Buradasınız
Kot Taşlama İşçilerinin Hakları Tanınsın!
İMES’ten bir işçi
İşçilerin canını alan “silikozis” yeni bir hastalık değil. 1930’lardan beri biliniyor. Madenlerde, dökümhanelerde, tünel ve yol yapımı işlerinde, seramik vb. işkollarında çalışan işçilerin, granit, taş-kum tozundan oluşan silika tozuna maruz kalmasıyla ortaya çıkan tehlikeli bir hastalık. Bilinen klasik silikozis hastalığı, 15-20 yıllık bir çalışma boyunca kumun veya tozun solunmasına bağlı olarak ortaya çıkan, nispeten yavaş seyirli bir hastalıktır.
1980’lerin sonlarında başlayan kot kumlama işinde, şimdiye kadar en az 10 bin tekstil işçisi çalıştırılmış durumda. 2-3 ay gibi çok kısa sürelerde de olsa, bu işi yapan binlerce işçi, soludukları tozun yoğunluğu nedeniyle hastalık tehdidine maruz kalmış. Yanlış teşhis konmuş ya da hâlâ doktora gitmemiş işçilerin bir kısmı hastalıklarının nedenini bilmediğinden (daha acısı, bilse bile mecburiyetten) aynı koşullarda çalışmaya devam ediyor. Bu nedenle silikozis hastalarının sayısı tam olarak bilinemiyor. Ancak hastaneye giden işçilerin yarısının hasta olduğu görülüyor. Yani şu anda, en az 5 bin kot kumlama işçisi silikozis hastası!
“Bir kompresör, kum fırlatan bir tabanca ve taşlama yapılacak malzeme, bütün işimiz buydu. Bilmek gerekmiyordu. Günde 12, 14 saat bu işi yapıyor, para kazanıyorduk, zaten derdimiz belli bir süre çalışmak ve sonrasında köyümüze dönmekti. Kullandığımız maskeler sıradan nalburlarda satılan maskelerdendi. İşveren için taşlamada kullandığımız kum, o kadar değerliydi ki ziyan olmasın diye havalandırma küçük bir delikten ya da bir pencere aracılığıyla yapılırdı. Sonunda, soluduğumuz kum hastalanmamıza neden oldu Çocuklarım ve ailem için hayatımdan vazgeçtiğimi bilmiyordum.” Bu sözlerin sahibi 28 yaşında bir silikosiz hastası. İstanbul’a dört yıl önce köyünden arkadaşlarıyla gelmiş. İstanbul’da kalacak yerleri olmadığı için merdiven altı tabir edilen atölyelerde çalışmak zorunda kalmış. Çok değil sadece 8 ay çalışmış. Geceli gündüzlü 8 ayın sonunda, nefes darlığı ve öksürük şikâyetiyle hastaneye gittiğinde karşılaşmış bu hastalıkla. Hiçbir sosyal hakkı yok. Hiçbir güvencesi yok. Onunla gelip bu hastalığa yakalanan bütün arkadaşları ya ölmüş ya da yatalak olmuş. Hasta olduğu ortaya çıkar çıkmaz da işinden olmuş. Zaten kayıt dışı çalışıyor olmaları patronun ekmeğine yağ sürmüş. O, hastaneden çıktığında atölye çoktan kapatılmış ya da taşınmış.
Bu işte yalnızca küçük patronlar suçlu değil. Büyük tekstil patronları her ne kadar kot taşlamada parmağımız yok deseler de, el altından taşeronlara iş veriyorlar. Sonuçta küçüğüyle büyüğüyle patronlar işçilerin hayatlarının kararmasına yol açıyorlar.
Peki, bizi ölüme yollayan, ölümüne kullanan bu düzende suçlu kim? Elbette baş sorumlu patronlar ve onların kâr düzenidir. Ama aslında bizi öldüren, bizi yataklara mahkûm edenin örgütsüzlüğümüz olduğunu unutmamalıyız. Bu amaçla kot taşlama işçileri, çarenin örgütlü olmak olduğunu anlayıp bir araya geldiler ve yaptıkları çalışmalarla hem kendileri, hem de henüz bu hastalığın farkında olmayan birçok insanı bilinçlendirmeyi başardılar. Geçtiğimiz günlerde bir kot taşlama işçisi olan Yılmaz Dımbır sosyal güvenlik kurumuna açtığı davayı kazandı. Bu işçinin geriye dönük haklarını almış olması örgütlü ve bilinçli davranmanın ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Silikozis bir meslek hastalığıdır. Bu hastalığa yakalanan bütün işçilere tedavi, bakım ve emeklilik hakkı tanınmalıdır. Ancak bütün bunların kazanımla sonuçlanması mücadelenin biteceği anlamına gelmez. Şunu çok iyi biliyoruz ki, bugün bu topraklarda kot taşlama işinden vazgeçenler tezgâhlarını daha yoksul ülkelerde açacaklar, açıyorlar da. Daha yoksul olan ülkelerde de aynı işi yapmaya devam edecekler. Orada da birçok işçi bilmediği, adını duymadığı bir hastalık yüzünden, örgütlü ve de bilinçli olmadığı için genç yaşta ölecek ya da yatalak kalacak. Haklarımız için yılmadan mücadele etmek zorundayız. Ölümüne çalıştırılmak sadece kot taşlama işçilerinin değil, tüm işçilerin sorunudur. Tersanede, madende, tekstilde yani emeğiyle hayatını kazanan bütün dünya işçileri patronların kârı için çalışıyorlar. Bu durumu nasıl tersine çeviririz sorusunun cevabı ise oldukça net: Birlik olmalıyız, haklarımız için ortak tavır gösterebilmeliyiz. Yoksa hiç kimseden hesap soramayız, hiçbir şeyi tersine çeviremeyiz. Mesele bu kadar açıkken başka ne denebilir ki?
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması Nisan 2008’de yola çıktığında tüm dünyada sarsıcı bir ekonomik kriz yaşanıyordu. Sermaye sınıfının hizmetindeki iktidarlar, krizin bedelini işçi sınıfına ödetmek için en yıkıcı politikaları hayata geçiriyorlardı. Aradan geçen...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 9 Aralıkta İstanbul Taxim Hill Otel’de düzenlediği basın açıklamasıyla DİSK Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Asgari Ücret Araştırması Raporu’nu ve DİSK’in asgari ücret taleplerini açıkladı.
- 8 Aralık Pazar Günü, İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla binlerce işçi ve emekçi hayat pahalılığına, düşük ücretlere, vergi soygununa, kayyımlara, baskılara hayır demek için Kartal’da bir araya geldi. Mitingde DİSK ve KESK’e bağlı...
- Bizler çeşitli sektörlerde çalışan kadın işçileriz. Öncelikle İşçi Dayanışması bültenimizin 200. sayısını heyecanla bekliyoruz. Bültenimiz bundan 16 yıl önce, 2008 Nisanında çıktı ve ilk iş olarak mücadeleci işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta UİD-DER’le...
- Sevgili işçi kardeşlerim. Geçtiğimiz günlerde bir kez daha Engelliler Gününde engellilerin yaşamının nasıl eziyete dönüştürüldüğüne tanık olduk. Engelliler sokağa çıkıp “engelsiz yaşam istiyoruz” diye haykırıyorlar. Engellilerin ortak talebi...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 146 işçi 140 gündür sendika hakkı ve işe iade talebiyle mücadele ediyor. Polonez işçileri seslerini duyurmak için aylardır çeşitli eylemler...
- TEKSİF Sendikası, Bolu Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Gezer Terlik Tekstil fabrikası önünde 5 Aralıkta basın açıklaması yaparak işverenin sendika düşmanı tutumunu ve işten atmaları protesto etti. İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası...
- Barınma ihtiyacı, tarih boyunca insanın en temel ihtiyaçlarından biri olmuştur. Tarihin ilk dönemlerinde bizi yırtıcılardan ve olumsuz hava koşullarından koruyan barınma alanlarımız zamanla gelişerek ailemizle paylaştığımız bugünkü evler haline...
- Çocukluğumuzda, gençliğimizde “çok çalış sınavda başarılı ol, işsiz kalmayacağın bir bölümde oku” telkinlerini, işe başladıktan sonra “çok çalış maaşın artsın, daha iyi bir bölüme geç” sözlerini sıkça duymuşuzdur. Elbette hepimiz iyi bir gelecek...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Ağaç AŞ’de çalışan DİSK/Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-Sen) üyesi işçiler, 5 gün çalışma 2 gün izin haklarının gasp edilmesine karşı işyerlerinde oturma eylemine başladı. İstanbul Silivri’de...
- Almanya’da on binlerce işçinin çalıştığı otomobil üreticisi Volkswagen’de (VW) işçiler 2 Aralık Pazartesi günü uyarı grevleri yaparak taleplerini ve şirketin kitlesel işten çıkarma planlarını protesto etti. IG Metal sendikasında örgütlü yaklaşık 100...
- Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Türkiye’de de dünyada da madenciler, karşı karşıya kaldıkları tehlikelerle, katliamlarla anılır. Oysa madenciler aynı zamanda görkemli eylemlerin, mücadelelerin altına imza atmışlardır, büyük kalkışmaları...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında Grid Solutions, Schneider Elektrik, Hitachi Energy, Arıtaş Kriyojenik ve MESS’ten ayrılan Green Transfo fabrikaları için yürütülen toplu iş sözleşmesi...