Buradasınız
Çöpe Atılacak Simidi Yiyen İşçi İşten Atılmak İsteniyor!
İzmir’den emekli bir işçi
Daha bir ay önce, Migros’ta çalışan yeğenime Migros işçilerinin 1989 yılında nasıl bir mücadele vererek sendikayı işyerine soktuklarını anlattığımda, “ya dayı valla ilk kez senden duyuyorum” demişti. Sanki 32 yıl değil de 5 bin yıl önceyi anlatmışım gibi şaşırmıştı. Örgütlü olmanın önemini anlattığımda ise “dayı örgüt kötü bir şey değil mi?” diye korkuyla yüzüme bakmıştı. Bütün örgütsüz işçiler gibi canı yanmadan beni anlayamayacağını biliyordum. İki gün önce başına öyle bir şey geldi ki tıpkı dediğim gibi, hem canı yandı hem de beni anlamaya başladı.
Bahsettiğim yeğenim aradı. “Dayı, bana işbaşı yaptırmıyor müdür” dedi, tedirgin bir ses tonuyla. Nedenini sordum. “Dayı, çöpe atılmak için kapı dibine konmuş tepsideki yağlı simitten birini kendim birini de arkadaşım için almıştım. Isıtıp yemiştik. Müdür kameradan benim aldığımı görmüş dün. Bugün işe geldiğimde parmağımı okuttum. Makine parmağımı okumadı. Müdürün yanına gittim. Müdür, ‘dün çöpe atılacak ürünü yemişsin. Şu kâğıda ürünü yediğini yaz. İmzala. İdari izne çıkacaksın. Kurul çarşamba günü toplanıp karar verecek. Suçlu bulunursan, işten çıkartılacaksın’ dedi. Sendikanın işyeri temsilcisini aradım. Temsilci ‘çöpe ayrılan ürünü yemek yasak. Müdürün söylediği kâğıdı imzala. Belki işten atılmazsın. İşten atılacak olursan da istifa et. Tazminatsız çıkmış olursun. Yoksa yüz kızartıcı suçtan atılırsın. Artık başka yerde de iş bulamazsın. Yapacak bir şey yok’ dedi. Müdürün dediklerini yazdım. İmzaladım. Şimdi ne yapayım diye seni aradım. Ama arkadaşımın da yediğini söylemedim” diyerek meseleyi anlattı. “İmzaladığın kâğıt nerede?” diye sordum. “Müdürün masasının üzerinde” dedi. “O kâğıdı al. Yırt yok et” dedim. Dediğimi yaptı.
Sonra beni tekrar aradı. Müdürün de yanında olduğunu söyledi. Telefonu müdüre verdi. Müdür “yeğeniniz iki yıldır bizde çalışıyor. İmzaladığı iş sözleşmesinde açıkça belirtildiği gibi, çöpe atılmak üzere ayrılan ürünün alınıp yenmesi yasak. İşe başlayalı bir gün dahi olsa, bu sözleşmeyi okuyup, kabul ettiği anlamına geliyor. Kurallar böyle. Çöpe gidecek ürünü yediğini kabul eden kâğıdı imzalayacak. Ve idari izne çıkacak. Kurul kararını bekleyecek” dedi. “O halde o kâğıda ‘yasak olduğunu bilmiyordum. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum’ notunu da yazsın. Öyle imzalasın. Çöpe atılmak için ayrılan bir ürünü yemek suç olamaz. Ürünler çöpe atılacağına son kullanım süresi geçmeden, çalışanlara ve parası olmayanlara ücretsiz olarak neden verilmiyor? Hiçbir işyerinin koyduğu kurallar iş yasasının üstünde olamaz” diyerek müdürle uzun süre konuştuk. Müdür “ben de yukarıya hesap veriyorum. Benim elimde olsa, dediğiniz çok doğru. Ben de emir kuluyum” teranesini tekrarladı.
Yeğenimin işten atılıp atılmayacağı işyeri kurulunun kararına göre belli olacak. Yani patronların dört bir koldan kendilerini koruyan iş yasası yetmezmiş gibi, bir de kendilerinin koydukları kuralları var. Özellikle içinden geçtiğimize benzer karanlık dönemlerde örgütsüz işçiler çok kez içinde bulundukları koşulların onlara nasıl dayatıldığının bilincinde değillerdir. İş yasasının dışında patronların koyduğu keyfi kurallara dahi harfiyen uyarlar. İşe alınırken, çalışırken önlerine konan sayfalar dolusu kâğıdı okumadan imzalarlar. Bu maddelerin arasında işçileri tazminatsız olarak kapının önüne koymaya sebep olacak maddeler de vardır. Bu şekilde işten atılan işçinin hanesine yüz kızartıcı suç da işlenir. Yani işçi haksız, hukuksuz ve tazminatsız işten atılması yetmezmiş gibi, bir de iş için başvuracağı yerlerde bu sebeple işe alınmaz.
Patronlarsa hizmetlerinde olan devletin kendilerinin çıkarları için çalışmasıyla yetinmeyerek TÜSİAD, MÜSİAD, MESS gibi yine kendi çıkarları için çalışan sayısız örgütler kurmuşlar. Yani patronlar tepeden tırnağa dek örgütlüler. Kendileri bu denli örgütlüyken, çalıştırdıkları milyonlarca işçiyi tek tek karşılarına alarak saldırırlar sırtlan sürüsü gibi. İşçilerin öz örgütü olan sendikaların tepesine bürokrat sendikalar çöreklendiği için, temsilcilerin durumu da farklı olmuyor. Migros’taki işyeri işçi temsilcisi işçi arkadaşını savunacağına “ne yapalım durum bu” diyerek aslında kimin temsilcisi olduğunu unutmuş oluyor!
İşçi bu sırtlan sürüsünün karşısında tek başına kaldığında av olmaktan kurtulma şansı yoktur. İşçi sınıfının ne denli çetin mücadeleler vererek sendikaları kurduğunu bilmez. Sendikaların işçiler için ne denli önemli olduğunun ayırdına varmaz. Hiçbir hakkını koruyamaz. UİD-DER gibi işçi örgütlerinde bir araya gelen işçilerse sendikalarını birer işçi örgütü haline getirmek için mücadele ederler. Sınıfının bilincini ve mücadelesini sana kazandıracak adresi başka yerde arama. UİD-DER her yerde, sen de gel. Örgütlü olmanın ne denli önemli olduğunu kavrayan her işçi geleceğe güvenle bakar. Sömürü düzenine karşı işçi sınıfının mücadelesi asırlardır sürüyor ve sürecek. Mücadele edenlerin saflarında olalım.
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.