Buradasınız
Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
İstanbul’dan bir işçi

Çalıştığım fabrikada Temmuz ayı “inovasyon ayı” olarak ilan edilmişti. Bu kapsamda mavi ve beyaz yaka tüm işçilerin “fabrikaya katkı sağlayacak, firmayı rakiplerinin önüne geçirecek “yeni fikirler” önermeleri teşvik edildi. İşçiler kıyasıya yarıştırıldı, öneriler sık elenip ince ince dokundu ve sonunda düzenlenen etkinlikle ilk üçe girenler açıklandı. Bu sürece dışarıdan destek sunan danışman, etkinlikte yaptığı konuşmada klasik kişisel gelişim hikâyelerinden birini anlattı.
Vaktin birinde bilgiye susamış, çok zeki iki kardeş etraflarından öğrendikleriyle yetinmez olur ve bölgenin bilgesine başvururlar. Kardeşler, bilge adama ne sorsalar tatmin edici cevaplar alıyorlarmış. Memnuniyet duydukları bu durumdan bir süre sonra sıkılmışlar ve kardeşlerden biri bilgenin bilemeyeceği bir soru tasarlamış. Eline bir kelebek alıp kelebeğin canlı mı yoksa ölü mü olduğunu sormuş. Bilge canlı derse elini sıkıp öldürecek, ölü derse gevşek tuttuğu elini açıp kelebeği serbest bırakacakmış. Uzun uzun çocuğun gözlerine bakan bilge, “senin ellerinde evladım, senin ellerinde...” demiş. Danışman, bu hikâyeyi “evet arkadaşlar her şey sizin ellerinizde… Aşkınız, geleceğiniz, mutluluğunuz, başarılarınız… Her şey hayata nasıl baktığınız ve alacağınız kararlara bağlı…” sözleriyle bağladı. Bu hikâyede bilge doğru olanı söylüyor ama bu hikâye bağlamından kopartılarak anlatılıyor. Tek tek insanlar olarak gerçekten de her şey bizim elimizde mi? İşçilerin ücretli köle konumuna itildiği kapitalist düzende yaşamak istediğimiz hayata biz mi karar veriyoruz?
Bireyciliği ve bireysel kurtuluş anlatısını öne çıkartan bu hikâyenin içi boştur.Mesela hangi okulu, mesleği tercih edeceğimizden, nerede çalışacağımıza kaçımız kendi “özgür” irademizle karar verdik ya da verebileceğiz? Bunları belirleyen maddi imkân ya da imkânsızlıklar değil midir? Bu düzende neyin üretileceğine, ülkenin nasıl yönetileceğine, iş saatlerinin kaç saat olacağına, hangi mesleği seçeceğimize ve nasıl yaşayacağımıza biz karar vermiyoruz. İşçi ailesinin çocuğu işçi olmayı ve sömürülmeyi kendi özgür iradesiyle seçmiyor. Bu düzen ona işçi olmaktan ve sömürülmekten başka bir hayat sunmuyor. O halde nasıl her şey bizim elimizde olabiliyor? Bir genç yeteneğinin olduğu ve sevdiği alandan “iş yok, aç kalırsın” denilerek iş imkânı olduğu düşünülen başka alanlara yönlendiriliyor. “Hangi meslekte iş ve para var” kaygısı ilkokul sıralarında başlıyor.
Sömürü düzeni bedensel, zihinsel tüm sınırları zorlayarak iliklerimize kadar tüm enerjimizi emiyor. Ama aynı zamanda bu düzenden ümidimizi kesmememiz için kendi paçamızı kurtarabileceğimiz türlü bireysel kurtuluş hikâyeleriyle oyalıyor. Özellikle beyaz yakalı işçiler arasında kendisini gerçekleştirme hülyaları yayılıyor. Oysa hırs, rekabet, başkasının ayağını kaydırma hamleleriyle en fazla işyerindeki hiyerarşinin birkaç basamağını tırmanabiliyor, çok çok müdür olabiliyorlar. Bu ise onları sermayenin daha fazla kölesi haline getiriyor. Yani sınıf atlama boş bir hayal!
Bize “Dünyadaki adaletsizliği, savaşı, yağmayı, talanı, sömürüyü düşünme, bunları değiştirmeye senin gücün yetmez zaten, vicdanını bir kenara fırlat at ve sadece kendini düşün” deniyor. Onlara göre bireysel kurtuluş için mümkün olan şey ne hikmetse toplumsal kurtuluş söz konusu olduğunda hayal oluveriyor! Oysa gerçek şu ki bu düzende tek tek işçiler olarak hiçbir hükmümüz yok. Ama işçiler olarak birleşir, örgütlenir ve güçlenirsek, işte o zaman hayatın akışına müdahale etme, değiştirme şansımız var!
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
Son Eklenenler
- İşçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek için çalışan UİD-DER, bu amaçla işçi sınıfının saflarında mücadele eden sanatçıları ve eserlerini işçilere tanıtmaya devam ediyor. UİD-DER Web TV, bu kapsamda filmleriyle işçi sınıfını anlatan...
- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yüz binlerce emekçi kadın dünya meydanlarına aktı. Dünyanın dört bir yanında derinleşen ekonomik krize, artan işsizliğe ve yoksulluğa, yaygınlaşan emperyalist savaşa ve yükselen faşizme karşı emekçi kadınlar...
- UİD-DER ve Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube, 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle 9 Martta, Avcılar Barış Manço Kültür Merkezinde “8 Mart Yol Gösteriyor: Engeller Mücadeleyle Aşılır!” şiarıyla etkinlik düzenledi. Düzenlenen...
- Elinizde tuttuğunuz broşür, İşçi Dayanışması bülteninde yer alan Emekçi Kadın köşemizde yayınlanan yazılardan bir seçki yapılarak hazırlandı. Gururla söylemeliyiz ki Emekçi Kadın köşemizdeki tüm yazılar işçi ve emekçi kadınlar tarafından yazıldı,...
- 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününde İstanbul’dan Diyarbakır’a, Kocaeli’den Antep’e, Hatay’dan İzmir’e Türkiye’nin dört bir yanında binlerce emekçi kadın engellemelere rağmen alanlara çıktı, taleplerini haykırdı. Diyarbakır’da kadınların...
- 8 Mart’ın ortaya çıkışının ve bir gelenek olarak yükselmesinin hikâyesi, emekçi kadınların birlik olup en zorlu engelleri aşmasının hikâyesidir. Gelecek kuşaklara nice deneyimleri, nice hakları miras bırakmasının hikâyesidir. Bu hikâye, bizim devam...
- Bizler 8 Mart’ı yaratan işçi kuşaklarının, emekçi kadınların direncini ve azmini yarınlara aktaracak bugünün işçi kuşaklarıyız. Tüm zorluklara rağmen, azimle mücadele ederek miras bırakılan bu geleneğe sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü savaşların...
- 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, emekçi kadınların çalışma saatlerine, işyerindeki baskı ve tacizlere, düşük ücretlere karşı başlattığı mücadeleden doğdu. 8 Mart ne kadınlara hediye verme günüdür ne de bütün kadınları aynı potaya koyan, hangi sınıftan...
- Bizler farklı hastanelerde, branşlarda ve meslek gurubunda olan sağlık emekçisi kadınlarız. Bir kez daha 8 Mart coşkusu yaşıyoruz. Hastaneler, aile hekimlikleri ve daha nice sağlık kurumu ile evlerimiz arasında mekik dokuyarak geçiyor hayatımız....
- Biz emekçi kadınlar, kadın işçilerin sağlık, güvenlik ve aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle gece vardiyasının yasaklanmasını talep ediyoruz! Gece vardiyasının kadın işçileri fiziksel ve psikolojik olarak yıpratırken güvenlik riski...
- Bazen insan yaşadıklarını, içinde bulunduğu durumu tam olarak anlamlandıramaz. İşte benim durumum da buydu. Ben metal işkolunda, sendikalı bir fabrikada yıllardır çalışan bir kadın işçiyim. Tüm yaşamım mücadele içinde geçti. Bazen işyerinde verdim...
- Bizler fabrikalarda vardiyalı çalışan metal işçisi kadınlarız. Zorlu ekonomik koşullar altında, mutfakta tencereyi kaynatmaya çalışıyoruz. Bir taraftan evin işlerini sırtımızda taşırken, bir taraftan da çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeteri...
- Sözde aile içinde birlik beraberliğin korunması gerekçesiyle 2025’i aile yılı ilan ettiler. Ama aile içindeki huzurun bozulmasındaki en büyük nedenin geçim sıkıntısı olduğunu yok saydılar. Bir babanın kiraya, faturalara, çocukların eğitim...