Buradasınız
Çöpten Toplanan Kalemler
İzmir’den bir İşçi Dayanışması okuru

Yaşar Kemal Kalemler isimli 40 sayfalık kitabında İstanbul’un çöplerini anlatıyor. İstanbul’un çöplerinden neler çıkar, neler. Zengin mahallelerden zengin atıkları, fakir mahallelerden fakir atıkları çıkar. Çöpçü Rüstem dört yıl önce çöpçü çavuşu olmuştur. Çöpler arasından çıkan renk renk kalemleri toplar, sabunlu suyla yıkayıp temizler. Çöpten topladığı renk cümbüşü kalemleri kızı Neriman’a götürür sevinçle. Bir yanda ekmeğini İstanbul’un çöplerini toplayarak kazanan işçi bir baba, diğer yanda ise işçi çocuğunun renk cümbüşü kalemlerinin olamayacağını düşündüğü için Neriman’ı kalem hırsızı olarak gören öğretmen ve okul müdürü. Neriman renk cümbüşü kalemleri babasının çöplerden toplayıp kendisine getirdiğini öğretmene ve müdüre söyleyemez. Babası Rüstem çavuş da kızı üzülmesin diye müdüre kalemleri çöpten toplayıp kızına verdiğini söyleyemez. Yani hep karşılaştığımız gibi, zenginse “hayırlı olsun”, yoksulsa “nereden çaldın?” derler.
Başta İstanbul olmak üzere özellikle büyük kentlerde on yıllardır cadde ve sokaklardan atık kâğıt ve plastik toplayan emekçileri görüyoruz. Adına “çekçek” dedikleri yük taşımada kullanılan el arabasının üzerine koydukları kocaman bir çuvalı ağzına dek doldururlar. Taşıdıkları yükün altında cüssesinin beş-on katı ağır olan bir yiyeceği taşımaya çalışan karıncalar gibi görünürler. Öyle sessiz sedasız gelip geçerler ki sanki görünmezlermiş gibi kimse onların varlığının farkına bile varmaz. Her gördüğümde “kolay gelsin” dediğimde önce şaşkın bir bakış atar, başlarını önlerine eğip yollarına devam ederler.
Saray ve yandaşları ülkenin dört bir yanını inşaat şantiyesine çevirmiş, yetmemiş. Deresini, ormanını talan etmiş, yine yetmemiş. Şimdi de ülkenin çöplerine göz diktiler. Atık kâğıt ve plastik toplayan binlerce emekçinin aylardır depoları basılıyor. Topladıkları atıkları yakılıyor. Çekçekleri ellerinden alınıp hurdacılara satılıyor. Neden? Çünkü bu çöpler belediyeye, devlete aitmiş ve onlar da devletin malını çalıp üstelik vergi de vermiyorlarmış. Haksız kazanç elde ediyorlarmış…
Biz de Umutluyuz Genç Arkadaş!
- Geçmişten Bugüne Uçurum İnsanları
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.