UİD-DER’in taleplerinin altına imzamı atıyorum ve bu taleplerin gerçekleşmesi için verilen mücadeleyi destekliyorum.” İşte atılan her imzanın anlamı budur. Bu imzalar ne kadar çok artarsa mücadele o kadar büyür ve işyerlerine yayılır. İtirazımız, sesimiz güçlü çıkarsa patronlar bizi canımızın güvende olmadığı ortamlarda çalıştıramazlar.
Patronların ve siyasetçilerin yaşamı işçilerin yaşamından öyle farklı ki, onlar bize uzaylılar kadar uzaklar. Onlara sesimizi duyurmanın elbette bir yolu var. Bir imza bunun başlangıcı olabilir…
İşçilerin Sordukları/10
Kavlak ve Erdoğan: Bir İpte İki Cambaz
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...