Buradasınız
Böylesi Yaşamak Değil!
Gebze’den bir kadın metal işçisi
Durakta bekliyorum. Araçlar geçiyor önümden vızır vızır. İki yıl öncesine kadar ne arabalardan ne de onların markalarından hiç anlamazdım. Bekliyorum servis aracını işe gidebilmek için ve önümden geçen araçları ve markalarını sayıyorum tek tek. Ford, Honda, Renault, Toyota, Fiat ve diğerleri. Benim çalıştığım işyerinde ise bu markaların direksiyonları üretiliyor. Bilmiyorum, sizlere çok basit gelebilir direksiyon imalatı. Ama basit değil işte!
Bundan 2 yıl önce işe başladığım ilk günü hatırlıyorum. Benimle aynı günlerde işe giren bir arkadaşım vardı. Aynı bölüme vermemişlerdi ikimizi. Ben direksiyona dikilecek kılıfı hazırlıyordum, o kılıfları elle direksiyonun etrafına geçirip dikiyordu. Benim bölümümde 12 saat tek ayak üstünde çalışılıyor. Çünkü bir ayak hep makinenin pedalında. Onun bölümde bir işçi tiner ve bali kokusu içerisinde 8 saatte kol başına ortalama 15-16 bin kez aynı hareketleri yaparak dikiş dikiyor. Bunu yaparken de hem seri olacaksın, hem de güç sarf edeceksin. Mesai bitimine kadar kişi başına 17 adet direksiyon bitmiş olacak. Neyse benimle giren arkadaş ikinci ayında kollarında ağrı şikâyetlerine başladı. Dayanılmaz acılar çektiğini anlattığında pek anlayamamıştım. Doktora çıktı ve “kolunda sinir sıkışması” tespit edildi. Çalışması gerektiğini anlatıyordu bana. Ve acısını dindirebilmek için hastanenin acil bölümünde iğne yaptırarak geliyordu işe. Rapor da almıyordu, yoksa işten çıkarırlardı. 2 ay daha çalıştı ve artık kolunun ağrısına dayanamadığını söyleyip işten ayrıldı. Bir başka işçi arkadaşım da aynı durumdayken, “sinir sıkışması” raporlu olduğu halde işten çıkarılmıştı. Bu arkadaşlarım halen ne bir şey taşıyabiliyor ne de kollarını eskisi gibi çalıştırabiliyor. Bunun gibi bu güne kadar onlarca örnek verebilirim. Ve işyerinde birçoğumuz aynı durumdayız. Ama diğer taraftan içine düştüğümüz durumun da farkında değiliz. Bitmek bilmez 12 saatlik çalışmalarda hep bir yarış halindeyiz. Sayılar, sayılar. Eğer sayılarımız yetişmezse ilk fırçamızı aynı tezgâhta çalışan arkadaşlarımızdan yeriz, sonra, malum ustabaşından. Sayısını tamamlayamadığı özellikle yeni işçiler arasında ağlayanımız bile var. Bir taraftan dayanılmaz kol ağrısı, diğer taraftan yetiştirilmesi gereken direksiyon sayısı.
Her işyerinde olduğu gibi bizim işyerinde de bildik sözleri duymaktayız patronumuzdan: “Biz bir aileyiz”. Geçenlerde personel müdürümüz “aileyi” toplayarak aba altından sopa gösteren bir konuşma yaptı. Bakın sayın müdürümüz ne inciler döktü: “Arkadaşlar biz bildiğiniz gibi uluslararası bir şirketiz. Şirket bünyesindeki tüm fabrikaları kapsayan bir araştırma yapıldı. Ne yazık ki en çok iş kaybı bizim fabrikada. Biliyorum bazı arkadaşlarımızın rahatsızlıkları (grip, mide bulantısı ve hamilelik) var. Biz buna bir şey diyemeyiz. Fakat aramızda bazı arkadaşlar gereksiz yere rapor alabiliyor. Devamsızlığımız diğer fabrikalara oranla %60-70’lerde. Bu bizim açımızdan çok kötü. Maalesef bunun faturasını siz çekiyorsunuz, nasıl mı? Daha fazla mesaiye kalarak. Arkadaşlar hastalanmamaya dikkat edelim. Bunun için ne gerekirse yapın. Mesela spor yapın ve beslenmenize dikkat edin. Bunu dikkate alın yoksa sizlerle olan birlikteliğimizi tekrardan gözden geçirmek zorunda kalacağız.”
Evet, müdürümüz utanmadan gözümüzün içine baka baka bunları söyledi. İşverenin hastalık diye gördüğü yalnız burun akması ya da mide bulantısından ibaret. Ne bel, boyun fıtığından, ne her beş işçiden birinde oluşan “sinir sıkışmasından,” ne de bazı arkadaşlarımızın tek ayak üzerinde 12 saat çalışmasından bahsetti. Onlara göre iş koşulları güllük gülistanlık ve biz işçiler hastalandığımız ya da sakatlandığımız için kötü niyetliyiz. Müdürümüz sağlığımızı ve sıhhatimizi çok düşünmekte ve bize spor önermekte! 12 saat çalış, arkasından spor yap ki sağlıklı kal! Ama müdürümüzün asıl yapmak istediği bizlerin 12 saat çalışmasını meşrulaştırmak ve işçileri birbirine düşürmek. Nasıl mı? “Sizler 12 saat çalışıyorsanız bu %60-70 iş kaybındandır. Yani rahatsızlanıp işe gelmeyenlerin, rapor alanların yüzündendir” diyor bizlere.
Evet, dostlar eminim ki benim çalıştığım işyerinde yaşananlar birçok işyerinde de yaşanmakta. Sanki bir akıl tutulması içerisindeyiz. Bu hastalıklar işçi arkadaşlar arasında çok sıradan rahatsızlıklar olarak algılanmakta. Ve gerçekten almamız gereken tutumun da çok farkında değiliz. Hayatımız bir avuç sömürücünün elinde ve biz işçiler onların daha fazla kâr elde etmesi için heba olup gitmekteyiz. Patronlar sınıfının her türden saldırısına karşı bilinçlenmeli ve örgütlenmeliyiz. Aklıma bir şiir geliyor,
“…değil be kardeşim değil.
Böylesi yaşamak değil.
Yaşamak yeşermek bitkiler gibi
Yaşamak…
Dönüşmek geleceğe
Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi
Birlikte dövüşüp
Birlikte büyütmek
Geleceği.”
İşçiler Dünya Ölçeğinde Mücadelede
Serviste İşçiler Sohbet Ediyor
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...