Buradasınız
Mutlu ve Umutlu Olmanın Formülü Örgütlü Mücadele
İzmir’den emekli bir işçi
Birkaç hafta önce eski bir arkadaşım aramıştı. Yirmi yıldır o beni ben de onu bir işimiz düştüğünde arardık. Konuşmamız veya yazışmamız o anki işle sınırlı olurdu. Arkadaşım son aradığında yaklaşık üç saat konuştuk. Sohbetimizin yaklaşık bir saatini geçmiştekiler, eski günler tuttu. Eski arkadaşım “nasılsın, hayat nasıl gidiyor?” diye sormuştu. Ben de “çok iyiyim. Çok mutluyum. Umutluyum” diye cevap vermiştim. Arkadaşım “mutlu mu, nasıl mutlusun? Sen eskiden hep 18 yaşında olduğunu söylerdin. Yine öyle hissettiğin için mi mutluyum diyorsun?” diye sormuştu. Ben de “18 değil, şimdi 55 yaşındayım. Ama Nâzım Ustanın ifadesiyle ziyadesiyle bahtiyarım” demiştim. Eski arkadaşım “sağlık sorunların da vardı. Nasıl bahtiyarsın, nasıl mutlusun? Ben mutlu olacak hiçbir şey göremiyorum” demişti. Bense “mutlu olmamın kaynağı tarihsel iyimserliğimdir. Yani örgütlü olduğum için mutluyum. Yani tarihsel iyimserliği dünden bugüne taşıyanların serüveninin yolcularından olduğum için mutluyum” demiştim. Eski arkadaşım söylediklerime pek ikna olmasa da sohbetimizin sonunda “böyle uzun uzun konuşmamız bana çok iyi geldi. Teşekkür ederim. Fırsat olursa bir araya gelerek konuşalım” demişti. Nâzım Ustanın ifade ettiği gibi arkadaşlık ağaca benzer. Kökü çürümemiş ağaçlar bir yerlerinden filiz verir.
Haftalardır zihnimde eski arkadaşımla aramızda geçen konuşmalar dolanıp duruyordu. UİD-DER web sitesinde “Genç Arkadaş! Merak Ediyoruz, Sen Nasılsın?” başlıklı yazıyı okudum. UİD-DER’le bir biçimde yolları kesişen gençler kendilerine, yaşadıkları tüm sorunlara ve geleceğe umutla bakmaya başladıklarını ifade ediyorlar. UİD-DER’li gençler mutlu ve umutlu olduklarını anlatıyorlar. Ve henüz temas edemedikleri gençlere seslenerek “sen nasılsın?” diye sesleniyorlar. Sınıf örgütümüz UİD-DER ile yolları bir biçimde kesişen her birimiz gibi, gençlerimiz de UİD-DER’le temas etmeden önceki hayatlarında mutsuz, umutsuz, çıkışsız ve geleceklerini kapkaranlık gördüklerini ifade ederler. Ancak doğru temellerde örgütlü mücadelenin içinde yer aldıktan sonra asla mutsuz ve umutsuz olmuyoruz. Bu mutlu ve umutlu olmak hali öyle arkası önü boş ve kof bir iyimserlik değildir. Yani ne gençliğin vermiş olduğu ataklık ne de geçici bir hevestir. Sınıf temelinde kendimize ve sınıfımıza olan güvenimizden ileri gelir. Sınıf temelinde örgütlü olmak demek 20’sinde de 80’inde de zeytin fidanı dikmeye benzer. Yani sözün özü sınıf temelinde örgütlü olmak bir başka yaşam biçimidir.
Genç olduğunuz için büyüklerden “şimdinin gençleri çok şanslı” sözlerini mutlaka duymuşsunuzdur. İşin doğrusu aynı sözleri bugün söyleyen büyüklerimiz de genç olduklarında kendileri bolca duymuşlardır. Evet, siz gençler çok şanslısınız. Ama genç olduğunuzdan gelmiyor şansınız. Sizlerin şansı UİD-DER ile yollarınızın kesişmiş olmasından geliyor. Bu şansınız hiçbir şeyle ölçülemeyecek denli kıymetli ve değerlidir. Her birimiz kendimizin sahip olduğu şansı bir başka sınıf kardeşimize de vermek için uğraşmalıyız.
Sevgili UİD-DER’li gençler. Bugün altında yaşamak zorunda bulunduğumuz sömürü üzerine kurulmuş kapitalist düzene karşı gençliğin her daim başkaldırmış olduğunu görüyoruz. Ancak sınıf temeline dayanmayan yani devrimci işçi sınıfının bilincinden uzak bir gençliğin mücadelesinin ileriye taşınamadığını da görüyoruz. İşte siz UİD-DER’li gençler çok şanslısınız. Bugün öğrencisiniz. Yarının işçileri olacaksınız. Mücadele örgütümüz UİD-DER’in sınıf bakışı sizlere doğru yolu gösteriyor. Yani okuyup öğretmen de olsanız, mühendis de olsanız, kimyager de olsanız, pilot veya demir döken, maden söken de olsanız işçi sınıfının bir üyesi olduğunuzu zihninize işlemiş oluyorsunuz. Elbette bunları içselleştirip doğru temellerde kavramanız öyle kolayından olmayacaktır. Ayrıca sınıf mücadelesinin düz bir yol gibi ilerlemediğini, önümüze çıkan dağları, tepeleri, dereleri de azim ve sabırla aşmak gerektiğini de bilmeliyiz. Sınıfımızın mücadelesinin çetin yollarını Hasan Hüseyin Yolcu şiirinde o kadar net anlatmış ki... Marifet o yolda her daim umutla yürümek ve örgütlü mücadelenin ateşini en karanlık günlerde bile dipdiri tutmaktır.
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
Son Eklenenler
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...