Buradasınız
EYT’lilerin İsyanı: Hakkımız Olanı İstiyoruz!

EYT, yani emeklilikte yaşa takılanlar... Bir süredir seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Sayıları milyonları bulan EYT’lilerin talep ve isteklerine ise iktidarın kulakları kapalı… Öyle ki Cumhurbaşkanının “bir tarafta stokçular, fırsatçılar türedi, bir tarafta bunlar türedi” diyebiliyor. Bu açıklama, “mezarda emekli olmak istemediklerini” söyleyen milyonlarca EYT’linin tepkisine neden oldu.
25-30 yıl prim ödemiş, yeri gelmiş en zor koşullarda çalışmayı göze almış ve yıllarca emekli olabilmemin hayalini kurmuş EYT’liler tepkilerini şöyle dile getiriyorlar: “Cumhurbaşkanı, bizim için ‘nereden türediler?’ diyor. Bizler yirmi, otuz sene çalışıp devlete primlerini yatıran, prim gün sayısı dolmuş, emekli edilmesi gereken insanlarız. Bizim günümüz doldu bizi emekli yapın. Kimseden bir şey istemiyoruz. Devlete ödediğimiz paraları geri istiyoruz. Kendi paramızı istiyoruz.”
“Ülke genelinde bizler hakkında yanlış ithamlara rastlıyoruz. Bizlerin genç yaşta emekli olmak istediğini düşünen arkadaşlar var. Bizler yıllardır bu ülkenin toprağına, havasına, suyuna, sanayisine hizmet eden işçileriz, memurlarız, çiftçileriz. Bizler bugüne kadar yasa çerçevesinde elimizden alınan haklarımızı geri istiyoruz. SGK primi ödemediğimiz zaman sağlık hizmetlerinden faydalanamıyoruz. Yaşımız 50-55’e geldiği zaman fabrikalarda iş bulamıyoruz” diyorlar.
Evet, yıllarca gece gündüz demeden çalışan, çocuklarının büyümesini bile göremeyen işçiler, 1999 yılında çıkarılan mezarda emeklilik yasasının değişmesini, ellerinden alınan haklarının geri verilmesini istiyorlar. Milyonlarca işçinin emeklilik yaşını uzatan bu yasa, çıktığı tarihten öncesine de işletilmiş, 1999’dan önce sigortalı olanların da emekli olma hakları ellerinden alınmıştı. Bu yasa geçmeden önce primini ve sigortalılık süresini dolduranlar emekli olabiliyordu. Eylül 1999 tarihinden önce emeklilik koşulları erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim günü, kadınlarda ise 20 yıl sigortalılık süresi ve 5 bin gün primdi. Yaş şartı ise bugünkü gibi değildi. Diğer şartları yerine getirmişlerse kadınlar 38, erkekler 43 yaşından sonra emekli olabiliyorlardı.
Özel sektörün kendilerine “yaşlısın” diyerek iş vermediğini, devletin ise “gençsin” diyerek emekli etmediğini söyleyen EYT’liler, ekonomik krizden dolayı geçinemediklerini, iş bulmada zorlandıklarını, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını belirtiyorlar. Milletvekillerinin kısa sürede emekli olduklarını kendilerinin ise 30 yıl beklemek zorunda kaldıklarını ve bunun adil olmadığını vurguluyorlar.
Emeklilik sorunu sadece girişi 1999’dan önce olanları ilgilendirmiyor. Aslında bütün işçileri yakından ilgilendiriyor. Patronların düzeninde biz işçiler yaşamak için çalışmak zorundayız. Çalışmadığımızda en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayız. Oysa insanlar zamanla yıpranırlar, yaşlanırlar ve çalışamayacak duruma gelirler. Genç iken gösterdiğimiz performansı ileriki yaşlarda gösteremeyiz. Bu yüzden belli bir yaştan sonra iş temposunu kaldıramayacak duruma geliriz. Çalışma koşullarının zorluğu, aşırı derecede uzayan iş saatleri ve fazla mesailer bizleri çok daha genç yaşlarda yıpratıyor, tüketiyor. 15-20 yıl içinde bir işçi, sanki 25-30 yıl çalışmış gibi yıpranıyor. Ama emeklilik yaşı bu gerçeklere göre belirlenmiyor. Fazla çalışma ve bunun neden olduğu yıpranma emekliliğe yansıtılmıyor. Yıllarca hasta ve tükenmiş bir şekilde çalışmak zorunda kalıyoruz.
Bu yüzden emeklilik sorunu sadece EYT’lilerin sorunu değil hepimizin sorunudur. Çocuklarımızın da sorunudur. Hükümet, yasaları ve uygulamalarıyla patronların arkasında duruyor. Ama sıra işçilere geldiğinde, “nereden çıktı bu türediler, gençler ama çalışmak istemiyorlar” diyerek olayı çarpıtıyorlar. Bu konuda patronların, hükümetlerin değil işçi ve işçi örgütlerinin talepleri ve görüşleri dikkate alınmalıdır. Bu sorun sadece EYT’lilerin mücadele etmesiyle değil yaşlısıyla genciyle tüm işçilerin destek vermesiyle çözülecektir.
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Kâğıt Üstünde Her Şey Kurallara Uygun
- TTL İşçileri: Haklarımızı Alana Kadar Mücadeleye Devam!
- Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
- İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması Protesto Ediliyor
- İyi İnsanların İsyanı…
- Başka Bir Sağlık Sistemi Ortak Mücadeleyle Mümkün!
- Ya Sağlığımız Gidecek Ya Cebimizde Yangın Çıkacak
- Mesele Doktorlar Değil Sağlık Sistemi
- 8 Mart’ta Türkiye’nin Dört Bir Yanında Kadınlar Alanlara Çıktı!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...