Buradasınız
Bu Düzende Yaşamak da, Ölmek de Zor
Gebze’den bir işçi

Türkiye’de özellikle AKP döneminde sağlıkta yeni bir çağın başladığı iddia ediliyor. İktidara gelen AKP hükümeti sağlıkta “devrim” yaptığını iddia ederek sağlık konusunda yeni düzenlemeler yapmıştı. Yeni yasalar çıkartarak, yeni hastaneler açarak sağlık sisteminde sorunları ortadan kaldıracaklarını iddia ediyorlardı. Peki, gerçekten sağlıkta bir “devrim” oldu mu? Sağlık sistemindeki sorunlar ortadan kalktı mı?
Tabi ki hayır! Hiç bir şeyin ortadan kalktığı yok. İşçiler hastanelerde yine bin bir türlü sorun yaşıyorlar. Hastalandıklarına hastalanacaklarına pişman oluyorlar. Size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Benim kuzenim trafik kazası sonucu devlet hastanesine kaldırıldı. Yapılan ilk müdahalede kafatasında çatlak, ciğerinde ve soluk borusunda yırtık ve de kaburgalarında kırık tespit edildi. Yoğun bakıma kaldırıldıktan sonra doktor yanımıza gelerek bize bilgi verdi: “Hastamızın durumu kritik. İlk müdahaleyi yaptık ama hiç sarsılmaması gerekiyor. Ayriyeten bir beyin ve göğüs uzmanının da görmesinde fayda var.” Biz de “o zaman ne gerekiyorsa yapın” dedik. Hastanelerindeki beyin cerrahının izinde olduğunu söyleyen doktor, bizi başka bir hastaneye sevk etmek istedi. “Bizim doktorumuz izinde hem izinde olmasa dahi hastanemizde yeterli ekipman da yok zaten. Bu yüzden sizi Kocaeli Devlet Hastanesine sevk etmek zorundayım” dedi. Biz de “hastamızın hiç sarsılmaması gerekiyor demiştiniz. Şimdi Gebze’den Kocaeli’ne kaldıralım diyorsunuz. Bu hastayı sarsmaz mı?” diye sorduk. Doktor ise “sarsar ama hastanızın daha iyi olabilmesi için bu şart. Yakınlarda hiç bir hastanede boş yer yok. O yüzden bunu yapmak zorundayız” diyerek bizi Kocaeli’ne sevk etmek istedi. Biz hastamızın sarsılmaması için onu özel bir hastaneye kaldırmak zorunda kaldık. Şu anda yoğun bakımda müşahede altında tutulan hastamızın durumu biraz daha iyi.
Biz işçiler hastalandığımızda ya devlet hastanelerinde sürüneceğiz ya da özel hastanelere oluk oluk para akıtmak zorunda kalacağız. Şimdi kuzenimin ailesi uzun zamandır biriktirdiği birikimini özel hastaneye vermek zorunda kalacak. Bunu yapmaktan başka çaresi yoktu. Ya Kocaeli Devlet Hastanesi’ne sevk edilip sarsıntı sonucunda oluşacak riske girecek, ya da özel hastaneye götürmek zorunda kalacaktık. “Büyük reform yaptık” denilerek sağlık hizmeti işte böyle veriliyor.
İşçiler Bayrama İşsiz Girdiler
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
Son Eklenenler
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.