Buradasınız
Bize Her Yer Asgari Ücret!
Pendik’ten bir işçi

Merhaba dostlar,
Biliyorsunuz, bizler gözümüzü açtığımızdan beri, asgari ücret denilen baş belâsı ile kader arkadaşı olmuş durumdayız. Hangi işyerine, fabrikaya girmek için başvursak bizlere ücret olarak asgari ücreti (634 lira, Asgari Geçim İndirimi de eklendiğinde 701 lira) dayatıyorlar. Sosyal hak olarak servis, yemek ve sigortayla böbürleniyorlar. Bunun, hükümetin belirlediği ücret olduğunu söyleyip kabullenmemizi istiyorlar. Bizler de her geçen gün zorlaşan hayat koşullarında, milyonlarca işsizin olduğu ülkede iş bulabildiğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz. Şartları kabul edersek işe alınacağımızı duyduğumuzda, zaman kaybetmeden işe başlamak için evrakları hazırlanmaya koyuluyoruz.
Ben yedi yıldır çeşitli sektörlerde çalışmama rağmen hiçbir yerde asgari ücretin üstünde bir maaş alamadım. Şu an çalıştığım fabrikada da asgari ücret almaya devam ediyorum. İşsiz kaldığım süreçte iş başvurusu yaptığım bir fabrikada yaşadığım olayı da sizinle paylaşmak istedim. Çelik kapı kilidi üreten fabrikaya arkadaşlarımın yönlendirmesiyle form doldurmaya gitmiştik. İki arkadaş başvuru formunu doldurmaya giriştik. Soruları sırasıyla cevaplandırdım. Formun en alt kısmına geldiğimde, “istediğiniz maaş” diye bir soruyla karşılaştım. Vasıfsız olmama rağmen, 6 yıllık iş hayatım boyunca aldığım asgari ücretten 10 lira fazla almak bile benim için farklılık olacaktı. Bu içten düşüncelerden sonra soruya “asgari ücret üstü” diye yanıt verdim. Arkadaşım ise “siz ne uygun görürseniz” diye yazmıştı. Ben arkadaşımın formunu görünce gülümsedim. Arkadaşım da benim asgari ücret yanıtımı görünce benden daha belirgin bir biçimde gülümsedi. Sıra formu idari amire vermeye gelmişti. İlk önce arkadaşımın formunu okudu, sonra işe alındığını söyledi. Sıra bana gelince de ciddiyetle gözlerimin içine baktı: “Asgari ücret üstü yazmışsınız. Biz asgari ücret veriyoruz, koşullarımız bunlar” dedi. Ardından şunu ekledi: “Sigorta, servis ve yemek de sosyal haklar” dedi. Bu koşulları kabullenmem şartıyla beni işe alabileceklerini söyledi. Aksi takdirde kapının yolunu biliyordum. Kapıdan çıkıp sanayide iş aramaya devam ettim. Şu an çalıştığım fabrikada asgari ücretle işe başladım.
Zaman, zaman kendimce hesaplar yapar olmuştum bekâr olmama rağmen. Evli işçi kardeşlerimiz nasıl oluyordu da açlık sınırı altında olan, hakaret sayılabilecek bu ücretle geçinip ihtiyaçlarını karşılıyorlardı? Bu düşüncelerde yüzüp duruyordum. Aslında cevabını da biliyorum: Gece gündüz demeden, eşlerini, çocuklarını görmeden, ay sonunda biraz daha fazla para için mesaiye kalıyorlar. Kıyafet ihtiyaçlarını, sağlık problemlerini yıllarca erteleyip kendi yöntemleriyle halletmeye çalışıyorlar. Ucuz ekmek sıralarında saatlerce bekliyorlar. Daha nice yöntemle kıt kanaat geçinebiliyorlar.
Bir gün, yanımda çalışan, bir çocuk babası olan bir arkadaşımla asgari ücret üzerine sohbet etmek istedim. “Asgari ücretle geçinebiliyor musun, senin ihtiyaçlarına yeterli mi?” diye sordum. “Geçinmeye çalışıyorum ama tabii ki kıt kanaat” cevabı gecikmemişti. Ama şükrederek karnının doyduğunu söylemişti. Karnı doyuyordu ama etin bayramdan bayrama eve girdiğini, bizim için lüks sayılan meyveleri taneyle aldığını da anlattı. Sosyal hayatında neler yaptığını sorduğumda bu soruya bayağı yabancı kaldığını anladım. Akşam iş çıkışı veya hafta sonları ne yaptığını sordum. Hafta içi iş çıkışı eve gidip herhangi bir diziyi izleyip yattığını, hafta sonları ise kahvehanede okey oynayarak günü geçirdiğini söyledi. Çünkü gününü kahvede geçirerek en az masrafla bitiriyordu. Sohbetimizin sonunda eşinin hamile olduğunu söyledi. Asgari ücretle geçinilemeyeceği için şimdiden iş aramaya başladığını anlattı.
Ama işçi arkadaşımın bilmediği veya hâlâ öğrenemediği bir problem vardı… Bu milyonlarca işçi kardeşimizi de ilgilendiren bir problem. “BİZE HER YER ASGARİ ÜCRET!” Bu sefalet ücreti milyonlarca işçi arkadaşımızın sorunu olsa da, ancak birlikte bilinçlenip, örgütlenip mücadele edersek yükselebilir. Gelin UİD-DER’in çatısı altında bilinçlenip, insanca ve ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz ücretler için örgütlenip mücadele edelim.
Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!
Denizde Can Pazarı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...