Buradasınız
İşte Bor Madeni Efsanesi!
Hedef 2023! Büyümemizi istemeyen “dış mihraklar”ın ayağımıza taktığı prangadan yani Lozan Anlaşması’ndan 2023’te kurtuluyoruz! Sonra seyreyleyin cümbüşü! Ver elini Musul, Kerkük! Gelsin petrol, gelsin paralar! İcraat üstüne icraat! Güçlü ülke, Büyük Türkiye! İktidarın vaatleri kulağa hoş geliyor ama unutmayalım davulun sesi de uzaktan hoş gelir. Biliyoruz ki yukarıdakilerin ağzından ne zaman BÜYÜK laflar çıksa biz bunun bedelini yaşamlarımızla, gittikçe çekilmez hale gelen hayat şartlarıyla, eriyen ücretlerle, uzayan iş saatleriyle ödüyoruz. İktidar, işçileri-emekçileri yalanla ağına düşürüyor, milliyetçilik duygusunu okşayarak yoksul kitleleri peşine takmaya çalışıyor. Bu kapsamda, el altından safsata yayılıyor, şehir efsaneleri üretiyor. Bunlardan biri de yıllardır eskimeyen, bor madeni efsanesidir!
Efsaneye göre, Lozan Antlaşması’na ekli gizli maddeler yüzünden yerli kaynakların kullanımının önüne geçiliyor, bazı madenlerin ve petrolün çıkarılmasına izin verilmiyor. 100 yıllık süresi olan bu anlaşma 2023’te bitecek ve yeraltı madenlerimiz üzerinde gönlümüzce tasarrufumuz olacakmış! İster kendimiz kullanacak ister ihraç edip zenginliğimize zenginlik katacakmışız. Bu madenlerin başında da “stratejik” bir maden olan bor madeni geliyor. Dünyanın en büyük ve en iyi kalitede bor rezervlerine sahip olan Türkiye, bor madenini kullanmaya başlamasıyla 2023’te uçuşa hazır olacakmış! Eh, boru değil, bor madeni… Cam ve seramik ürünleri üretiminden temizlikte kullanılan deterjan üretimine; nükleer sanayi, yakıtlar, askeri ve zırhlı araçlardan tarım, otomotiv, enerji, metalürji, inşaat, uzay ve havacılık sektörüne kadar geniş bir kullanım alanına sahip bir maden. Dünyadaki toplam bor madeni rezervi sıralamasında Türkiye, %73,2 payla ilk sırada yer alıyor.
Ancak Lozan anlaşması metnini baştan sona incelediğimizde ne anlaşmanın süreli/geçici olduğuna dair bir ibareye ne de madenlerin çıkarılması önünde engelleyici bir hükme rastlayabiliyoruz. Antlaşmaya ekli gizli maddeleri de bugüne kadar gören gösteren olmamıştır. Üstelik devlet eliyle yer altı kaynaklarının, madenlerin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini gerçekleştirme amacıyla 1935’te Etibank kurulmuştur. 1983 yılında Türkiye’nin ilk ve en büyük yabancı sermaye katılımlı şirketi unvanını kazanan, Eti Holding A.Ş. şimdiki adıyla Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, dünya bor sektörünün lideri konumunda. Bor rezervlerinin işletilmesi, üretimi ve pazarlama faaliyetlerini kamu adına sürdüren Eti Maden’in faaliyet raporlarına göre Türkiye, dünya bor pazarında %57’lik bir paya sahiptir. 2017 yılında yaptığı 2,2 trilyon tonluk bor ürünleri satışı karşılığındaki hâsılatı ise 890 milyon dolar. Bu rakam 2018’de 1 milyar dolara yükselmiştir. Zaten dünyadaki bor madeni pazarı 2 milyar dolardır ve Türkiye bunun yarısına sahiptir!
Yani, övünç kaynağımız biricik “milli” madenimiz gün yüzü göreli çok olmuş. Ne efsanede dillendirildiği gibi yeraltı madenlerinin işletilmesi engelleniyor, ne de yaygın bir yanlış algı olan “bor rezervlerinin gereği gibi işletilmediği, üretim yapılmadığı, üretilebilen ürünlerin hammadde olarak yurtdışına satılıp işlendikten sonra ithalat yoluyla geri alındığı” düşüncesi gerçeklerle örtüşüyor. Çünkü bor madeninin rafinasyon ve reaksiyon süreçleri sonucunda elden edilen bor ürünleri, bu aşamalardan sonra işlem gören ürünler değildir. Ve kullanıldığı sektörlerde yalnızca belli oranlarda katkı maddesi olarak kullanılır. “Borla çalışan araba” üretildiği, gelecekte petrolün yerini borun alacağı ise başka bir yaygın efsanedir. Söz konusu olan borla değil hidrojen enerjisiyle çalışan prototip arabalardır. Bor bir yakıt değildir, bu tip araçlarda bor hidrojen tutucu olarak kullanılabilir. Borla çalışıyor denen otomobillerde sanıldığının aksine benzin, mazot gibi bor tüketilemez, çünkü bor doğrudan bir enerji kaynağı değildir. “Onların petrolü varsa bizim de borumuz var!” diye gaza gelenleri üzecek ama gerçek budur. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış ya, efendiler de halkı o duruma düşürüyorlar.
İşçi ve emekçiler uzun yıllardır bor madeni üzerine üretilen yalan yanlış argümanlarla, çarpıtmalarla oyalanırken, bor rezervleri sermaye sahiplerine peşkeş çekiliyor. Sermayenin iştahını kabartan zengin bor rezervlerinin 1985’ten bu yana özelleştirilmesi iktidarların gündeminden hiç düşmedi. AKP iktidarı döneminde de özelleştirme denemelerinde bulunulmuş ve 2017’de Eti Maden İşletmeleri Türkiye Varlık Fonu’na devredilmişti. AKP iktidarı bir taraftan “milli ve yerli” söylemleri eşliğinde emekçileri milliyetçilikle körleştirmeye çalışırken, diğer taraftan yerli-yabancı ayrımı yapmaksızın sermayenin arzularını karşılamak için canla başla çalışıyor. Sıra işçi ve emekçilere geldiğinde ise pervasızlıkta sınır tanımıyor. Yalanın, dolanın, efsanelerin büyülü tuzağına kapılmak işçilerin sorunlarını çözmez! İşçiler ancak birlik ve dayanışma içinde olurlarsa, kendi sınıf çıkarları temelinde hareket ederlerse sorunlarını çözebilirler. Çare petrol ya da bor madeni değil, işçilerin mücadelesidir!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...