Buradasınız
Dardanel’de Çalışan Kadın İşçiler: Sınırsız Sömürü Var

Geçtiğimiz yıl Çanakkale’de üretim yapan Dardanel fabrikasında çalışan bazı işçilerde koronavirüs tespit edilmesi üzerine fabrika içindeki tüm işçiler, birlikte üretime devam edecek şekilde “gözetimli” karantinaya alınmıştı. 27 Temmuz-9 Ağustos tarihleri arasında, 14 günlük karantina süresince mesai saatleri içinde çalıştırılan işçiler, mesai saatleri dışında yurtlarda kalmışlardı. Karantina nedeniyle yıllık izinler iptal edilmiş, virüs bulaşma şüphesiyle evlerinde izolasyona tabi tutulanlar işbaşı yapmaya çağrılmıştı. Kölelik kampını andıran bu durum sendikaların ve diğer işçi örgütlerinin tepkisini çekmişti. Dardanel, bugün de işçi haklarına saldırılar ve kölece çalışma koşullarıyla gündemde. Dardanel İşçileri Dayanışması adıyla açtıkları twitter hesabından fabrikadaki baskıyı ve ağır çalışma koşullarını ifşa eden işçiler, tüm işçileri Dardanel karşısında verdikleri mücadeleye desteğe çağırıyorlar.
Dardanel, 8 Martlarda yayınladığı reklam filmlerinde en çok kadın işçi çalıştıran şirketlerden biri olduğunu, kadın emeğiyle yükseldiğini söylüyor. Patron Niyazi Önentaş’ın “başarımızın arkasında kadın emeği var” sözüne karşı Dardanel işçisi, evet bu zenginliğin arkasında bizim emeğimiz var; Dardanel’de “sınırsız sömürü var. Öyle ki mola saatlerimize bile göz koydunuz üretimi daha fazla arttırabilmek için” diyor. 12 saate ulaşan çalışma koşullarında işçiler, sürekli zorunlu fazla mesailerin olduğunu, 9 buçuk saatte yalnızca yarım saat yemek molası verdiklerini anlatıyorlar. Koronavirüsün molalara göz dikilmesinin son bahanesi olduğunu söyleyen işçiler, “Çalışma saatleri içerisinde onlarca kişi kapalı alanda, aynı bantta, aynı tezgâhta yan yanayken bulaşmayan virüs; açık havada, mola alanında ve dinlenme süresinde bulaşıcılık gösteriyor gibi davranılıyor” diyerek tepkilerini dile getiriyorlar.
İşçiler, yemeklerin kötü olduğunu ve yemeklerden sonra mide rahatsızlıkları yaşadıklarını aktarıyorlar. Fabrikada su verilmiyor, kantinden pahalıya almak zorunda kalıyorlar. Tuvaletler ise kilitleniyor, işçilere “ihtiyaçlarınızı evde giderseydiniz, tuvalete molalarda girin” deniyor. Tuvalet ve soyunma odalarının girişlerinde kameralar var.
Yönetimin balık üretiminde bozuk ürünleri “az bozuk ve çok bozuk” olarak ayırıp, az bozukları tekrar paketlettirdiğini dile getiren işçiler, sağlıksız çalışma koşullarının üretilen ürünlere de yansıdığını söylüyorlar: “Gıda fabrikası olmasına rağmen ne sabuna ne dezenfektana ne eldivene ulaşabiliyoruz. Eldivenlerin yırtılıp ürünlerin içine parçalarının karışmaması için sık sık değiştirmemiz gerekiyor, fakat değiştirirken zaman kaybı oluyor diyerek eldiven kutuları iş başlangıcı sonrası saklanıyor.” Bu kötü üretim koşullarının görülmemesi için fabrikada çekim yapmanın, telefon kullanmanın kesinlikle yasak olduğunu, üzerlerinde yoğun denetim ve baskı olduğunu anlatıyor işçiler.
Fabrikada denetimlerin haber verilerek yapıldığını, denetim haberi gelince normalde alınmayan önlemlerin alındığını anlatan bir kadın işçi; “Normalde hiç kullanmadığımız, içerisinde dezenfektan olan havuzlar dolduruldu. Çizmelerin vs. dezenfekte edilmesi için o havuzların içerisinden geçtik. Maskelerin sıkı sıkı takılması, bonelerden saç görünmemesi tembih edildi. Normalde bu konularda hiçbir zaman böyle uyarılar yoktur. O gün denetimciler hiç gelmedi. Geldiyse de biz kimseyi görmedik, çaylarını içip gitmişlerdir muhtemelen” diyor.
Fabrikada çalışanların yüzde 70’ten fazlası taşeron bünyesinde yer alıyor. İşçilerin çoğunun sigortası yok. Göçmen ve kadın işçilere en ağır işler yaptırılıyor. Sigortalı ve sigortasız işçilerin forma renkleri de farklı. Sigortalı işçilere verilen çizmenin uçlarında demir varken sigortasızlarda yok. İşçilerin can güvenliği düşünülmüyor: “Fokliftler ve yaya yollarının bir ayrımı yok, bunu söylediğimizde ‘forklift size çarptığında en fazla ürünler devrilir siz ise canınızdan bile olabilirsiniz kendi kendinizi koruyun’ deniliyor.” Çevrede çok fazla iş imkânı olmadığı için Dardanel’de çalışmak zorunda kalan kadınlar, güvencesiz çalışma koşullarına mahkûm ediliyor.
Dardanel örneğinde olduğu gibi patronlar sınıfı, işçileri işsizlikle korkutarak, Covid-19 bahanesini kullanarak sömürüyü arttırıyor, çalışma koşullarını daha da ağırlaştırıyor. Daha fazla kâr hırsıyla yanıp tutuşan patronlar, işçileri sınırsızca sömürmek istiyor ama işçiler artık yeter diyor. Patronların saldırılarına karşı bir araya gelerek seslerini yükseltiyor.
Dardanel işçisi yalnız değildir!
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
Son Eklenenler
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...