Buradasınız
Konveyör’de Yine İş Kazaları
Tuzla’dan bir metal işçisi
Gün geçmiyor ki işçi sınıfının basınında iş kazalarıyla ilgili bir haber duymayalım. Yitip giden yaşamlar, kaybedilen parmaklar… Bazen bir maden ocağında göçükte kaybederiz hayatımızı, bazen de bir tersanede. Bazen de bir metal fabrikasında kaybederiz kolumuzu ya da beşi bir olmayan parmaklarımızı. Bu kazalardan iki tanesi de geçtiğimiz hafta Konveyör fabrikasında (Kon-Mak) yaşandı.
Havşa makinesini tamir etmek isteyen bir arkadaşımız, makinenin sensörlerini iptal etmesine rağmen makinenin çalışması üzerine parmağını kaptırdı. Makine parmağı tamamen ezdiği için parmağını kesmek zorunda kaldılar. Olayı duyan diğer işçi arkadaşlarımızdan bazıları, “akacak kan damarda durmazmış”, “buna da şükür”, “kesin onun hatasıdır” gibi yorumlar yaptılar. Konuşmalarını bitiremeden bir iş kazası haberi daha geldi. Boru kesim işinde çalışan bir arkadaşımız da kolunu boru testeresinde kesmişti. Neyse ki bu arkadaşımız daha şanslıydı, birkaç dikişle kolunu kurtardı.
İnsan bütün bunları yaşarken şu soruları sormadan edemiyor: Bu işçi arkadaşlarımızın dudaklarından dökülenler gerçekten biz işçilerin fikri mi? Yoksa birilerinin çıkarlarını mı ifade ediyor? Havşa makinelerinde kaç işçi arkadaşımız parmaklarını kaybetti? Hepsinin kanı “hızlı” mı akıyordu? Önlemleri almak, gerekirse makineleri değiştirmek çok mu zordu? Kaç işçi arkadaşımızın parmağı bir makine yapıyor?
Uzun yıllar bu fabrikada çalışan bir başka işçi arkadaşımız, bu kazalar üzerine, şimdiye kadar bu fabrikada yaşanan iş kazalarını anlatırken “2002 yılı içerisinde 21 iş kazası yaşandı” diyordu. Neredeyse her ay iki iş kazası. Bu kazalara uğrayan işçilerin çoğu Havşa makinelerinde parmaklarını kaybetti. Peki, bu kazalar nerden kaynaklanıyordu? Aslında bunun cevabı çok uzağımızda değil. Çünkü günlük çalışma süremiz 14 saati buluyor. Cumartesi-Pazar da aynı yoğunlukta ve kara kışta ısıtıcı olmadan çalıştırılıyoruz. Makinelerin arızalarını tamir ettirmedikleri için bizler onları bantlarla tutturuyoruz.
Peki, sıra ne zaman bize gelecek? Bizim hatamız ne olacak? Bizim hatamız tüm bunlara sessiz kalarak onay vermemizdir. Patronların oyununa gelerek bir araya gelemememizdir. Biz Konveyör’deki işçiler, örgütlenmediğimiz ve çalışma koşullarımızın düzeltilmesi için mücadele vermediğimiz sürece bu kazalara maruz kalmaya devam edeceğiz. Recepler, Davutlar parmaksız, kolsuz kalmaya devam edecek. Bu yüzden öfkemizi ne makineye ne de işçi arkadaşlarımıza yöneltelim. Bizleri insanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlayan patronlara kusalım öfkemizi!
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/