Buradasınız
İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
İzmir’den emekli bir işçi

Sevgili işçi kardeşlerim,
Bu mektubu yazmama bir grevci işçinin sorusu vesile oldu. TPI Composit grevinde bir işçi kardeşimiz, “Abi, sen deneyimli bir işçiye benziyorsun. Sence grevi nasıl sürdürmeliyiz?” diye sormuştu. Pek çok kez grev yaşamış, pek çok kez grev görmüş bir işçi olarak elimden geldiğince yanıtlamaya çalıştım. Şimdi sizlerle de paylaşmak istiyorum ona anlattıklarımı.
12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra örgütsüz kalan işçi sınıfı, sermaye sınıfının saldırıları karşısında sessizdi. Ta ki 1986 Netaş grevine kadar… Netaş grevi, bu sessizliği bozan ve işçi sınıfının silkinişini başlatan bir kırılma anıydı. Çünkü Netaş işçileri ve sendikaları, greve ciddi bir hazırlık yapmış, örgütlü ve disiplinli biçimde hareket etmişti.
Biz İzmir’deki deri işçileri, o dönem Netaş grevini pek bilmiyorduk. Ama 1987 ve sonrasında yaşadığımız grevlerde örgütlü ve kararlı olmamızda, 1980 öncesinden gelen deneyimli işçilerin etkisi büyüktü. Sendikamız da sınıf temelinde işçilerle birlikteydi. 1989 grevinde, örneğin fabrikaya önceden kaynak makinesi getirilmişti. Grev başladığında kapılar içeriden kaynakla kapatılmıştı. Polis bile müdahale etmemişti. Çünkü yükselen işçi bilinci onları tedirgin ediyordu.
Bir grev fabrikadaki işleyiş kadar planlı ve sorumlu bir şekilde örgütlenmelidir. Fabrikada her işçinin bir görevi varsa, grevde de aynı şekilde olmalı. Grev komitesi kurulmalı, her işçinin sorumluluğu tanımlanmalı. Güvenlik, iletişim, bilgilendirme, temizlik... Her şey planlanmalı. Grev defteri tutulmalı, grev gününü gösteren tahta düzenli olarak güncellenmeli.
Grev yeri, bizim ikinci evimizdir. Evimizi nasıl temiz ve düzenli tutuyorsak grev alanını da öyle tutmalıyız. Çünkü patron ve temsilcileri bizi her an izler. Eğer biz grevde disiplinli, örgütlü ve kararlı durursak onların korkusu büyür. Aksi halde, dağınık ve ilgisiz olursak, taleplerimizi ciddiye almazlar.
Grevimizi başarıyla tamamladığımızda sadece onurumuzu, haklarımızı kurtarmış, mücadelemizi kazanmış olmayız, tüm işçi sınıfına da örnek oluruz. Diğer fabrikalardaki işçiler “onlar başardı, biz de başarabiliriz” der. Grevimiz, sınıf mücadelesi içindeki işçilere güzel bir referans olur.
Unutmayalım, ailelerimizin desteği de çok önemlidir. Onlara neden greve çıktığımızı anlatmalı, yanımızda olmalarını sağlamalıyız. Mahallemizdeki işçi kardeşlerimize, arkadaşlarımıza da grevimizi anlatmalı, onları grev alanına davet etmeliyiz.
Çünkü ancak omuz omuza, örgütlü ve bilinçli bir mücadele ile haklarımızı kazanabiliriz.
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...