Buradasınız
Kararlı Davrandık, Hakkımızı Aldık!
Sefaköy’den bir işçi
Ben sağlık ürünleri üreten bir fabrikada taşerona bağlı bir işçiyim. Çalıştığım fabrika Kıraç bölgesinde ve bu aralar devamlı işçi alımı yapılıyor. Bazı bölümlerdeki kadrolu işçiler işten çıkartılıp yerine taşeron firmaya işçi alınıyor veya kadrolu işçilere taşeronda çalışma dayatılıyor. Torba Yasayla beraber patronların eli çok daha rahatlatılmış durumdadır. Asıl üretimin yapıldığı bölümde ve bu bölüme bağlı bütün bölümlerde taşeron çalıştırma yaygınlaştı. Böylece biz işçilerin hakları da taşeronlaştırma yoluyla elimizden alınmış oluyor.
Ancak patronların bu saldırılarının kaderimiz olmadığını, yaşadığım bir olayla bir kez daha kavradım. Taşerona bağlı işçiler yedi yıldır günde 10 saat çalıştırılıyor ve üstelik de cumartesi günleri normal mesaiymiş gibi ücret alıyorlardı. Yirmi gün önce, çalıştığımız bölümdeki 6 arkadaşla beraber sorunlarımızı yukarıya ilettik. Birinci talebimiz kadrolu olarak çalışmaktı. İkinci isteğimiz ise kadroya alınmasak dahi cumartesi günlerinin fazla mesai sayılması ve maaşlarımızın düzeltilmesiydi. Ertesi gün departman sorumlusu saat üçte bölüm olarak toplantı olacağını söyledi. Bizler de o toplantı öncesi bir araya geldik ve hepimiz aynı konuyu dile getirmek üzere ortak bir karar aldık. Zaten kaybedecek fazla bir şeyimizin olmadığının farkındaydık ve gerekirse toplu şekilde çıkışımızı da verecektik. Toplantı olduğunda da talebimizi departman sorumlusuna ilettik. O da en az 1 ay içerisinde bu konuyla ilgili döneceğini söyledi ve hiç kimsenin verilecek karara kadar işten çıkmamasını rica etti. Aradan geçen yirmi gün içerisinde bizim bu talebimiz taşeronda çalışan işçilerin tamamına yansımış ve tepkilerin artmasına yol açmıştı. Eğer onları alacaklarsa bizi de alsınlar diye fabrika içerisinde devamlı konuşmalar geçiyordu. Bazı bölümlerde çalışan arkadaşlarımız taşeron firma yetkilisine bu olayın doğru olup olmadığını soruyorlardı. Yetkili böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ve olamayacağını söylemişti. Bu arkadaşlar da bunu bize ilettiler. Biz de ertesi gün iş elbiselerimizi giydik ve çalıştığımız bölüme gittik. Hepimiz farklı farklı düşünüyorduk. Kimisi bundan sonra fazla mesailere kalmayalım diyor, kimisi işi bırakmayı öneriyor, bir diğeri de hiç oralı olmuyordu. Neyse ki ortak bir fikir çıkarttık: departman sorumlusunu buraya çağıralım ve konuşup durumu açıklamasını isteyelim. Aradan 20 gün geçmişti zaten.
Departman sorumlusuna haber ilettik ve o da geldi. Kafasını sallayarak “ne oluyor” diye bize işaret etti. Biz de “şartlarımızın düzeltileceğini ve 1 ay içerisinde netleşeceğini söylemiştiniz. Onu öğrenmek istiyoruz” dedik. O da yönetim ve taşeron firma ile toplantılar yaptıklarını, kadro talebimizin olumsuz karşılandığını, başta bu olayın sadece altı kişi ile sınırlı olduğunu ama şimdi benzer taleplerin diğer taşeron işçilerden de geldiğini, bunun da işyerini mali açıdan sıkıntıya sokacağının düşünüldüğünü aktardı. Fakat bundan sonra Cumartesi çalışmaları normal değil de fazla mesai olarak işlenecek; fazla mesai ücretlerimiz kadrolu işçilere nasıl veriliyorsa bize de aynısı uygulanacak ve maaşlarımızda yüzde 12 gibi bir artış olacaktı. Zammın kadrolu işçilere yüzde 8 olacağını, bu farkın bizlerin ikramiye almamasından kaynaklandığını söyledi. Ve bir de üstüne uyarıda bulundu: “Şartlarınız düzeltildi, bundan sonra sizden daha dikkatli olmanızı ve işinizi daha iyi yapmanızı istiyorum.”
Bu iyileştirme fabrikada çalışan tüm taşeron işçilerine uygulanacağı için benim çok hoşuma gitmişti. O gün taşeronda çalışan işçi arkadaşlarımızın yüzlerinden gülücükler eksik olmuyordu. Temizlikte çalışan bir ablamız yanımıza gelerek teşekkür etti. Bize bir tencere dolma sarıp getireceğini söyledi. Kadrolu arkadaşlar “gözünüz aydın” diyordu. Taşeron işçileri birbirlerine “gözümüz aydın, sonunda Cumartesi fazla mesai ücretlerimizi alabileceğiz” diyerek durumu kutluyorlardı. Taşeron firma da “bundan sonra işi olan fazla mesaiye kalacak, herkes fazla mesaiye yazılmayacak” diye açıklama yaptı. Bu açıklama üzerine ben, “Ne güzel, belki Cumartesi günleri fazla mesai olmaz, kendimize ayıracağımız zamanımız olur” diye düşündüm.
Evet arkadaşlar, işveren yetkilileri “Bu değişim zaten yapılacaktı. İşyeri satıldı. Değişim ondandır” deseler de, asıl sebebin birkaç işçinin kararlı tutumu olduğu herkes tarafından biliniyor. Ben UİD-DER’li bir işçiyim. Mücadeleyi, mücadele okulu olan derneğimde öğrendim. Gittiğim her yerde de mücadele etmekten kaçınmam. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, ama kazanacak çok şeyimiz var!
Yaşasın İşçilerin Mücadele Birliği!
1989 Bahar Eylemleri
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...