Buradasınız
Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
Gebze’den bir grup metal işçisi
Geçmiş, geçmişte kalır mı? Hangi geçmiş, kimin geçmişi diyerek sormaya başlamak gerek önce. İşçi sınıfımızın geçmişi, mücadele deneyimleri söz konusu olduğunda başka bir gözle bakabilmek gerek. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 50. yılında UİD-DER’in internet sitesindeki yayın akışı bugünün işçilerine işte bu soruları sordurdu. Tarihimize başka bir gözle bakabilmeyi başardığımızda yüreklerimiz umut ve cesaretle doldu. İşçi sınıfının örgütlendiğinde neler yapabildiğini anlamak, neleri yapabileceğini fark etmemizi sağladı. Bu bakış açısını bizlere kazandıran UİD-DER’e teşekkür ediyoruz.
Oktay: Bu işin arkasında sağlam bir kadro olduğu o kadar belli ki. O günleri yaşamış ve bugün de bizlere yaşatmaya çalışmışlar adeta. Yazılar ve videolar çok akıcı. Hemen o dönemin havasına giriyor insan. Emeğinize sağlık, beni çok etkiledi.
Harun: Herkesin emeğine sağlık. İstanbul’da yaşıyorum ama İstanbul’un başka bir anlamı olduğunu bu videolar, yazılar sayesinde öğrendim. O nasıl bir güçmüş, işçiler nasıl birlik olmuşlar, insan hayret ediyor. Sendikalarına sahip çıkıyorlar, kadınlar erkeklerden bile cesur. Sanki bir film gibi akıyor. Hayran kaldım.
Furkan: Çok duygulandım. Şunu rahatlıkla ve çok içtenlikle söylüyorum ki, o günlerde olmayı çok isterdim. O gücün, o örgütlü mücadelenin içinde… İşçi sınıfının kendindeki gücü ortaya çıkarması mükemmel bir şey. Bu duyguyu o kadar çok yaşamak istiyorum ki, eskisi gibi bahanelere sığınmak, kaçmak, kendi gerçekliğime kör olmak istemiyorum. Bu çalışmayla kilometre taşları döşenmiş, yetişmekte zorlanıyorum. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Soner: Benim böyle bir tarihten, geçmişten hiç haberim yoktu, bilmiyordum. Sayenizde öğrendim. Ses kayıtlarını, video görüntüleri izlerken tüylerim diken diken oldu. 50 sene önce nasılmış işçi sınıfı, şimdi nasıl. Ne kadar dağılmışız, kopmuşuz. Bu gün bu işçiler böyle bir tarihi, geçmişi olduğunu bilse bambaşka bir şey olurdu. Ama böyle gitmemeli, değişmeli.
İsmail: Böyle şeylerin Türkiye’de, hem de askeri darbe süreçlerinde yaşandığını öğrendiğimde çok şaşırdım. Bugün “dışarı çıkma” diyorlar ses yok, “grevin yasak” diyorlar kimse başını kaldırıp da sesini gerçek anlamda duyuramıyor. Oysa o işçilerin ne farkı vardı diyor insan kendine. Bence başta sendikaları olmak üzere birbirlerine de güveniyorlardı. İşte o sayede bugün bize bıraktıkları tarihi konuşuyoruz. Greve çıkan ve yürüyüşe katılan fabrikaların adlarına bakıyorum. Dönemin ve bugünün bile en büyük fabrikaları. O kadar insanı bir araya getirmek kolay bir iş değil. Nasıl bir inanç, nasıl bir azim, hayran kalmamak elde değil. Biz de bugün hem geçmişe dönüp bakmalı hem de bugün geldiğimiz noktada kendimizden de hesap sormalıyız. Yapanların emeğine sağlık. Beni derinden etkiledi ve düşünmemi sağladı.
Haydar: Ben daha önceden biliyordum 15-16 Haziran’ı. Ama ilk defa bu kadar ayrıntılı öğrenme şansım oldu. Öncelikle bunun için teşekkür ederim. Bugün açısından bakıldığında sendikaların durumu ortada. O dönemdeki DİSK ile şimdiki, sadece isim olarak benziyor bence. Bunu bilmek de üzücü bir durum. İnsanlar nasıl emekler vermişler, bize ne haklar bırakmışlar, patronları nasıl hizaya çekmişler. İşte bunlar unutturulunca bizler bu hale geldik. Hâlbuki geçmiş gerçeklerle dolu. Keşke görebilse herkes. O zaman bugün belki biz de üstümüze düşenleri yapmak için kavgaya atılırdık.
Cemal: UİD-DER’in 14. yılı kutlu olsun! İnşallah nice güzel birliktelikler ve mücadele dolu yıllarımız olur hep birlikte. Bu muazzam bir deneyim. 12 saat çalışıyordum o hafta ve bulduğum her fırsatta siteye baktım yenilenmiş mi diye. Yorgunluğumu aldı orada okuduğum ya da dinlediğim şeyler. Buna o kadar ihtiyacımız vardı ki, çok iyi olmuş, herkesin emeğine sağlık. Bunların bizde kalmaması lazım. Okuduğum her cümleyi iletme gereği duyuyorum. Arkadaşlarıma da gönderdim birkaç yazı ve çıkan videoyu. İlk fırsatta oturup onlarla da 15-16 Haziran’ı konuşmak istiyorum. İnsanlar üzerindeki karamsarlığı söküp atıyor adeta bu çalışma.
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- 15-16 Haziranı Yaratanlara ve Onun Ruhunu Yaşatanlara Selam!
- UİD-DER Saflarında Olmak
- Sendikası İçin Mücadele Edenler
- UİD-DER’le 15-16 Haziran’ı Biz de Yaşadık
- Dün de, Bugün de Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
- Mücadele Ateşini Harlayan UİD-DER’e Selam Olsun!
- Dev Gövdesiyle Yürüyor Haziranda
- Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
- Bu Tarih, Bizim Tarihimiz
- Sınıf Tarihimizin Yolunda, UİD-DER ’in Rehberliğinde Yürüyoruz
- Geleceğe Köprü Olmaya Borçluyuz!
- Okurlarımızdan Yayın Akışımıza Yönelik Mesajlar
- Gururlandık, Onurlandık ve İçimiz Umutla Doldu
- Akın Akın Yürüyor İnsan Seli
- Mücadele Tohumlarını Yeşertenlere Selam Olsun!
- Tarihi Yazan ve Yaşatanlara Selam Olsun!
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Derindedir
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...