Buradasınız
Neden Biz İsteyince Suçlu Oluyoruz?
Beylikdüzü’nden bir Brillant işçisi

Ben BRİLLANT fabrikasından atılmış bir işçiyim. Bir taraftan BRİLLANT patronunun haksız uygulamalarını protesto etmemiz, bir taraftan işçi arkadaşlarla sorunlarımızı ve çözümlerimizi paylaşmamız biz işçilere çok şey katıyor. Biz işçiler aslında mücadele ettikçe çok şey öğreniyoruz, işten atıldığım süreçte bunu daha iyi kavradım. Bugüne kadar işçi arkadaşlar atıldıkları zaman sessiz sedasız çekip gidiyordu, ayrıca kimileri tazminatlarını bile almıyordu ve ben de hep bu işçilere kızıyordum. Fakat işçinin tek başına ve bilinçsiz olması, patrona karşı yapabileceklerini de sınırlıyor. Bir işçi örgütlenip mücadele etmedikçe, tek kaldığı sürece yenilmeye mahkûmdur. İnsanın içinde haksızlıklara karşı durma isteği ne kadar çok olursa olsun, eğer ki tek başına ve sınıf bilinci yoksa hiçbir şey yapamaz. Ben de zamanında UİD-DER’le tanışmamış olsaydım, bu haksızlıklar karşısında çaresiz kalacaktım.
İşçi düşmanı BRİLLANT patronu, bizden sürekli daha fazla iş çıkarmamızı ister. Pazar günleri işe gelmeyince tehdit ediliriz, neden her gün yemekte patates çıkıyor desek “beğenmiyorsan yeme” derler, izin ya da zamanında maaş istesek bize düşman gözüyle bakarlar. İş kazası geçiren arkadaşlarımızı, çok ağır olmazsa hastaneye götürmezler, götürseler de özele götürürler ki rapor tutulmasın. Yazın sıcaktan yanarak, kışın soğuktan donarak çalışırız. BRİLLANT patronu yeni fabrikalar kurarken biz işçiler havamızı alırız. Yıllarını fabrikaya vermiş işçi ağabeylerimiz veya ablalarımız, en ufak bir açıkları yakalandığı zaman tonlarca azar işitir, genç işçi kardeşlerimiz ömürlerinin baharını fabrikanın kötü koşullarında geçirmek zorunda kalırlar, sonra da haksız yere işten atılırlar. Ancak tüm bu haksızlıklara ve sömürüye rağmen gıkımızı çıkarmadan çalışmaya devam ediyoruz. BRİLLANT patronları ve yöneticileri, ellerini hiçbir işe sürmeden işçilerin sırtından beslenip bir de işçileri aşağılıyorlar. Onlar bizlerden ömrümüzü çalıyorlar suçlu olmuyorlar, biz işçiler ise biraz hakkımızı istesek suçlu oluyoruz ve kapının önüne atılıyoruz.Peki neden? BRİLLANT patronu bu cesareti nereden alıyor?
Şüphesiz BRİLLANT yönetiminin suçu saymakla bitmez, ama biz işçilerin de eksikleri var. Çünkü biz işçiler kendimize zaman ayırmıyoruz. Kahvede okey oynamaya, top oynamaya, maç izlemeye, boş boş yatmaya ya da zorunlu fazla mesailere zaman ayırdığımız kadar hakkımızı aramaya, birlik olmaya, mücadele etmeye zaman ayırsak her şey çok farklı olur. Bu kadar kötü koşullarda çalışmayız, zorunlu fazla mesailer dayatamazlar. Bugün biz işçilerin dağınıklığını fırsat bilen patronlar ve onların yardakçıları biz işçilere acımasızca saldırıyorlar. Tüm sosyal haklarımıza göz dikiyorlar. Biz işçiler mücadeleden uzak olduğumuz için de ezilmeye devam ediyoruz.
Evet arkadaşlar, ne zaman haklarımızı bilip geliştirmek için mücadeleye zaman ayırırsak, o zaman durum değişecek. Gerçek suçluların BRİLLANT patronu ve yönetimi olduğu ortaya çıkacak. Geleceğimizi elimizden alanlara gereken dersi verebileceğiz.
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
- Susup Sıranın Bize Gelmesini Beklersek Kazanamayız!
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...