Buradasınız
“Filler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca”

Siz hiç bir karıncanın bir fili kolayca devirebileceğini düşünebilir misiniz? İğne ucu kadar küçük karıncalar kendisinden kat be kat büyük filleri yenebilecek kudrete sahipler midir? Yaşar Kemal “Filler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca” adlı romanıyla, olmaz denilenin nasıl başarıldığını anlatıyor. Kitabı okudukça, karıncaların yaşamında kendi yaşamlarımızı buluyoruz. Karıncaların dünyası fillerin esareti altındadır, yaşamları çok çalışarak tükenmekle geçiyor. Filler ise her gün yatarak, zevk ve sefa içinde geçiriyorlar günlerini. Yemek derdi yok. Nerede oturacağım derdi yok. Çünkü karıncalar hep onlar için çalışıyor. Saraylar inşa ediyor, yiyecek topluyor. Dünyanın bütün nimetleri fillerin midesine iniyor.
Diyelim ki filler patronlar olsun, karıncalar da işçiler olsun. Kendimizi onların yerine koyduğumuzda bizler de karıncalar kadar milyonlarcayız. Onlar kadar çalışkanız. Kafamızı kaldırmadan akarız fabrikalara. Kafamızı kaldırmadan çalışırız saatlerce. Karıncaların midesinden gelen gurultu gibi, bizim midemiz de boştur. Her gün bir panik halinde koştururuz, bir oraya bir buraya. Sürekli kafamızı meşgul eden düşünceler vardır. Faturalar, çocukların okul masrafları, kira, yemek, gelecek kaygısı vs, vs…
Kendimizi bu karmaşanın içerisinde hep tek başımıza, güçsüz hissederiz. Küçük görürüz, çok çalışırız da bir baltaya sap olamayız. Çok çalışırız da geriye yine bir şey kalmaz. Patronlar bizim karşımızda devasa bir güce sahiplermiş gibi gelir. Onların her söylediği emirdir bizim için. Dünyanın en güzel nimetleri onlaradır. En güzel evlerde oturma hakkı da onlarındır. Onlar karşısında biz kimiz ki! İnsan olduğumuzu, insanca yaşamak istediğimizi söylemek ne haddimize! Fabrikaların, mağazaların, dükkânların, villaların, sarayların, evlerin, arsaların sahibi onlardır. Silahlar, kurşunlar, bombalar onlara hizmet eder. Biz yalnızca onların yanında çalışırız. Onlar olmasa biz açlıktan ölürüz! Ne yazık ki işçi sınıfı örgütsüz olduğu için olaylar baş aşağı çevrilerek bize böyle sunuluyor.
Romanın başlangıcında fillerin, patronlar gibi kendi iktidarlarını nasıl kurduğu anlatılıyor. Zaten özgür olan karıncalara özgürlük ve barış vaat eden filler, kabul etmeyenleri yakıp, yıkıyorlar. Tüm karıncaların üzerinden silindir gibi geçiyorlar. En sonunda filler binlerce karıncayı katlederek onları kendilerine köle yapacak sistemi kuruyorlar. Sonra da çok çalışmakla ödüllendiriyorlar karıncaları. Çalışmayana ekmek yoktur! Gerçi çalışsa da karıncalar yine hep aç kalıyorlar. Bir yandan yalan makinesi işlevi gören okullar açılıyor. Karıncalara, başka bir dünyanın olmadığını, “bu dünya hep böyle geldi, böyle gider” yalanlarını anlatmaya başlıyorlar okullarda. Radyolardan her gün canlı müzik eşliğinde pembe hayaller yayıyorlar.
Bir de bize bakalım: Biz işçilere de özgürlük ve eşitlik vaat eden patronlar, kendi iktidarlarını kurduktan sonra tüm dünyanın işçilerini fabrikaların içine tıkıştırarak, üretim yapan makineler haline getirdiler. “Özgürsünüz” dediler ama bu özgürlük cepteki para ile sınırlıydı. Kadını, erkeği, genci, çocuğu ve yaşlısıyla nice bedeller ödedik, sırf patronlar daha fazla kâr etsinler diye. Yalan dolan makinesi gazeteler ve televizyonlar her geçen gün beyinlerimizi yıkamaya devam ediyor. “Daha çok çalışırsanız, daha çok kazanırsınız, hepimiz bir aileyiz, aynı gemideyiz” diyen patronlarla gerçekten aynı gemide değiliz. Savaşlarda emekçiler ölüyor, hiçbir patron bu savaşlarda ölmedi. Hiçbir patron hastane kapısında sıra beklerken can vermedi. Hiçbir patron gelecek kaygısı gütmedi, açlık ve işsizlik nedir bilmedi.
Elbette her daim bu durum böyle gitmez, gitmeyecek de. Sınıfımızın tarihine bakarak bunu görebiliriz. Bu konuda roman bizlere ayna tutuyor. Romanın sonunda karıncaların birliği sayesinde olmaz denilen oluyor. Karıncalar, kendilerini boyunduruk altına alan filleri ve iktidarlarını deviriyorlar. Karıncaların kurduğu bu yeni düzende artık hiçbir karınca hiçbir fil için çalışmayacaktı. Yalnızca kendileri için çalışıp kendi ihtiyaçlarını karşılayacaklardı. Karıncalar bir çözüm yolu buluyorlar. Bu çözüm birlik olmaktan geçiyor.
Madenlerde, tersanelerde ölen kardeşlerimiz, kumaş tozunu yutan tekstilci kardeşlerimiz, kot taşlamada ciğerleri kum dolan kardeşlerimiz, cinnet geçirerek kendini ve ailesini parçalayan kardeşlerimiz! Günlerce uzun saatler çalışıp, payına yine yoksulluk ve yoksunluk düşen, işsiz kalan kardeşlerimiz! Her birimiz çok acılar çektik. Çekmeye de devam ediyoruz. Savaşlarda ölen bizleriz. Haksız savaşlarda can veren bizleriz. Ne uğruna, kimin için? Artık bu gidişe bir dur demenin zamanı gelmedi mi?
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...