Buradasınız
Kargo İşçilerinin Sorunları
Kargo sektöründen bir işçi
Merhaba arkadaşlar. Ben kargo sektöründe çalışan bir işçiyim. Bizim sektörde de durumlar diğerlerinden farklı değil aslında.
Meselâ şubelerde mesai saati kavramı yok olmuş sanki. İşin ne zaman biterse o zaman gidersin evine. Tabii ki sabah saat 8’de işinin başında olmalısın. Gece yarılarına kadar çalışmış olman kimin umurunda… Müşteri temsilcileri, bir taraftan şubeye gelen müşterinin kargosunu kayıt etmeye çalışırken, diğer taraftan telefondaki müşterinin derdini anlamaya çalışır. Birini bekletse hemen homurdanmalar başlar. Sorun sanki az işçi ile çok iş isteyen patron değil de bizim performansımızın düşüklüğüymüş gibi gösterilir. Daha özverili çalışması gerektiği safsatalarıyla “durum bu, kabul etmek zorundasın kardeşim” derler özetle. Bir de kuryeler vardır kargoları araçlara yükleyen-indiren, yaz kış dışarıda sürekli dağıtım yapan. Müşteriyle yüz yüze geldiği için kendisine özen göstermesi gerektiği söylenir, ama aynı zamanda hamallık yapan bir işçi kendine ne kadar özen gösterebilir ki?
Aktarma merkezlerinde ise durum daha da karışıktır. Buralarda 24 saat çalışma vardır. Şubeden çıkan kargolar aktarma merkezine gelir ve gideceği yere göre araçlara yüklenir. Burada çalışan işçilerin çoğunluğu araçlara yükleme işçisidir. Yeri gelir 50 kg ağırlığında bir koliyi tek başına kaldırırlar. Zaten yükleme işçilerinin çoğunda ya bel fıtığı ya da kas zedelenmesi hastalığı vardır. Ömür boyu çekecekleri hastalıkların tohumları genç yaşta atılır buralarda. Araçların hızlı şekilde yüklenmesi ve aktarma merkezlerinden çıkması için “vardiya amirleri” ellerinde telsizlerle sürekli dolaşıp dururlar. İş güvenliği önlemleri alınması, işi yavaşlatacağı gerekçesiyle kimseyi ilgilendirmez. Önlem almak yerine patron, işi daha hızlı nasıl yaptırırım derdindedir. Bir de taşeron işçiler vardır. Kargoların yoğunluğuna göre gelen bu işçiler diğerlerinden daha az maaş alırlar ve çalıştıkları gün kadar primleri yatar. Bu da kargo şirketinin işine gelir tabii. İşçinin sigortasıyla, tazminatıyla uğraşma derdi kalmaz.
Bir de şubelerle aktarma merkezlerinin ortak özellikleri vardır: Fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ama bordroda ödeniyormuş gibi gösterilmesi, maaşların geç ödenmesi, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve güvencesiz çalışma. Bu koşullar nedeniyle de sürekli kaçıp gitme isteği... Genelde genç işçiler “geçici” olarak başlarlar kargoculuğa. Patronun da işine gelir bu durum aslında; uzun süreli çalışmayı düşünmeyen işçi hakkını aramak için mücadele etmeyi de düşünmez çünkü. Ama bir de bakmış ki yıllar geçmiş ve hâlâ aynı yerde bel ağrılarıyla beraber çalışmaktadır. Bir şekilde bu sektörden “kurtulmayı” başarmış arkadaşımızın yeni girdiği sektörün koşulları de kargoculuktan çok farklı değildir. Aslında bizler örgütsüzlüğümüzle beraber iş koşullarımızı da taşırız yeni gittiğimiz işyerine.
Kargo sektöründe, işçilerin Türkiye’nin her yerinde dağınık olarak çalışıyor olmaları örgütlenmelerinin önünde en büyük engellerden biridir. Ama bilinçli ve mücadeleci işçilerin bulunduğu her yerde olduğu gibi kargoda da örgütlenmek imkânsız değildir. Mesela UPS işçileri 2009 yılında sendikalaşma mücadelesi vererek 9 aydan fazla direndiler. Neticesinde de çok daha iyi çalışma koşullarıyla birlikte sendikalı olarak yeniden işlerinin başına geçtiler. Bu da bize gösteriyor ki işçiler haklarını aradığında, birlik ve dayanışmanın içinde olduklarında koşullar ne kadar zorlayıcı olsa da engel değildir. Yeter ki kendi gücümüze güvenelim ve örgütlenelim.
12 Eylül’ün Hesabını Soralım!
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...