Buradasınız
İBB: Bir Sevda Hikâyesi!
Bahçelievler’den bir eğitim emekçisi

Merhaba kardeşlerim. Malumunuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri iptal edildi. 23 Haziranda seçimler yenilenecek. Seçimin iptal edilmesi için öne sürülen gerekçelerin hiçbiri inandırıcı değildir. Siyasi iktidar öne sürdüğü iddialarla ilgili ciddi hiçbir delil ortaya koyamamıştır, öte yandan İstanbul’u kaybetmeyi de hiç istememektedir. Siyasi iktidar neden İstanbul’u kaybetmeyi istemiyor? Bu sorunun pek çok yanıtı var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden “birilerini zenginleştirme” çalışmalarına ve yandaş vakıflara aktarılan kaynaklara baktığımızda bu iptalin nedenini anlarız.
İstanbul resmi olarak 15 milyon nüfusa sahip. Gerçek nüfusun 20 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’nin her yerinden büyük bir insan göçü yıllardır İstanbul’a akıyor. Yakın ve uzak coğrafyalardan sayıları 1,5 milyonu bulan mülteci de İstanbul’da yaşıyor. Bu muazzam nüfus patronlar açısından çok büyük bir pazar ve ucuz işgücü kaynağı oluştururken, siyasi iktidarlar açısından da çok büyük bir seçmen kitlesi anlamına gelmektedir. Bu demografik üstünlüğün yanı sıra Asya ve Avrupa kıtalarının deniz yolu ile kesildiği, Karadeniz ve Marmara denizlerini birbirine bağlayan İstanbul Boğazı da bu kentte yer almaktadır. Bu coğrafi konumu sebebiyle İstanbul ticaret ve ulaşım açısından çok önemli bir kavşaktır. İstanbul’da 47’si vakıf üniversitesi, 9’u devlet üniversitesi olmak üzere toplam 56 üniversite bulunuyor. Yüzlerce hastane, binlerle ifade edilen sayıda okul da (kreş, ilkokul, ortaokul, lise) bulunuyor. 2018 yılında 13 milyonu aşkın turist İstanbul’a gelmiştir. Bu rakam 2018 yılında Türkiye’ye gelen her üç turistten birinin İstanbul’a geldiğini söylemektedir. İstanbul tarımsal üretim dışında tüm ekonomik faaliyet alanlarında açık ara Türkiye’nin en önemli kentidir. Binlerce işyerinin yanı sıra, neredeyse tüm bankacılık ve finans sisteminin merkezi İstanbul’dur. Türkiye’deki tüm ekonomik faaliyetin üçte birinden fazlası İstanbul ve yakın çevresinde gerçekleşmektedir. Bu ekonomik faaliyeti gerçekleştiren milyonlarca işçi, yani bizler de bu şehirde yaşamaktayız.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) 2018 yılı için bütçesi 20 milyar 100 milyon liraydı. İSKİ, İETT ve diğer şirketler de dâhil edildiğinde bütçesi 42 milyar 600 milyon liraya çıkmaktadır. İBB topluma hizmet götürmek adı altında özel şirketlerden, yani yandaş şirketlerden hizmet satın almaktadır. Yani AKP bu yolla yıllardır yandaş şirketlere muazzam kaynak aktarmaktadır.
Devam edelim. Kamu kaynaklarının talanı (Bir Sevda Hikâyesi!) burada bitmiyor. Değindiğimiz hizmet alımı yoluyla özel şirketlere yani patronlara aktarılan sermaye dışında İBB’nin yandaş vakıflara doğrudan yaptığı bağışlar var. Bağış yapılan vakıfların listesi gazetelerde zaten yayınlandı. Kamuya ait kaynaklar fütursuzca yandaş vakıflara peşkeş çekilmektedir. Yetmezmiş gibi kamuya ait milyonlarca lira ne iş yaptığı belli olmayan vakıflara aktarılmaktadır. Ne sevdaymış öyle değil mi? Mesele İstanbul değil elbette, mesele zenginliklere kim sahip olacak!
Derinleşen bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Ekonomik krizin yakın bir zamanda biteceği yok. Mevcut siyasi iktidarın uyguladığı ekonomik program kabaca kamunun kaynaklarının patronlara peşkeş çekilmesi, biz işçilerden vergi adı altında çalınan zenginliklerin sermayeye aktarılması şeklindedir. Dahası mega projelerin henüz yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan zararları, yap-işlet-devret projelerinin zararları ile geleceğimize de ipotek konulmuştur. Patronlar zenginliklerine zenginlik katmakta, ekonomik kriz günlerinde kıdem tazminatımıza göz koymakta, zorunlu bireysel sigorta sistemine geçilmesini istemektedirler. İşsizlik fonunun yağmalanması, kıdem tazminatı ve zorunlu bireysel emeklilik fonunun geleceği hakkında fikir vermektedir. Bu saldırıların karşısında ancak örgütlü işçi sınıfı durabilir. Bizden çaldıklarının hesabını sormalıyız. Yeni soygunlara ve talanlara izin vermemeliyiz. Kardeşlerim biz milyonlarız, yaşamı biz var ediyoruz. Gücümüz birliğimizde ve örgütlü mücadelemizdedir.
Suriyelilerin Suçu Ne?
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...