Buradasınız
Gücümüz Birliğimizden Gelir!
Mersin’den bir grup işçi
Bizler Mersin’de yaşayan UİD-DER’li işçileriz. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin bizlere hissettirdiği duygu ve düşüncelerimizi tüm sınıf dostlarımızla paylaşmak istedik.
Üniversite mezunu bir işsiz: 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi biz işçi sınıfına birlik olabilmenin bizlere neler kazandırabileceğini gösteriyor. Bir olunca önümüzde ne tankların ne de barikatların engel olarak kalabileceğini görüyoruz. Biriken her öfkenin başarıya ulaşabilmesi için o öfkenin doğru kanallara akması gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Bizim sınıfımızı ve onurlu mücadelemizi dünya genelinde parça parça ele almanın ne denli yanlış olduğunu bilip ayrılmaz bir bütün olduğunu unutmayalım. Bizler bu yüzden “Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması” diyoruz. Bugünkü şartların ve sistemin insanlar üzerine umutsuzluk ve karamsarlık serpmesine karşın bizler 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi gibi daha yüzlerce mücadelenin var olduğunu ve örgütlü olunca nelerin başarılabileceğini biliyoruz. Verilen onurlu mücadelelerin anlamını unutmayacak, bu umutsuzluklara ve karamsarlıklara esir olmayacağız. Tarihimizde daha binlercesi bulunan mücadelelerimize bakarak, onları hatırlayarak mücadelemizi güçlendireceğiz.
Turizm sektöründen bir işçi: Yanlış hatırlamıyorsam yıl 2011 idi. Biz UİD-DER’li işçiler Ankara’daki Sincan Organize Sanayi Bölgesinde çalışan işçi arkadaşlara İşçi Dayanışması bültenimizi ulaştırmak için sabahın erken saatlerinde oradaydık. İşçi arkadaşlar servislerini beklerken onlarla sohbet ederek hem dertleşiyor hem de bültenimizi tanıtıyor, anlatıyorduk. Böyle birkaç kişi ile sohbet etmiştik. Bir ara bir abiyle sohbet etmeye başladık. Abi nerden baksanız o zaman altmış yaşın üstünde vardı. Bizimle biraz sohbet ettikten sonra bülteni aldı. Şu sözleri hiç aklımdan çıkmadı: “Eskiden işçiler bir arada durmayı öğrenmişlerdi. Sendikalı olanlar şimdinin bilmiyorum kaç katıydı. Şimdi bakın, işçiler birbirine yabancı. Adam yan yana çalıştığı insanla konuşamaz halde. Neden? Çünkü bilmiyor ki geçmişte neler yapmış. Neler yapabileceğini bilmiyor. Emek gücünün farkına varamamış. Şimdilerde o günleri çok arıyoruz. Hayatımın en güzel yıllarıydı o günler. İşte bizler o günleri unutmadık diye hâlâ umutluyuz.” Bizi tebrik ederek işine gitmişti. Ben o zaman lisedeyken onurlu bir hayatın nasıl olması gerektiğini bir işçi abimden öğrenmiştim. Bugün bile aklımdan geçirdiğimde “evet” derim “işte o gün söylenenler bugün hâlâ doğru ve geçerli”. Onurlu bir hayat ancak mücadele ederek mümkündür.
Fabrikalarda, tarlalarda ve nice işyerlerinde çalışan birçok işçi olarak bizler o günleri düşündükçe umut doluyoruz. Haziran ayı bize geçmişte yaşananları ve sınıfımızın mirasını hatırlatıyor. İşçilerin 15-16 Haziran 1970’te İstanbul sokaklarını doldurduğu ve sendikalarına sahip çıktıklarını haykırdıkları muhteşem bir miras. 15-16 Haziran direnişini ve bize bıraktığı dersleri asla unutmayalım. Unutmayalım ki her daim umudumuz olduğunu hatırlayalım. Unutmayalım ki gelecek işçi kuşaklarına bu şanlı günü tüm gerçekliği ve gururuyla anlatalım, aktaralım. Patronların karşısında dik durmanın ne derece hayati olduğunu ve gücümüzün ancak birliğimizden geldiğini asla göz ardı etmeyelim.
Sağlık sektöründen bir işçi: 15-16 Haziran bizlere işçi sınıfının demir yumruğunun neleri yıkabileceğini gösteriyor. Nasırlı eller birlikte yürüdükçe hiçbir engel onları durdurmaya yetmez. Olmaz denilen olur, geçilmez denilen geçilir, yıkılmaz denilen yıkılır. O yüzdendir ki bütün gayeleri bizleri bölüp parçalamak, lime lime etmek. Evinde etliye sütlüye karışmayan biri olarak bir yaşam sürdürmemizi isterler. Oysaki et de bizim süt de. UİD-DER’in şiarına kulak verip gelenekten geleceğe mücadeleyle yürüyelim. Umut tarihimizde, gelecek ellerimizdedir. Selam olsun bir kez daha tüm dostlara. Doğru düzgün nefes almak istiyorsak hayatta, mücadeleyle kalalım.
Pazarlama sektöründen bir işçi: Türkiye işçi sınıfının en önemli mücadele günleri olan 15-16 Haziran direnişi; bizlere mücadelenin hangi engelleri aşabildiğini, birlik ve örgütlülüğün önünde hiçbir setin duramadığını öğretmektedir. Tarihimizle gurur duyuyoruz.
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- 15-16 Haziranı Yaratanlara ve Onun Ruhunu Yaşatanlara Selam!
- UİD-DER Saflarında Olmak
- Sendikası İçin Mücadele Edenler
- UİD-DER’le 15-16 Haziran’ı Biz de Yaşadık
- Dün de, Bugün de Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
- Mücadele Ateşini Harlayan UİD-DER’e Selam Olsun!
- Dev Gövdesiyle Yürüyor Haziranda
- Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
- Bu Tarih, Bizim Tarihimiz
- Sınıf Tarihimizin Yolunda, UİD-DER ’in Rehberliğinde Yürüyoruz
- Geleceğe Köprü Olmaya Borçluyuz!
- Okurlarımızdan Yayın Akışımıza Yönelik Mesajlar
- Gururlandık, Onurlandık ve İçimiz Umutla Doldu
- Akın Akın Yürüyor İnsan Seli
- Mücadele Tohumlarını Yeşertenlere Selam Olsun!
- Tarihi Yazan ve Yaşatanlara Selam Olsun!
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Derindedir
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...