Buradasınız
Gebze’de Halk Şöleni
diğer yazarlar
Yaklaşık bin kişinin katılımıyla gerçekleşen halk şöleninin temel gündemi, genel olarak Türkiye’de, özelde de Munzur’da sıkça yaşanan orman yangınlarına karşı nelerin yapılabileceğiydi. “Munzur için bir fidan da sen dik” şiarıyla Gebze kapalı spor salonunda düzenlenen şölende en başta ortamın sıcaklığı kendisini hissettiriyordu. Salonun içinde duvarlar şu pankartlarla bezenmişti; “Kat sesini bu çığlığa, hayat bulsun Munzur’da”, “Bize hayat veren bir candır Munzur, biz de Munzur’a bir hayat borçluyuz”, “Munzur’da orman yangınlarına hayır”.
Düzenlenen etkinliğin program akışı ilk başta şiirler okundu, ardından Gebze Tunceliler Derneği başkanının konuşması vardı. Konuşmanın ana konusu, Dersim’de devletin devrimcilere yönelik yok etme çabasına bir yenisinin orman yangınları şeklinde eklendiğiydi. Dernek başkanı sözlerine, “nerede bir insan katledilse biz orada katlediliyoruz, nerede bir orman yansa biz orada yanıyoruz” diyerek devam etti. Ardından folklor ekibinin gösterisi oldu. Sonra ormanların önemini içeren ve yangınların insanları ne gibi tehlikelere götüreceğini anlatan bir slayt gösterimi yapıldı. Müzik gurubunun ardından yapılan konuşmalarla devam eden program, davetli sanatçıların söyledikleri türkülerin ardından coşkulu bir şekilde son erdi.
Şovenist TC burjuvazisi özellikle Doğu illerinde yaşayan Kürt kökenli devrimcileri yok etmekle kalmayıp onların yaşadıkları bölgeleri yaşanamaz hale sokmakta, bizzat devlet eliyle ormanlar yakılmakta. Üzerlerine bombalar yağdırılmakta. Her rengi bulabileceğimiz Dersim’in çiçeklerinin yaşadığı çimeni, toprağı bizzat devlet kurutmakta.
İnsanlığı açlığın, sefaletin, yoksulluğun içerisine iten aşağılık burjuvazi, aynı zamanda güzelim doğayı da yıkıma, yok oluşa sürüklemekte. Patronlar kârlarına kâr katmaya devam ettikçe, işçiler hastalıklara, dünya ise içten içe çürümeye mahkûm edilmekte. Doğayı yok oluştan kurtarmanın yolu, burjuva devletlerden beklenen geçici iyileştirmelerden geçemez. Çünkü doğayı bu hale getiren bu sömürü sisteminden başkası değildir. Dünyamızın kaderi işçi sınıfının elinde. Biz çözümü, kapitalist sistemin bizzat örgütlü işçi sınıfı tarafından alaşağı edilmesinde görüyoruz. Ya sosyalizm ya yok oluş.
Yaşasın UİD-DER, yaşasın mücadelemiz!
- Kamu Emekçileri: Ne Hakem Ne Sefalet Zammı!
- Belediye Çalışanlarından İş Bırakma Eylemleri
- Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Yalçınkaya ile Söyleşi
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Uşak’tan Kayseri’ye Sendika Düşmanlığına, Sefalet Dayatmasına Karşı İşçi Mücadeleleri
- Kamu Emekçileri Sefalet Dayatmasına Karşı İş Bıraktı, Alanlara Çıktı
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- KESK’ten Birlikte Mücadele Etme Çağrısı
- Kuryeler, Depo İşçileri ve Öğretmenler Hakları İçin Eylemde
- KESK İktidarın Sefalet Dayatmasını Protesto Etti
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- Tez-Koop-İş Sendikasına Üye Kamu İşçileri ODTÜ’de Greve Çıktı
- Tekstil ve Belediye İşçileri Sendika Düşmanlığına, İşten Atmalara, Düşük Ücretlere Karşı Mücadele Ediyor
- Belediyelerde Ücret Gaspına, İşten Atma Saldırısına Karşı İşçilerin Tepkisi Büyüyor
- Kayseri ve İzmir’de İşçi Eylemleri
- İşçiler Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadele Ediyor
- Omsa Metal İşçileri Sendika Hakları İçin Direnişte
- KESK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde TİS Eylemi
- Akkuyu İşçilerine Jandarma Saldırısı
- SES: “Grevli Sendika Hakkı, Gerçek Toplu Sözleşme!”
Son Eklenenler
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...