Buradasınız
Kapitalizm ve Çocuklarımız
Sefaköy’den bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Yavrularımız içinde bulunduğumuz büyük bir ailenin çocuklarıdır. Bizim de içerisinde yetiştiğimiz, acısıyla-tatlısıyla gülüp ağladığımız işçi sınıfının evlatlarıdır. Gece gündüz demeden onlar için didiniriz. Gerekirse mesailere kalır, ağır iş koşullarında ömrümüzü törpüleriz. Sırf evladımız gülümsesin diye nelerimizden feda etmeyiz ki?
Peki, çocuklarımız ve bizler nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Bir arkadaşımın sözde çok gelişmiş bir Avrupa ülkesi olan Fransa’dan yolladığı fotoğrafı görünce bir de kendi gündelik yaşamımda karşılaştığım perişan haldeki yavrucakları hatırlayınca şunu düşündüm: Adına kapitalizm denilen egemen sistemde, kendimiz ve çocuklarımız için hayal ettiklerimiz ile gerçekler arasında büyük bir uçurum var. Bu sistemin çocuklarımıza hazırladığı koca bir geleceksizliktir! Gören gözler için bu gerçekler ayan beyan ortadadır. Tüm anne ve babalar bu gerçeklerle yüzleşmeyi bilmelidir.
Fransa’da çekilen yukarıdaki fotoğraf, bu sömürü sisteminin aynası değil midir? Bir genç, duvara dayadığı yatağıyla metro istasyonunda yaşıyor. Etrafındaki insanların rahatlığı bu manzaranın aslında o bölgede gayet sıradan bir görüntü olduğu anlamına geliyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinden Fransa’da, üstelik dünyanın turizm kenti Paris’te anlaşılan bu manzara çok sıradan. Öyleyse düşünenler için soru açıktır: “Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birinde bu resim sıradan bir gerçekse kapitalizmde çocuklarımız için huzurlu bir gelecek var mıdır?”
Bu soruya verilecek cevap, elbette cevaplayanların toplumsal konumlarına ve hissettikleri yere göre değişecektir. Belki birileri diyecektir ki; “yok be kardeşim huzur yok ve olmayacak, böyle gelmiş böyle gidecek.” Belki başka birileri diyecektir ki; “var kardeşim, sabırlı olacaksın, çocukların için çok çalışacaksın ve huzurlu bir geleceği onlara sen sağlayacaksın.” Öteki oradan bağıracak: “Hepimiz şu insana oy verirsek sıkıntılarımız biter.” Kimisi de “minnettar olmayı öğretin, huzur ve mutluluk budur” diyecektir. Hepimizin bildiği gibi yukarıdaki cevapların uygulamalı hallerinin en iyisini zaten biz işçiler yaptık ve hâlâ yapıyoruz. Kimilerimiz bu hayatın hiç düzelmeyeceğine, kimilerimiz sabırla beklememiz gerektiğine, kimilerimiz sonuna kadar minnettar olarak, kimilerimiz de gece gündüz çalışarak huzuru bulacağına inanıp yaşıyor. Ve fakat kardeşlerim bunların hiçbiri biz işçi sınıfının hayatını düzeltmediği gibi çocuklarımıza da güzel bir gelecek ve onurlu bir toplum imkânı sunmuyor.
Öyleyse neden hep aynı yanlış cevaplara sarılıp her defasında hayatın daha ağır bir tokadını yiyelim ki? Biz insanlar için “hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür” derler, yani insanın doğasında unutmak var demişler. Eğer sorunlarımızın etrafında omuz omuza verip yani örgütlenip mücadele etmezsek unuturuz kardeşlerim. Egemenlerin bizlere attığı en son tokadı bile unutur, düştüğümüz yerden kalkar, tekrardan hayallere dalar, kapitalizmde çocuklarımıza kurtuluş var sanırız, kendimiz ve onlar için huzur ararız. Oysa birlikte mücadele edersek yani örgütlenirsek, kolektif aklımızla hareket edersek bireysel acizliklerimizden en esaslısı olan unutkanlığımızın kurbanı olmayız. Ortak akıl geçmişin derslerini bizlere ulaştırır ve unutmamızı engeller. Gelin birlik olalım, çocuklarımıza mutlu bir dünya bırakmak için el ele verelim. Örgütlü gücümüze güvenelim. Kapitalizmde huzur ve iyi bir gelecek falan yok, savaş, yıkım ve acı var. Ancak sömürü düzeni son bulunca insanlık gerçekten huzura kavuşacak!
Yaşasın sınıf dayanışmamız!
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
Son Eklenenler
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.