Buradasınız
İstanbul’da Deprem: 20 Yıl Sonra Değişen Bir şey Yok
İstanbul, 26 Eylül 2019’da peş peşe meydana gelen depremlerle sarsıldı. Depremden sonra ortaya çıkan manzara, 1999 depreminin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Deprem sırasında halkın toplanması için boş bırakılan alanlara da AVM’ler dikildi. Yani milyonlarca İstanbullu emekçinin olası bir depremde nereye gideceği, nerede toplanacağı, depremin yıkıcı etkisinden nasıl kurtulacağı ve hayatta kalacağı belli değil. Deprem için önlem alması gereken hükümetin aradan geçen yıllar boyunca tek derdi sermaye sınıfı ve özellikle de yandaş sermaye için yeni rant alanları yaratmak oldu. Durum bu olunca, İstanbul depremi için neden gerekli önlemleri alıp hazırlık yapmadığı da anlaşılmış oluyor. Şimdi depremle birlikte İstanbullu emekçiler ne yapacaklarını bilemiyorlar. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi de yaptığı açıklamada, hem bu duruma hem de alınmayan önlemlere dikkat çekiyor. İstanbul’un depreme hazır olmadığının altını çiziyor:
“İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak İstanbul’un depreme hazır olmadığı yönündeki görüş ve tespitlerimizin dayanaksız olmadığı ne yazık ki açığa çıktı. Kandilli, AFAD gibi kurumlar farklı büyüklükler açıkladı. Ancak hangisini baz alırsak alalım, karşı karşıya kaldığımız deprem iletişimden ulaşıma, deprem toplanma alanlarından afet sonrası organizasyona kadar İstanbul’un depreme hazırlıklı olmadığını gösterdi.
1999 depreminde iletişim altyapısı çökmüş, haberleşmek imkânsız hale gelmişti. 20 sene sonra aynı durumla karşı karşıya kaldık. 1999 depremlerinde ulaşım yolları ve deprem toplanma alanlarının yetersizliği, kurtarma çalışmalarını sekteye uğratmıştı. 20 sene sonra manzaranın değişmediğine tanık olduk. 1999 depremlerinde İstanbul yapı stoku güvenli olmaktan uzaktı. 20 sene geçmesine rağmen yapı stokunda kayda değer bir iyileşme sağlanmadı. 1999’da depreminde halk arasında panik, kamu kurumlarında yetersizlik dikkat çekiciydi. 20 sene sonra bu konuda mesafe alınmadığı açığa çıktı.
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak 1999 depremlerinden bu yana hemen her fırsatta, her zeminde dile getiriyoruz. İstanbul’u büyük bir tehlike beklemektedir ve bugünkü deprem büyük tehlikenin ayak sesleridir. İstanbul’un yapı stoku güvenli olmaktan uzaktır. 20 yıl içerisinde kamu kurumlarına ait bir kısım binanın, köprülerin vb. güçlendirilmesi tamamlanmıştır. Ancak 18 milyon İstanbullunun yaşadığı konutlar güven vermekten uzaktır; pek çok konutun olası bir depreme dayanması mümkün değildir. Bunun anlamı açıktır. Milyonlarca İstanbullunun can güvenliği tehlikededir.
20 yıldır deprem toplanma alanlarını yapılaşmaya açan, ulaşım güzergahlarına otopark yapan, kentsel dönüşüm projelerini rant değeri yüksek bölgelerde uygulayan yerel yönetim anlayışının İstanbul`u getirdiği nokta bugün bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır.
İstanbul’un depreme hazır olup olmadığına dair sorular ortadan kalkmış, olumsuz durum sabitlenmiştir. Açıkçası İstanbul’un ve diğer kentlerimizin deprem güvenliği sağlanması ulusal sorun boyutuna ulaşmıştır. Türkiye kamu kaynaklarını ve olanaklarını güvenli yapılaşmanın sağlanması doğrultusunda seferber etmelidir.”
İşçi sınıfı örgütlü olsaydı önlemler alınırdı
Siyasi iktidar, deprem gerçeğini umursamamaktadır. Kapitalist kâr dürtüsü her şeyi belirlemektedir. Eğer işçi sınıfı örgütlü bir güç olabilseydi siyasi iktidar üzerinde gerekli baskıyı kurar ve gerekli önlemleri aldırabilirdi. Aslında deprem ile iş cinayetleri sorunu arasında özünde bir farklılık yoktur. İşçi sınıfı örgütsüz olduğu için siyasi iktidar işçilerin iş kazalarında ölmesini zerrece umursamıyor. Aynı şekilde, işçi sınıfı örgütsüz olduğu ve toplumsal muhalefet yükseltilemediği için siyasi iktidar milyonlarca emekçinin yaşamını umursamıyor. Onun tek umursadığı yeni rant alanları oluşturmak ve kapitalistler sınıfını ama özellikle de yandaş kapitalistleri palazlandırmaktır. Bu siyasi iktidar, önlem almadığı gibi gerçekleri de halktan gizliyor. Öyle ki deprem anında İstanbulluların toplanacağı binlerce alan olduğunu söyleyebilmektedir. Oysa bu alanlar, bizzat bu iktidar eliyle AVM’ler, lüks konutlar ya da oteller inşa edilerek ortadan kaldırılmıştır.
Sağlam zeminli yerlerde inşa edilen depreme dayanıklı binalarda yaşayan zenginler için, Saraylarda ve yalılarda yaşayanlar için deprem korkulacak bir şey değil. Oysa emekçilerin yaşadığı evler için durum aynı değil. Depreme karşı gerçek anlamda önlem alınmalıdır ve bu bir an önce yapılmalıdır. Ama bu, emekçiler için sosyal açıdan yeterli, sağlam ve ücretsiz konutlar inşa edilerek yapılmalıdır! Bugünkü teknolojiyle büyük depremlerde bile hiçbir can kaybına yol açmayacak konutlar inşa etmek mümkün. Deprem riski hesaba katılarak yapılan planlı yerleşimler can ve mal kaybını en aza indirecek, hatta önleyecektir.
Biz işçiler, teknolojinin insanlık yararına kullanılmasını, bütünlüklü projeler çerçevesinde çürük binaların yıkılmasını, yerlerine doğaya zarar vermeyen dayanıklı, sağlıklı ve insanın sosyal yaşamını esas alan ücretsiz konutlar yapılmasını talep ediyoruz. Bunun için yeterli kaynak da vardır. Devlet, emekçilerden topladığı vergileri patronların kasasına aktarmamalı, emekçiler için sağlıklı konutlar inşa etmeye girişmelidir.
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
- İliç Maden Faciası Kadıköy’de Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...