Buradasınız
Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
Gebze’den bir işçi
Nejat Elibol Direnen Haliç romanında 1970’li yılları anlatır. Üç fabrikada işçilerin mücadelesinin ve yürüttükleri direnişin öyküsünü aktarır. Olaylar geliştikçe işçilerin değişimini görürüz. Hakları için mücadele ettikçe, birlik olmanın önemini kavrarlar, kafalardaki yanılgılar aşılmaya başlanır. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin 50’inci yılı dolayısıyla UİD-DER web sitesinde 4 gün boyunca devam eden yayın akışı sayesinde, işçiler mücadele için ayağa kalktıklarında, kendileri değiştiklerinde olayların akışını da nasıl değiştirdiklerine an be an şahit olduk.
Peki, biz işçiler ne için mücadele ederiz? Çalışma koşullarımızı iyileştirmek midir tek derdimiz? 15-16 Haziran günlerinde direnişte yer alan bir işçi 14 Haziran günü Merter’de bir araya geldikleri toplantıda mücadele etmenin sadece kendi koşullarını iyileştirmek için olmadığını şu sözlerle ifade ediyordu: “Biraz evvel bir arkadaşımız bir şey söyledi. ‘Benim 2 yaşında evde bir çocuğum var. Baba akşama eve gelirken bana ne getireceksin?’ dediğini anlattı. Oğlum ben akşam eve gelmeyeceğim savaşa gidiyorum demesi lazım. Çünkü bu savaş babasının değil oğlunun gelecekteki savaşıdır. Bugün alacağımız savaşın kararı bizden sonra gelecek işçi sınıfını yaşatmak için yapacağımız bir savaştır.” Bu sözler bugünün işçi kuşaklarının sahip oldukları pek çok hakkın geçmiş işçi kuşaklarının verdikleri çetin mücadeleler sonucunda kazanıldığının bir ifadesidir.
Bugünün işçilerine bırakılan kazanılmış haklardan biri şu sıralar gasp edilemeye çalışılıyor. Ayrıntılar giderek netleşmeye başlıyor. “Bir gün bile çalışana kıdem tazminatı” yalanıyla servis edilen haberlerle kıdem tazminatının kaldırılması tekrar gündeme getirilmiş oldu. Sendikalı işyerlerinde, fabrikalarda buna karşı çeşitli eylemler yapılıyor. Bizim fabrikada da işçi arkadaşlar tepkili. Bazısı kesinlikle kıdemi alamayacaklarını düşünüyor, bazısı da şimdiden umutsuzca işçilerin yenildiğini söylüyor. Kimisi de var ki bu durumun kendisini etkilemeyeceğini düşünerek daha “rahat” davranıyor. Uzun yıllardır çalışan işçilerden biri sohbetimizde şöyle diyordu: “Bu durum beni etkilemez, ben tazminatımı alırım. Alamayanlar düşünsün!” Bunun üzerine “ya geleceğin işçisi olan çocuğun, çocuklarının hakkı ne olacak?” dediğimde ise “onun için yapacağım pek bir şey yok” demişti. 1970’lerde işçiler çocuklarını düşünür, mücadele ederdi. Peki, gerçekten hep böyle mi düşünürlerdi? Ya bugünün işçileri?
Direnen Haliç’te de anlatılır, işçiler örgütlü mücadeleyi öğrenmeden önce birey olarak hareket ederler. Hak elde etmenin ancak birlikte hareket etmeleriyle mümkün olabileceği inancı hâkim değildir henüz işçilerde. Ama hakları için harekete geçtikçe ve birlikte hareket etmenin karşılığını gördükçe daha emin adımlar atmaya başlarlar. “Benim yapabileceğim bir şey yok” şeklinde düşünmesi sağlananlar, zamanla kafalarının içindekilerin aslında kendi çıkarlarına olmadığını görmeye başlarlar. “Yığınlar, çoğu kere kendi çıkarlarının tüm toplumun çıkarlarıyla eş olduğunu bilmeden başlıyorlardı mücadeleye. Yaşamın kendisi çeşitli yollardan zorluyordu onları buna. Başlangıçta bir avuç insan bilincinde oluyordu bu. Yığınlarsa mücadele içerisinde görüyordu bu gerçeği. Gerçeğin tümünü keşfetmeleri ise uzun bir süreçti. Önce kendi çıkarlarının fabrikadaki işçilerle, sonra tüm fabrikadaki işçilerle, sonra tüm dünyadaki insanlarla...” Fabrikadaki işçilerin gerçeği görmesi için yaşaması gerekiyordu. “İlkin sınırlıydı eylemin amacı, işçiler baskıya karşı çıkmış, işten atılan arkadaşları; direniş için neden oluvermişti. Hem de nasıl düşüncedeki insanlarla? Bencilliğin batağına batmış, önce kendi çıkarını düşünmeye alışmış, aklı sıra kurnazlık edip kurtuluşu hiçbir şeye karışmamakta bulan, içlerinde biri kötü duruma düştüğünde; aman sesimi çıkarmayayım da göze batmayayım diye düşünen, işine dört elle sarılıp, ustabaşının gözüne girmeye bakan insanlarla. İşte bu insanlarla direniş başlamıştı.”
O günkü işçiler de kapitalist sömürü düzeninin yarattığı yanılsamalardan, yalanlardan azade değillerdi. Direnen Haliç’te en çıplak haliyle türlü örneklerle karşımıza çıkar bu durum. Yine aynı işçiler öğrendikçe, sınıfını tanıdıkça; değişmeye, dönüşmeye başlarlar. O gün yalanlar boşa çıkartılmıştı. Kuşkusuz bugün de bağlarımızı geliştirdikçe, sınıfımıza duyduğumuz güven arttıkça değişimin gelmesi zor olmayacaktır. Yeter ki ele ele verelim ve gücümüzün farkına varalım. Çünkü bizim gücümüz birliğimizden gelir.
Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- 15-16 Haziranı Yaratanlara ve Onun Ruhunu Yaşatanlara Selam!
- UİD-DER Saflarında Olmak
- Sendikası İçin Mücadele Edenler
- UİD-DER’le 15-16 Haziran’ı Biz de Yaşadık
- Dün de, Bugün de Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
- Mücadele Ateşini Harlayan UİD-DER’e Selam Olsun!
- Dev Gövdesiyle Yürüyor Haziranda
- Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
- Bu Tarih, Bizim Tarihimiz
- Sınıf Tarihimizin Yolunda, UİD-DER ’in Rehberliğinde Yürüyoruz
- Geleceğe Köprü Olmaya Borçluyuz!
- Okurlarımızdan Yayın Akışımıza Yönelik Mesajlar
- Gururlandık, Onurlandık ve İçimiz Umutla Doldu
- Akın Akın Yürüyor İnsan Seli
- Mücadele Tohumlarını Yeşertenlere Selam Olsun!
- Tarihi Yazan ve Yaşatanlara Selam Olsun!
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Derindedir
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.