Buradasınız
Sömürü Düzeninde Gerçek Adalet Sağlanamaz!

Adaletin sembolü gözleri bağlı, bir elinde kılıç, öbür elinde terazi olan bir kadın figürüdür. Bu figüre ilham veren Themis, Antik Yunan halklarının adalet tanrıçasıdır. Yaşadığımız topraklarda bir kadın ismidir Adalet. Yani hangi kültürden olursa olsun insanlar binlerce yıldır adalet kavramını aynı sembollerle ifade etmişler, ediyorlar. Açlık ve yoksulluğun olmadığı, insanların eşit olduğu, kardeşçe yaşadığı, birlikte üretip ortakça bölüştüğü, güçlü olanın zayıfı ezmediği bir yaşam özlemidir adalet özlemi. İki bin sene evvel gerçekleşmiş köle ayaklanmalarının, 1800’lü yıllarda Avrupa’yı boydan boya saran işçi ayaklanmalarının, 1917’de Rusya’da dünyayı sarsan işçi devriminin, 1930’larda ABD’de yükselen işçi eylemlerinin arkasında bu özlem vardır. Son 20 yıldır ülkeden ülkeye sıçrayıp büyüyen isyan fırtınasının nedeni de insanlığın aynı yakıcı adalet özlemidir.
Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak elbette bizler de adalet özlemini en yakıcı biçimde hissediyoruz. Ama tam da bu toprakların tarihsel arka planından ve kültüründen kaynaklı olarak, adaleti kendi dışımızdaki güçler, merciler tarafından sağlanan bir şey olarak görürüz. Emekçiler, yönetenlerden adil davranmalarını, adaletten şaşmamalarını, hakkaniyetli olmalarını bekler. “Adalete güveniyorum” diyerek sorunlarımıza çözüm bekleriz. “Adil düzen” diyenlere kulak veririz. Ama o adalet hiç gelmez. İş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler, sokak ortasında polis kurşunuyla yaşamdan koparılan gençler, vahşice katledilen kadınlar, Suriyeli oldukları için yakılarak katledilen gençler, sendikalı olduğu için işten atılan işçiler, cinsel istismara uğrayan çocuklar… Ve onlar için adalet saraylarının koridorlarında adalet arayan ama bulamayan yakınları… Türkiye’de kurulan rejim, bugüne kadar mücadeleyle alınmış hakları yok ederek adaletin kırıntısını da ezmiştir.
Bugün yaşadığımız dünyada insanların eşit doğduğu, eşit haklara sahip olduğu söyleniyor. Fakat bu eşitlik sadece laftadır, kâğıt üzerindedir. Çünkü bizler toplumun iki temel sınıfa; işçi sınıfı ve sermaye sınıfına bölündüğü, işçilerin sömürüldüğü kapitalist düzende yaşıyoruz.
Bugün yaşadığımız dünyada insanların eşit doğduğu, eşit haklara sahip olduğu söyleniyor. Fakat bu eşitlik sadece laftadır, kâğıt üzerindedir. Çünkü bizler toplumun iki temel sınıfa; işçi sınıfı ve sermaye sınıfına bölündüğü, işçilerin sömürüldüğü kapitalist düzende yaşıyoruz. Nasıl ki insanların köleler ve efendiler diye iki temel sınıfa ayrıldığı bir toplumda gerçek adalet olamazsa, adaletin kılıcı sadece efendilerin çıkarlarını kollarsa kapitalizmde de gerçek adalet olamaz. Adaletin kılıcı sermaye sahibi efendilerin elindedir, yalnız onların çıkarlarını kollar. İşçiler ücretli köledir. Ayaklarında köleler gibi zincir ya da pranga yoktur, sırtlarında kamçı şaklamaz. Ama yoksulluk ve açlık korkusu, gelecek kaygısı, borç yükü en kalın zincirlerden, en ağır prangalardan, en acımasız kamçılardan daha kötüdür.
Kapitalizmde, tüm topluma ait olması gereken üretim araçları sermaye sahiplerine aittir. Toprak, fabrikalar, makineler, madenler, binalar, gemiler, trenler, uçaklar, santraller, barajlar, bilimsel ve teknolojik bilgiler… Hepsi onların özel mülkiyetindedir. Üretimi toplumun ihtiyaçları için değil kâr etmek ve sermayelerini büyütmek için yaparlar. İşgücünden başka satacak hiçbir şeyi olmayan işçiler hayatta kalmak için çalışmak zorundadır. İşçiler, çalışmalarının karşılığında aldıkları ücretin çok üzerinde değer yaratırlar. Kapitalistler bu artı-değere el koyarlar. Kârlarını katlayarak, sermayelerini büyüterek, işçileri daha çok sömürmenin yollarını bularak, doğayı sınırsızca yağmalayarak palazlanırlar. Yani bu sistemin temelinde sömürü, adaletsizlik, hırsızlık, eşitsizlik vardır.
Kapitalizm denen bozuk düzende gerçek adalete yer yoktur. Çünkü bozuk düzende sağlam çark olmaz!
Ama kapitalistler işçileri aldatmak için düzenlerini gelmiş geçmiş en iyi düzen diye yutturmaya kalkışırlar. Onu meşru göstermek için özel mülkiyetin kutsal olduğunu söylerler. Adalet ve hukuk sistemini, eğitim sistemini, medyayı buna göre oluşturur, insanların zihinlerini şekillendirip esir alırlar. Tüm gerçekleri çarpıtarak, en adi yalanları kutsal gerçekler katına yükselterek zulüm düzenlerini sürdürürler. İşçilerin bilinçlenmemesi, örgütlenmemesi, hakkını aramaması, gerçek adaletin peşine düşmemesi için onları mahkemelerle, polisle korkutmaya, sindirmeye çalışırlar.
Bugün dolar milyarderleri uzay turizmi ile eğlenirken 1 milyar insan açlıkla boğuşuyor, yüz milyonlarca insan işsiz, 300 milyon insan göçmen durumunda. Kısacası kapitalizm denen bozuk düzende gerçek adalete yer yoktur. Çünkü bozuk düzende sağlam çark olmaz. Adaleti egemenlerden beklemek adalet değil kahır getirir. Adaleti var etmek için uğruna dişle tırnakla mücadele etmek gerekir. Gerçek adalet, ancak adaletsizlik yaratan bu sömürü düzeni yıkılırsa dünyaya hâkim olur!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- Mavi Gökyüzü Altında Özgürdük 1 Mayıs’ta
- İşçi Sınıfı İçin Tek Yol Var: Birlik, Dayanışma Güven ve Cesaret!
- İşçi Dayanışması 169. Sayı Çıktı!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- 1 Mayıs: O Ateş Hâlâ Yanıyor ve Büyüyor!
- 1 Mayıs: Dünya İşçi Sınıfı Tek Bayrak Altında!
- Savaş ve Ekmek
- İşte Kafiye: Yalanlar Farklı, Tuzak Aynı!
- Bizleri Kurtaracak Olan Kendi Kollarımızdır!
- İşçi Dayanışması 168. Sayı Çıktı!
- Örgütlüysek Değerliyiz
- Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
- Sanat, Sermayenin Ruhu ve İşçiye Sıkılan Plastik Mermi
- Mutluluk ve İnsanlığın Büyük Davası
- İşçi Dayanışması 167. Sayı Çıktı!
- Kazanmak İçin Güçlü Birlikler Kurmalıyız!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi Emekçi Kadınlarla Büyüyor!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- İşçi Sınıfı İçin Tek Yol Var: Birlik, Dayanışma Güven ve Cesaret!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- 1 Mayıs: O Ateş Hâlâ Yanıyor ve Büyüyor!
- Savaş ve Ekmek
- İşte Kafiye: Yalanlar Farklı, Tuzak Aynı!
- Bizleri Kurtaracak Olan Kendi Kollarımızdır!
- Örgütlüysek Değerliyiz
- Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
- Sanat, Sermayenin Ruhu ve İşçiye Sıkılan Plastik Mermi
- Mutluluk ve İnsanlığın Büyük Davası
- Kimin Ekmeğini Yersen Onun Kılıcını Sallarsın!
- İnsanlaşma Mücadelesi Yani “En Mühim Mesele”
- Aynaya Bakınca Ne Görüyorsun?
- Kapitalizmde Mutlu Kuşaklar Yoktur!
- İşçi Sınıfının Güvencesi Örgütlülüğüdür
- Çıkışsızlık Sarmalından Örgütlü Mücadele ve Dayanışmayla Kurtulabiliriz!
- Sömürü Düzeninde Gerçek Adalet Sağlanamaz!
Son Eklenenler
- EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Federasyonu’nun çağrısıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen on binlerce EYT’li; “Varız, Biriz, Buradayız” şiarıyla İstanbul Maltepe meydanında bir miting gerçekleştirdi. Mitinge çok sayıda siyasi parti...
- İnsan dünyayı ve yaşamı, kendi yaşadığı dönemle sınırlı düşünmeye meyillidir. Çoğu zaman içine doğduğu dünyayı, toplumu sabit, değişmez, kalıcı zanneder, adeta dondurur. Mesela bugün dünya üzerinde 7 kıta olduğu kabul ediliyor. Hâlbuki dünyadaki tüm...
- Merhaba dostlar, ben demire, çeliğe şekil verilen metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Kulaklarımda çınlar hâlâ o söz: “Sınıfını bil!” Ne olursan ol, ister öğretmen, ister doktor, ister mühendis ol, sınıfını, safını bil işçi kardeşim. Babam da...
- İki yılık bir aradan sonra nihayet yeniden 1 Mayıs alanlarında Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği ile yerimizi aldık. Hepimizin içinde ayrı bir heyecan, ayrı bir coşku vardı. Özlemiştik birbirimizi! Gözlerimizde yeniden dostlarımızla, sınıfımızla...
- 1 Mayıs günü alanlara hâkim olan ruh ve coşku, insanın yüreğine dokunacak türdeydi. Atılan sloganlar, haykırılan talepler ve söylenen şarkılar hislerimizi dillendirdi ve aynı zamanda öfkemizi. Tabii beni etkileyen şeyler bu kadarla sınırlı değildi....
- Kocaeli/Dilovası’ndaki İMES Sanayi Sitesinde bulunan Asen Metal fabrikasında işçiler, çalışma koşullarını düzeltmek, düşük ücretlere ve baskılara dur demek için Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendiler. Asen Metal patronu işçilerin haklarını...
- Soma Katliamının 8. yılında, hayatını kaybeden 301 maden işçisi basın açıklamaları ve etkinliklerle, sendikaların, işçi örgütlerinin, emekten yana milletvekillerinin, demokrat aydın ve sanatçıların yayınladıkları mesajlarla anıldı. Anmalarda...
- Çin’in koronavirüs salgınına karşı uyguladığı “sıfır tolerans” politikası gün geçtikçe işçiler üzerinde daha da ağır bir baskıya dönüşüyor. Ülkenin en büyük sanayi şehirlerinden biri olan 25 milyon nüfuslu Şangay’da 1 aydan uzun süredir devam eden...
- 1 Mayıs sabahı içimde bir kıpırtıyla uyandım. Heyecan, sevinç ve mutlulukla birlikte Maltepe sahilinde UİD-DER kortejinin toplanma alanına vardım. Toplanma alanındaki programla birlikte şarkılarımız, türkülerimiz, halaylarımız ve sloganlarımızla...
- 2 yıldır pandemi bahanesiyle alanlar yasaklanmış ve 1 Mayıs’ta alanlarda olamamıştık. Alanlarda olamadığımız 2 yılın özlemiyle, öfkesiyle 1 Mayıs alanındaydım bu yıl. Yine gelincik tarlasına dönmüştü kortejimiz. Günler öncesinde başlayan heyecan...
- 13 Mayıs 2014… Saat 15.10 suları. Soma Kömür İşletmeleri adlı holdinge bağlı madende büyük bir göçük olduğu haberi yayıldı ülkeye. Vardiya değişim zamanıydı. 301 işçi katledilmişti. Yüzlerce ailenin ocağına ateş düşmüştü. Anneler, babalar, eşler,...
- Yetişkin bir insanın çocukluğunda yaşadıklarının izlerini taşıması gibi toplum da kendi geçmişinin izlerini taşır. İnsan geçmişten bugüne içinden çıktığı toplumun değer yargılarını, kültürünü, bakış açısını edinir ve yansıtır. Tıpkı bu topraklara...
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet, 1962 senesinde yani bu dünyadan göçüp gitmeden bir sene önce “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiirini nakşetmişti, iğneyle kuyu kazar misali. Bütün yaşamı, işi gücü işçi sınıfının kurtuluşu için çalışmaktı. Nâzım...