Buradasınız
Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
İstanbul Avrupa Yakasından bir grup emekçi kadın

Siyasi iktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Aile yılı” ifadesi kendi başına bakıldığında kulağa hoş gelebilir. Ancak bunu dile getirenlerin bugüne kadar yaptıklarına ve paketin içeriğine bakıldığında durumun hiç de aile ve toplumun mutluluğu, geleceği için olmadığını görebiliriz.
“Aile Yılı”nı ilan ettiği konuşmada Erdoğan, aile içindeki huzursuzluğun, boşanmaların artmasının, Türk aile yapısının bozulmasının sorumlusunun ekranlar, dijital platformlardaki içerikler olduğunu belirterek özellikle doğum oranlarının düşmesinin ülkenin geleceği için büyük bir risk olduğunu ifade etti. Doğurganlık hızının arttırılmasını, nüfus politikalarının öncelikli hedefi haline getirdiklerini söyledi. Bu vesileyle bir kez daha “en az 3 çocuk” çağrısını yineleyen Erdoğan, başvuru üzerine hiçbir yaraya merhem olmayacak evlilik öncesi ve sonrası psikolojik eğitim ve danışmanlık, 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi verileceğini duyurdu. Dahası ev işi, çocuk bakımı, temizlik gibi toplumsal olarak ele alınması gereken tüm işleri kadının doğal ve asli görevi sayan bu egemen zihniyet, bu kapsamda “esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz” diyerek esnek ve güvencesiz çalışma modelini müjde diye sundu!
Tüm bunların bir uzantısı olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “komşu annelik” adıyla bir “proje” başlattı. Ankara, İstanbul, İzmir gibi pilot bölgelerde hayata geçirilmeye başlanan bu uygulamayla kadınlar evlerinde 5 çocuğa kadar çocuk bakımı hizmeti sağlayacak ve bunun karşılığında 33 bin lira alacak. “Komşu anne” olabilmek için istenen koşullar arasında 65 yaşından gün almaması, iletişim kurabilecek derecede Türkçe bilmesi, en az ilköğretim veya ortaokul ya da dengi bir okul mezunu olması gibi maddeler yer alırken, bu evlerde ne gibi koşullar zorunlu kılınacak belirtilmiyor. Belediye kreşlerini kapatmakla meşgul iktidarın çözüm diye getirdiği bu uygulamayla annelerin, ev kadınlarının ve işsiz anaokulu öğretmenlerinin işgücüne katılımının önü açılacakmış! Kreşlerin yetersizliği ve yüksek fiyatları düşünüldüğünde bu sistem ekonomik olarak dezavantajlı aileler için bir seçenek gibi sunulsa da bunun anlamı kadınların düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmasının yolunun daha da açılmasıdır.
Beş çocuğa bir kişi nasıl bakacak, bu ne gibi kazalara yol açacak iktidarın umurunda değil. Her şeyde olduğu gibi devlet, kamusal sorumluluğunu yerine getirmek yerine “komşu annelik” adı altında sorumluluğu yine işçi ve emekçilere, emekçi kadınlara yıkıyor. Öte yandan beş çocuğun bakımı ve eğitimi ciddi bir sorumluluk ve eğitim gerektiriyor. Kreşlerde eğitim almış, pedagojik formasyonu olan öğretmenler bile belirli bir sayıda çocukla ilgilenirken zorlanıyorlar. Tek bir kadının beş çocuğa baktığı bir evde nasıl güvenli ve sağlıklı bir ortam yaratılabilir? Evdeki koşulların uygunluğu nasıl denetlenecek? Bu çocuklar hangi eğitimi alacak? Bu projede çocuk hakları ve kadın hakları nasıl korunacak? Bu soruların cevabı yok. Yaklaşık 33 bin liraya 5 çocuğa bakmaya gönüllü bir ailenin evinin çocukların bakımı için yeterli imkânlara sahip olmayacağı açık değil mi? Ama işçi çocuklarının denetimsiz ve niteliksiz alanlarda büyümesi iktidara dert mi? Elbette hayır!
Oysa gerçek çözüm bellidir: Belediye kreşlerini kapatmak yerine ücretsiz ve kaliteli kreşlerin sayısını arttırmak ve yaygınlaştırmak, çocuk bakımı konusunda eğitimli işçi istihdamını arttırmak ve çocukların nitelikli eğitime erişimini sağlamak, kadınları sözde çalışma hayatından koparmamak adı altında güvencesiz işlerin önünü açmamak, doğum ve emzirme izinlerini, çalışma saatlerini, vardiya düzenini patronların kâr hırsına göre değil işçi ailelerin ihtiyaçlarına uygun organize etmek! Ama gerçek niyet emekçi kadınların, işçi ailelerin derdine derman olmak değil, aksine kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektir.
O halde biz de işçi sınıfının kadınları olarak kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeliyiz. En başta da rejimin ve sermayenin saldırılarına birlikte karşı durmaya ihtiyacımız var. İşçi sınıfı olarak kadınıyla, erkeğiyle bir olup ortak sorunlarımız karşısında örgütlü mücadelemizi hep birlikte büyütelim. Toplumu ve geleceği birlikte şekillendirelim.
Uyanalım Artık
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/