Buradasınız
Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü

6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Urfa’da halk şimdi de sel ve su baskınlarıyla boğuşuyor. Yağmur Adıyaman, Malatya ve Urfa’da sele neden olurken Urfa ve Adıyaman’da 15 kişi hayatını kaybetti. 5 kişi de kayıp. Yüzlerce ev ve araç sel suları altında kaldı. Urfa’da Eyyübiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin acil servisini ve 3 ay önce Erdoğan’ın överek açılışını yaptığı Abide Köprülü Kavşağı ve Alt Geçidi’ni su bastı. Karakoyun köprülü kavşağıyla birlikte 1 milyar liraya yakın bütçeyle yapıldığı söylenen alt geçidin sular altında kalması sonucunda en az 5 kişi hayatını kaybetti. Burayı ziyarete gelen Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’e halk tepki gösterdi. Korumaların halka saldırması öfkeyi daha da arttırdı. Akabe Mahallesini sel suyunun basması sonucu yüzlerce kişi canını dama çıkarak kurtardı. Zaten yoksul olan mahalle halkının tüm eşyaları sel suyuna kapıldı, çamur içinde kaldı.
Urfa ve Malatya’da ekili alanlar ile siyasi iktidarın “övünç” kaynağı olan, 99 depreminden beri topladığı deprem vergilerini de gömdüğü “duble yollar” tıpkı depremde olduğu gibi bu selde de zarar gördü. Diyarbakır’da tüm uyarılara rağmen Dicle Nehri kıyısına kurulan çadırkent, Kralkızı ve Devegeçidi barajları dolduğu, baraj kapaklarının açılma riski olduğu için depremzedelerin ısrarlı çabaları sonrası tahliye edildi. Çadırkentte barınanlar geçici olarak spor salonuna yerleştirildi. Malatya'da etkili olan sağanak yağış Battalgazi, Yeşilyurt, Doğanşehir, Kale ve Pütürge ilçeleri ile kent merkezinde sele dönüştü. Deprem sonrası dere yatağına kurulan çadırkent su altında kaldı. Adıyaman’ın Tut ilçesinde sağanak yağmur nedeniyle derenin taşması sonucu içinde 4 kişinin olduğu bir konteynır sel sularına kapıldı. Çelikhan yolu üzerindeki Bulam 2 Köprüsünde çökme yaşandı.
Urfa Valisi Salih Ayhan, siyasi iktidarın her zaman yaptığı şeyi yaptı ve tüm sorumluluğu fazla yağan yağmura attı! Vali yaptığı açıklamada şunları söyledi “Şanlıurfa son yılların en yoğun yağışını aldı, bugün de bekliyoruz. Urfa’nın yıllık yağış ortalaması 450 kilogram, sadece iki gündeki toplam yağış miktarı neredeyse 150 kilogram. Mart ayında yıllık ortalama yağış miktarı 57 kilogram, sadece bugünkü yağış miktarı 77 kilogram, dolayısıyla büyük bir yağışın olduğunu ve genel hayata etkilerini de buradan görebilmekteyiz.” Doğa olaylarının kaçınılmaz olduğunu ancak felaketlerden kaçınılabileceğini daha önce pek çok kez dile getirdik. Bilim ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda aşırı yağışlar sele dönüşüyorsa, deprem yüzbinlerce binayı yıkıyorsa bunun sorumlusu doğa değil ülkeyi yönetenlerdir. Artık ne zaman ne kadar yağış olacağı neredeyse kesine yakın tahmin ediliyor. Nitekim Meteoroloji Genel Müdürlüğü 13 Martta bölgede şiddetli yağmur olacağı uyarısında bulunmuştu. Dolayısıyla önlem alınmasını sağlayacak her türlü bilgi var ama görevlerini yerine getirmesi gerekenlerde ne ar var ne de vicdan. Çünkü depremde de ayyuka çıktığı üzere siyasi iktidar bütün devlet kurumlarının içini boşaltmış, görev yapamaz, hareket edemez hale getirmiştir. Kamu kaynakları bir avuç sermayedara peşkeş çekilmiş, dış görünüşü şaşaalı ama gerçekte kuralsız yapılar, yollar, köprüler inşa edilmiştir.
İçişleri Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, AFAD Başkanı yaptıkları açıklamalarda sel sonrası kaç kişiyle sahada olduklarını, kaç ekipman çıkardıklarını, insanları güvenli alanlara tahliye ettiklerini kısacası “devletin tüm imkanlarıyla vatandaşın hizmetinde sahada olduğunu” vurgulayan açıklamalar yaptılar. Bu açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır, çadırları ve evleri sel suları altında kalan insanlar çoğunlukla kendi imkânlarıyla bir şeyler yapmaya çalışmışlardır. Asıl gerçek Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarısına rağmen hiçbir önlem alınmaması, mahallelerin ve çadırkentlerin dere yataklarına kurulmuş olması, alt geçitlerin ve yolların kuralsız yapılmış olmasıdır. Liyakatsizlik, sorumsuzluk, vurdumduymazlık ve yağmacı zihniyet yüzünden depremde hayatları altüst olan binlerce insan şimdi de sel felaketiyle altüst olmuştur.
Deprem bölgesinde meydana gelen sel felaketinden çadırlarda kalan depremzedeler de olumsuz etkilendi. Yağmura karşı gerekli önlemler alınmadan kurulan çadırkentleri su bastı. Önceki günlerde de bazı illerde şiddetli rüzgâr nedeniyle çadırlar zarar görmüştü. Depremzedeler kendi imkânlarıyla çadırlarındaki suyu boşalttılar, ıslanan eşyalarını çıkardılar. Çadırları su aldığı için eşyaları ıslanan depremzedelerin bir kısmı hastaları da olduğu için ağır hasarlı evlerine girmek zorunda kalıyor. Depremzedeler çadıra göre daha güvenlikli olan konteynır istiyorlar ama depremin üzerinden 1,5 ay geçmiş olmasına rağmen çadır ihtiyacının dahi karşılanmadığı bir ortamda bu talepleri de ‘sağır sultana’ ulaşmıyor. Tek adam rejiminin “Büyük Türkiye”sinde emekçi halk felaket üstüne felaket yaşıyor. Ranta, talana, liyakatsizliğe, kâr hırsına odaklanmış tek adam rejimi halkın ne canını ne de malını koruyabiliyor. Varsa yoksa siyasi ikballeri. Yıllardır algı oyunlarıyla kandırdıkları, yoksullukla, açlıkla itaate zorladıkları, beka sorunu yalanıyla korkuttukları yoksul emekçi halkı getirdikleri seviye sefalet çukuru, çamur deryası, salgın hastalık, çaresizlik, ölüm oldu.
Deprem ve ardından gelen sel felaketi, tek adam rejiminin nasıl bir dağılma halinde olduğunu bir kez daha göstermiştir. Önümüzde aşılması gereken büyük sorunlar var. Ancak bunun için işçi sınıfının, emekçilerin, toplumun örgütlü hale gelmesi gerekiyor. Felaketlerden başka türlü kurtulmanın yolu yok. Depremde nasıl el birliğiyle yaralarımızı sardıysak, emekçi halka bu zulmü yaşatan tek adam rejimini de el birliğiyle defetmekten başka çıkar yolumuz yok.
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Tokat’ta Altın Madenine Karşı Direniş
- Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
- Doğanın Talanına Hayır!
- Diyarbakır ve Mardin’de Yangınlar: Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...