Buradasınız
Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
Eledim eledim höllük eledim
Aynalı beşikte canan bebek beledim
Büyüttüm besledim asker eyledim
Gitti de gelmedi canan buna ne çare
Yandı ciğerim de canan buna ne çare
Erzurum yöresine ait bu türküyü hemen hepimiz biliriz. Sözleri ve melodisiyle dinleyen herkesi hüzünlendiren bu türkünün hikâyesi ise pek bilinmez. Bilinmez, çünkü egemenler aslında bir ananın isyanını anlatan bu türkünün gerçek sözlerini çarpıtmış ve bir aşk hikâyesine çevirmiştir. Hırslarını, ahlâksızlıklarını, yarattıkları vahşeti teşhir eden her şeyin üstünü kapatmaya çalışan egemenler anaların ağıtlarını da sansürlemekten geri durmamışlardır. Ama her şeye rağmen türkünün orijinali ve gerçek hikâyesi bugünlere ulaşmayı başardı. Şimdi biraz geçmişe, bu türküyü bir anaya yazdıran günlere gidelim.
Sene 1950, ABD emperyalizmi kendi çıkarları doğrultusunda Kore’ye müdahale ederek 3 yıl sürecek bir vahşeti başlatmıştı. Bu katliama suç ortağı arayan ABD’nin çağrısına koşan ülkelerden biri de Türkiye’ydi. Türkiyeli egemenler NATO’ya alınmak için Kore’ye asker göndermeye karar vermişti. Dönemin Demokrat Parti hükümeti, “ABD, Ankara’dan 500 asker istemiş, şanımıza yakışmaz! 5 bin olsun” diyordu. Gazetelerde “Kore harbinde Amerikalılarla ortaklık kurduk. Onlar dolar ve silah, biz Mehmetçiğin kanını koyduk” şeklinde manşetler atılıyordu. Yoksul emekçi gençlerin egemenlerin çıkarlarına kurban edileceği alenen ifade ediliyordu. ABD’li egemenlerse Türkiye’den savaşa giden askerler için “Çok masrafsız, günlük masrafı 23 senti aşmıyor” diyerek memnuniyetlerini dile getiriyorlardı. İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet “23 sentlik asker” şiiriyle bu çarpıcı tabloyu şöyle eleştirmişti: Türkiye’de 23 sente iki kilo kuru soğan da alabilirsiniz, asker diye 20’li yaşlarında bir insan da…
Anadolu yoksulları ise daha önce adını duymadıkları, nerede olduğunu bilmedikleri, kendilerinden 15 bin kilometre ötedeki bu ülkeye asker gönderilmesi kararı üzerine şu soruyu soruyordu: “Kore nire?” Türkiyeli yoksul emekçilere hiç tanımadıkları bu ülkenin insanları öcü gibi gösteriliyor ve savaşa kılıflar üretiliyordu. Barışı savunan örgütler kapatılıyor, “Savaşa Hayır” diyen insanlar vatan hainliğiyle suçlanıyordu. Egemenlerin çıkarları sanki tüm toplumun çıkarıymış gibi lanse ediliyordu. İlk etapta 5090, toplamda ise yaklaşık 23 bin asker Türkiye’den Kore’ye gönderildi ve birçokları geri dönemedi. Yüzlerce asker öldü, binlercesi yaralandı, yüzlercesinin akıbeti ise halen bilinmiyor. Üretilen kahramanlık hikâyeleri bir yana, Kore Savaşından geriye travmalar, acılı analar, eşler, çocuklar ve onların ağıtları kaldı.
Kore dağlarında ot bucak bucak
Ne bilsin analar oy oy böyle olacak
Rahmet yerine kurşun yağacak
Gitti de gelmez canan buna ne çare
Yandı ciğerim de canan buna ne çare
Türkünün devamında yer alan bu sözler bir ananın bin bir emekle büyüttüğü yavrusunun egemenlerin çıkarları doğrultusunda ölüme gönderilmesine duyduğu isyanı anlatır. Ama TRT tarafından türkünün bu kıtası sansürlenir ve yerine aşk dizeleri eklenir. Egemenler toplumsal hafızayı zayıflatmak ve gerçeklerin üzerini örtmek için sansürledikleri diğer birçok şiir, roman, türkü ve film gibi bu türküyü de sansürlemişlerdir. Suçları o denli büyüktür ki türkülerden bile korkarlar. Anaların acılarının ve öfkelerinin dile gelmesini, yayılmasını engellemek isterler.
Aradan yıllar geçse de ne egemenlerin kanlı savaşları bitti, ne de anaların acıları ve ağıtları... Ukrayna’dan Gazze’ye analar birçok dilde ağıtlar yakıyor hâlâ. Egemenler kendi çıkarları uğruna halkları yalanlarla birbirine düşürüyor, düşmanlaştırıyorlar. Toplumu milliyetçi fikirlerle ve yabancı düşmanlığıyla besliyorlar. Medya aracılığıyla gerçekler çarpıtılıyor, emekçilerin algılarıyla oynanıyor, zihinleri felçleştiriliyor.
Yaşanan acılar gösteriyor ki emperyalist savaşlardan, halklar arasında düşmanlıklardan emekçilerin hiç bir çıkarı yoktur. Tersine emperyalist savaşlarda canından, yerinden yurdundan olan yoksul emekçilerdir. Göç yollarına sürülen, geleceksizliğe mahkûm edilen işçi ve emekçilerdir. Bizim yani işçi ve emekçilerin çıkarına olan aynı sorunları yaşadığımız, aynı koşullara maruz bırakıldığımız dünya işçileriyle dayanışma içinde olmaktır. Dünya işçi sınıfı kadınıyla erkeğiyle birbiriyle dayanışma gösterdiğinde, birleşip egemenlerin oyunlarına birlikte karşı durduğunda acılarından kurtulabilir. Ancak bu şekilde dünyanın tüm anaları ağıtlar değil, evlatlarıyla birlikte umut türküleri söyleyebilir.
Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.