Buradasınız
İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
Asi Nehri’nin kenarındaki tarihi postane binasının merdivenlerinden inip Cumhuriyet Meydanında, meydana açılan caddelerde yürüdüğünüzde, yüzyıllar boyunca medeniyetlere, farklı halklara, dinlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış bir kenti görürdünüz. Tarihi camiler, kiliseler, sinagoglar, okullar ve yaşam dolu sokaklar, koşturan insanlar… Akdeniz etrafındaki medeniyetin en önemli kentlerinden birisi olan Antakya’dan söz ediyoruz ama ne yazık ki 6 Şubat depremi bu kadim kenti yerle bir etti. Oysa depremin yıkıcılığına karşı önlem alınsaydı, tarihi yapılar güçlendirilseydi, sağlam binalar inşa edilseydi Antakya gibi diğer kentler de yıkılıp moloz yığınına dönüşmeyecek, insanlara mezar olmayacaktı. Şimdi Erdoğan kalkmış, sanki 21 yıldır iktidarda değilmiş gibi, yıkılan kentleri ayağa kaldırmak için kendisine zaman verilmesini istiyor! Elbette yüzlerce bina inşa edilebilir, her tarafa TOKİ siteleri dikilebilir ama beton binayı kalkınma ve gelişme olarak gören bu anlayış aynı kentleri tarihsel/sosyal dokusuyla birlikte ayağa kaldıramaz. “Adam”ın tek derdi inşaat, rant, oy ve iktidar; insan, kent, kültür ve daha güzel bir yaşam umurunda değil.
Oysa tarihi yapılarıyla kent, dünden bugüne insanlığın geçtiği zorlu yolları ve medeniyetin gelişim çizgilerini yansıtır. Tarihi yapılar yüzyıllar boyunca biriken emeğin, mühendislik ve mimarinin, kısacası birikmiş kültürün kent biçiminde bugüne aktarılmasıdır. Depremle birlikte tarumar olan kentler kadim uygarlıkların ayak izlerini bağrında taşıyorlardı. Kavimler kavşağı olan Antakya, Romalılardan Perslere, Hristiyanlardan Müslümanlara, Araplardan Yahudilere, Ermenilerden Süryanilere ve Türklere kadar pek çok halkın, din, dil ve kültürün izlerini taşır. Milattan önce 307 yılında kurulduğu söylenen kentin tarihi merkezindeki her bir sokak ve yapı farklı bir kültürün sembolüdür. Yıllarca pek çok istilaya, savaşa, depreme maruz kalan bu bölgede, her şeye rağmen bugüne taşınan kültür birikimi söz konusuydu. Kentin insanlarını ve yaşamı şekillendiren bu birikimin tahrip olduğu ve bir yılda yerine konulamayacağı açık değil mi?
Kumaşlar gibi kentlerin de dokusu ve ruhu vardır. Bir kentin tarihi dokusu ve ona kendine has bir ruh kazandıran toplumsal yaşam yüzyıllar içinde şekillenir. Farklı inançlara ve geleneklere sahip olan ve farklı diller konuşan halklar, yan yana ama giderek birlikte ve iç içe geçen bir kültür yaratırlar. İşte depremle birlikte tarihi bir kentin yıkılması, dünden bugüne aktarılan bu kültürün izlerini de yıkmış, büyük zarar vermiştir. Toplumların ortak hatıraları, ortak mekânları, ortak duyguları bir çırpıda toz dumana karışmıştır, toplumsal hafıza ciddi tahribat almıştır. Örneğin Anadolu’nun ilk camisi olduğu bilinen, depremlerle savaşlarla geçen 14 asır boyunca ayakta kalan Habib-i Neccar Camisinden geriye dağılmış taşlar kaldı. Burası tarihte kütüphane ve medrese olarak kullanılan, Müslüman ve Hıristiyan halkların etrafında birlikte yaşam kurduğu bir mekândı. Dünyanın ilk ışıklandırılmış caddesi, iki asırdan fazla bir süredir yaşayan sokaklar, ibadethaneler, evler, kapılar, pencereler etrafa saçılmış parçalarıyla artık bir enkazdan ibaret. Bu sembollerin ve temsil ettikleri değerlerin bir yıl içinde geri gelmeyeceği, gelemeyeceği ortada değil mi?
AKP iktidarında can bulan dünya görüşü için gelişme ve kalkınma demek; büyük kâr getirisi olan yollar, köprüler, havaalanları, bin odalı saraylardır. İktidar ve zengin olma hırsından körleşmiş zihinsel ve düşünsel bir yapıdan söz ediyoruz. Bu zihinsel yapı, orman yangınlarında ölen hayvanları “beyaz et”, tarihi kalıntıları “çanak-çömlek”, sanat eserlerini “ucube”, yıkılan tarihi kentleri moloz yığını olarak görmektedir. Her şeye rant gözlükleriyle bakanlar, yüzlerce yıllık emek birikiminin sonucu olan kentleri bir yılda beton dökerek ihya edeceklerini iddia ediyorlar. Tarihsel dokularıyla kentlerin yeniden ayağa kaldırılması elbette mümkündür ama bunun için rant yaratma anlayışı terk edilmelidir. Bilim insanları, arkeologlar, mimarlar, mühendisler mevcut teknolojik birikimle eski yapıları yeniden ayağa kaldırabilirler. Avrupa’da İkinci Dünya Savaşında neredeyse yok olmuş sayısız tarihi yapı uzun bir çalışmayla ayağa kaldırılabilmiştir.
Bir zamanlar bilimin önemli merkezlerinden biri olan İskenderiye Kütüphanesini yakıp yıkanlar insanlığın bilgi birikimini ve deneyimini yok etmişlerdi. Kendileri açısından önem taşımayan bu kayıp, insanlığı geri götürmüştü. Bugün de kentleri tahrip eden, rant ve zenginleşme kaynağı olarak gören zihniyet, insanlığın geriye doğru savrulmasını temsil ediyor. İşte bu yüzden, enkaz olup halkın üzerine çöken tek adam rejimine Hayır demek zorundayız! Kapitalizme, onun yarattığı açgözlülüğe, rant ve kâr düzenine Hayır demek zorundayız!
Dimdik Durun ki İyileşelim!
Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.