Buradasınız
Anastasya, Dilan ve Hafızamız

Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu düşünelim. Bu nasıl bir duygu? Kim olduğunu, ne yaşadığını, senin için neyin iyi neyin kötü olduğunu, dostunu düşmanını bilmemek ürkütücü, öyle değil mi? Hafızamız, yaşadıklarımızın, kimliğimizin, bildiklerimizin, geleceğe ilişkin hayallerimizin kaydıdır. Hafıza yoksa yaşanmışlık, yaşanmışlık yoksa deneyim, deneyim yoksa sağlam bir gelecek yoktur. Tek tek bireyler için bu denli önemli olan hafıza insan toplulukları için, işçi sınıfı için de aynı şekilde önemlidir.
Gelin ne demek istediğimizi tarihten bir örnekle anlatalım. 1896 yılıydı. Çarlık rejimiyle yönetilen Rusya’nın yeni imparatorunun taç giyme töreninde hiçbir önlem alınmadan, plansızca dağıtılan ekmek ve sosis nedeniyle izdiham yaşandı. 1400 yoksul insan öldü. Buna rağmen Çar ve Çariçe salonlarda dans ederek kutlamalara devam etti. Kısa süre sonra ülkeyi Japonya’yla savaşa sürdü. 1905’te bir Ocak günü yoksul işçiler ve emekçiler açlığın ve soğuğun onları perişan ettiğini anlatmak, ekmek istemek için saraya doğru yürümeye başladılar. “Çar babamız, bize yardım elini uzat” diye sesleniyorlardı. Ama saraydan açılan ateş sonucu yüzlerce emekçi birer birer karların üzerine düştü. Bembeyaz karların kana bulandığı o gün tarihe Kanlı Pazar olarak geçti. 1912’ye gelindiğindeyse Lena madenlerinde işçiler grevdeydi. Polis Çarın emriyle grevci işçilere ateş açtı. İşçileri, eşlerini, çocuklarını katletti. Bu katliam Rusya işçi sınıfını ayağa kaldırdı ama iki yıl sonra Rusya Birinci Dünya Savaşının yükselen alevlerine teslim oldu. Rus egemenler kendi çıkarları için savaşı devam ettirirken milyonlarca genç savaşa sürülüp cephelerde öldürüldü, milyonlarca insan açlıktan, kıtlıktan öldü, milyonlarca insan evine yaralı döndü. Toprağı işleyecek, ekmeği pişirecek insan kalmadı…
Rusya’nın işçi ve emekçileri barış olsun istediler, buğdayı ekecek toprak istediler, yaşamak istediler. Ama egemenler, kendileri zevkusefa içinde yaşarken emekçileri savaşa sürmeye, öldürmeye devam ettiler. Tüm bunlar olup biterken çariçe, “Rusya kırbaçla okşanmaktan hoşlanır. Bu adamların doğası böyle” diyordu. Ama kibirli çariçe yanılıyordu. Çarlığın zulmünden, sömürüden, kırbaçtan, açlıktan, soğuktan ve savaştan bıkan Rus işçiler önce çarlığı devirdiler. Sonra iktidarı ellerine aldılar. Tarihin ilk muzaffer işçi devrimini gerçekleştirdiler. İşgününü 8 saate indirdiler. Hep birlikte üretmeye, toprağı hep birlikte işlemeye koyuldular. Dünya işçilerine barış çağrısında bulundular.
İşçilerin devrimi dünyanın tüm egemenlerini öylesine korkuttu ki savaşı durdurup domuz topu gibi birleştiler. İşçilerin iktidarını yıkmak, düne kadar savaştıkları Çarı yeniden başa getirmek için silahlarını kuşandılar, iç savaş çıkardılar, darbe planları yaptılar. Ama Rusya işçi sınıfı bu planları yapan kapitalist egemenleri bozguna uğrattı.
Aradan geçen yıllarda egemenler Rusya’daki işçi devrimini, 1917 Ekim Devrimini karalamak, unutturmak, tarihten silmek için ellerinden geleni yaptılar. Gerçekleri çarpıtmaya giriştiler. Mesela devrimle dünya savaşını sonlandıran Rus işçilerini, onların önderi olan Lenin’i darbeci, terörist, cani diye karaladılar. Çarı ve ailesini şehit, aziz ve azize ilan ettiler. Rusya’da emekçilerin dua ettiği kiliselerin duvarlarına çarın, çariçenin ve kızlarının kutsal halelere büründürülmüş tasvirlerini astırdılar. Çarın kızlarından Anastasya’yı anlatan dokunaklı filmler yapıldı. Acıklı romanlar yazıldı. Ama Kanlı Pazar’da katledilen emekçilerin, Lena madencilerinin, onların çocuklarının hikâyesi unutturuldu. Çarın şımarık kızları, kibirli eşi yüceltildi. Ama oğlu cephelerde ölen analar, onların acısı yok sayıldı...
Egemenler bugün de aynı şeyi yapıyor: Hafızamızı siliyor, gerçekleri çarpıtıyor, zihinlerimizi felç ediyorlar. Öyle ki Dilan Polat hapsedildiğinde emekçi kadınların “çocuklarına kim bakacak?” diye üzülmesini sağlamaya çalışıyorlar. Soma’da katledilen 301 madencinin evlatlarını, iş kazalarında sakatlanan işçilerin evlatlarını, sınıfımızın işsiz ve geleceksiz bırakılan evlatlarını unutalım, umursamayalım istiyorlar. Çünkü 1917’de Rus işçilerin yaptığı gibi bu çarkı bozuk düzene başkaldırmamızı engellemeye çalışıyorlar.
Bu büyük tuzakları boşa çıkarmak için hafızamızı diri tutalım, kendi sınıfımızın örgütlü saflarında birleşelim, evlatlarımızı bu saflarda yetiştirip geleceğe hazırlayalım.
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...