Buradasınız
EYT: Öncesi, Sonrası, Bugünü
Kocaeli’den bir kadın metal işçisi
17 Ağustos 1999’da 7,4 şiddetinde yaşanan korkunç depremden sonra pek çok artçı sarsıntı yaşandı. Ama sadece artçı depremler değil artçı saldırılar da geldi. O gün hem bastığımız toprak korkunç şekilde sarsılıyor hem de emekçiler olarak geleceğimizi, haklarımızı elimizden almak için fırsatçılar pusuya yatmış bekliyordu. Depremin sabahında Gölcük’te her şey çok kötüydü. Acil yardıma ihtiyaç olduğu bilgisi hemen yayılmış, civar illerden, ilçelerden, işçiler, emekçiler el ele verip yardıma koşuyorlardı. İnsanlar var gücüyle deprem bölgesine geliyor, ellerinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorlardı. Akşam olmadan her birinin yüzünde felaketin acıları okunuyordu. Koca bir şehir, o şehre hayat veren insanlarıyla, evleriyle, parklarıyla, doğası ve tüm canlılarıyla birlikte viran olmuştu. Bu büyük deprem şokunun ardından oturduğu yerden ahkâm kesen bazıları “millet çığırından çıktı, bu felaket yola gelmemiz için bir mesajdır” gibi laflar ettiler. Bir kısım yönetici bu ifadeleri işine geldiği gibi, suçu ve sorumluluğu üstünden atmak için “kader” diyerek sahiplendi. Sorumluların bu tip sıradan kıvırtmalarını bir nebze anlamak mümkünken burada durmadılar. Daha kötüleri sıraya girmişti. O gün, gece, ertesi gün hepimiz şoktaydık. Ama birileri başka hesapların peşindeydi. Bu felaketten sermayeye fayda sağlamak isteyen “yüksek yöneticiler” daha şeytanca planlar yaptılar. Hem bizim hem çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren başka bir “deprem” felaketini hazırladılar.
O günlerde insanlar acılarını sarmakla uğraşırken, iktidardaki koalisyon hükümeti sermayenin isteklerini yerine getirmek için canhıraş çalışarak gecenin üçünde “mezarda emeklilik” yasasını geçirdi. Emeklilik hakkımızı ilgilendiren bu “insan” yapımı deprem ise yalnıza Marmara bölgesini değil tüm Türkiye’deki çalışanları ilgilendiriyordu. Günümüzde “türediler” diye küçümsenmeye, ötekileştirilmeye çalışılan EYT mağdurlarının “kaderi” işte o günlerde yazılmıştı. Aradan biraz zaman geçmiş, bu değişikliğin etkileri henüz hissedilmiyorken hükümet değişti. Sermayenin bir hükümeti gitmiş bir başkası gelmişti. 2002 yılında koalisyon hükümeti bitmiş, AKP tek başına hükümeti kurmuştu. Fakat bu hak gaspıyla alakalı hiçbir geriye dönük düzeltme kararı alınmadı. Tam tersine bu sefer aynı yolda başka bir depremi onaylayıp uygulamaya soktular: kademeli olarak emeklilik yaşı 65’e çıkarıldı.
Bu da yetmedi. Aslında öncekilerle aynı tarafta durduklarını bir kez daha ispat ettiler. Yine aynı yıllarda sözde reformlar olarak gündeme gelen esnek çalışma biçimleri yasalaştı. Reform olarak sunulan esnek çalışma, işçiler için bir iyileştirme değil, tam tersine patronlar için kıyaktı. Günlük 8 saat çalışma uçup gitti. Sermayenin yeni temsilcisi siyasiler haftalık 45 saatlik çalışma düzenini getirmişti. İş Kanunundaki değişiklikle esnek çalışma gelmişti. İşçi sınıfının geniş kesimleri bunu da anlayamadılar. Bu yasayı değiştirerek patronların isteklerine göre haftalık çalışma saatini bölüp parçalayıp işçileri çalıştırabilecek, bu sayede fazla mesai ücretinden kurtulmuş olacaklardı.
Günler geçti, yıllar geçti fakat patronlar ve hükümetler eliyle planlanan saldırıların önü arkası kesilmedi. İşsiz işçiler için kurulan İşsizlik Fonu 2009 yılında patronların hizmetine açıldı. İşsiz işçilerin bu fondan yararlanmalarının önüne engeller konurken, sermaye için engeller kaldırıldı. 2010 yılında “memurlar ve kamu görevlileri toplu sözleşme yapma hakkına sahiptir” denildi fakat uyuşmazlık durumunda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulması gerektiği ve verilen kararın kesin olduğu maddeleri yasalaştı. Bunun sonucunu, nasıl bir hak kaybı yarattığını yakın zamanda imzalanan TÜPRAŞ Toplu İş Sözleşmesi çok açık bir şekilde özetliyor.
Yıllar böylesi hak gasplarıyla ilerledi. 2016’da kölelik büroları, 2017’de patronlar sınıfının yoğun isteği üzerine arabuluculuk zorunlu hale getirildi. Hem var olan haklarımız elimizden alındı hem de İş Kanununda yapılan bu değişikliklerle sendikalaşmanın önüne yeni yeni engeller kondu. Son olarak BES dayatması ve kıdem tazminatına el koyma hamlesi sanki işçilerin yararına bir şeymiş gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor.
Fakat başlarken verdiğim deprem örneği yaşanmış olanların yalnızca bir parçasıydı. Bu felakette kaybedilen canlar bizimdi ve ilk el uzatan da yine bizim insanlarımızdı. İşçi sınıfının erkeği, kadını, genci, yaşlısı. Şimdi ise önümüzde daha da büyük felaketler mayalanıyor. Patronlar sınıfının kâr hırsı bitmiyor, yaşayan her şeye göz dikmişler. Elimizde kalan en ufak haklarımızı bile almak istiyorlar. Medya eliyle ürettikleri zehirler birbirimize olan inancımızı, bağlılığımızı, hak bilincimizi soldurup yok ediyor. Bir yandan haklarımız gasp edilirken, diğer yandan ürettikleri yalanlarla bizi düşmanlaştırıyorlar. Düşük ücretler, hak gaspları, iş cinayetleri, kriz, savaş, yolsuzluk… Artık çareyi kendi ellerimizde aramanın zamanı gelmedi mi?
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
- İliç Maden Faciası Kadıköy’de Protesto Edildi
- DERİTEKS’e Yapılan Saldırı Eylemlerle Protesto Edildi
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...