Buradasınız
“Ben Malım!”
Kıraç’tan bir grup UİD-DER’li işçi
Merhaba işçi kardeşler,
Bizler Kıraç’tan bir grup UİD-DER’li işçiyiz. Kıraç bölgesinde birçok fabrikaya her ay İşçi Dayanışması bültenimizi dağıtıyoruz. Yaptığımız bu dağıtımlarda birçok ilginç olayla karşılaşıyoruz. İşçilerle yaptığımız sohbetlerde işçilerin kendi sorunlarına karşı nasıl yabancılaştığını görüyoruz. Örneğin Gezer, Korozo, Öztiryakiler, Pilsan, Sürtaş, Piressan, Alpin gibi fabrikalarda yaşadığımız ilginç diyalogları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Meselâ bülten verdiğimiz bir işçi diyor ki, okusam ne olacak ki? Evet, bugün işçiler olarak Hürriyet, Yeni Şafak, Zaman, Posta, Fotomaç, Takvim gibi patronların bizleri uyutmak için kullandığı gazeteleri okursak bir şey olmaz. Fakat biz işçilerin sorunlarını, çözümlerini, yasal haklarını anlatan bir işçi gazetesini takip ettiğimizde çok şey olacaktır.
Bir başka işçi ise bu fabrikadan adam çıkmaz diyor. Patronlar o kadar kafamızı karıştırmış ki kendi adamlığımızı unutturduğu gibi arkadaşlarımızı da adam yerine koymuyoruz. Oysaki o adam çıkmaz dediğimiz arkadaşlarımızla ailemizden çok vakit geçiriyoruz. Ekmeğimizi paylaşıyoruz, suyumuzu paylaşıyoruz.
İşçilerle olan sohbetlerimizde kimileri “ben işçi değilim” diyor. Bunu söyleyen işçi sanki akşama kadar kan ter içinde çalışmıyor. Peki, işçi değilsin de nesin? Her gün fabrikada 12 saat çalışan sen değil misin? İliklerine kadar sömürülen sen değil misin? İş cinayetlerinde ölen, iş kazalarında sakat kalan sen değil misin? Neden kendini kandırıyorsun?
Başka bir işçinin ağzından şu içler acısı sözcükler çıkıyor: “BEN MALIM!” Yahu bir işçi kendine neden MALIM der. Çünkü patronlar zamanımızı, enerjimizi, sağlığımızı çalıyorlar. Ve bizlerden geriye boş bir beden kalıyor. Oysa “okusam ne olacak, kimseye güven olmaz” diyen, kendisine “mal” diyen işçiler neler neler üretiyorlar. Bu kadar kötü koşullarda çalışmamıza rağmen böylesine tepkiler verilmesi biz işçilerin bir araya gelmeyişindendir. Dünyadaki tüm zenginlikleri, güzellikleri biz işçiler üretiyoruz. İnsan gibi yaşamak bizlerin hakkıdır. Patronların bizlere dayattığı uzun çalışma saatlerine, kötü iş koşullarına, düşük ücretlere karşı birlik olalım, yanı başımızdaki işçi kardeşimize sahip çıkalım. Biz işçiler birbirimize değer vermediğimiz ve işçilerin ortak çıkarları için omuz omuza vermediğimiz sürece kaybetmeye mahkûm olacağız.
“Ben İşçi Değilim!”
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
- “Çocuklarınız Zekiyse Bile İş Bulamaz!”
- Avrupa Bizi Kıskanırken Market Raflarına Ne Oldu?
- Biri Yıllık İzin mi Dedi!
- Annelerin Acıları Bize Ne Anlatıyor?
- Borsa’da Sadece Para mı Kaybedilir?
- Tatlı Meyve, Acı Reçete
- Bu Ülkenin Gündeminde Ne Var?
- Su Tasarrufu Çözüm mü?
- Haksızlığın Karşısında UİD-DER Var
Son Eklenenler
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...