Buradasınız
Özel Hastanelerde Sömürü ve Hasta Bakım Anlayışı
İkitelli’den bir sağlık işçisi

Size önce hastanenin ne olduğunu söyleyeyim mi? Hastane; müşahede, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere gruplandırılabilecek sağlık hizmetleri veren, hastaların uzun veya kısa süreli tedavi gördükleri, yataklı kuruluşlardır. Özel hastane deyince ise aklıma ilk önce şu geliyor: “Acaba çok para öder miyim?” Keşke özel hastaneler daha ucuz olsaydı, diyorum kendi kendime. Daha doğrusu kaliteli bir hizmet verselerdi diyorum. Eminim siz de benim gibi düşünüyorsunuzdur. Ben bir özel hastanede çalışıyorum. Bugüne kadar pek çok yanlış uygulama gördüm. Ve dahası insanların nasıl sömürüldüğünü… Size birkaç örnek vereceğim. Yoğun bakımda yatan hastalara çok miktarda enjektör isteniyor. Ancak bir enjektör birkaç ilaç için kullanılıyor. Sulandırılan ya da açılan bir ilaçtan pek çok hastaya tedavi uygulanıyor. Sonra bunlar sosyal güvencesi olan kişilere hasta taburcu edildiğinde fazla fazla fatura ediliyor. Yoğun bakım ünitelerinde merkezi hasta başı aspiratörleri bulunması gerekirken, portatif aspiratörler kullanılıyor. Yani enfeksiyon kaynağı… Bir de kaliteli hizmet anlayışından söz ediyorlar. Onlarca enjektörün parasını alıyorlar ama hastaya ilaç verilirken sadece bir ya da iki tane enjektör kullanılıyor. Elle solunum desteği vermek için kullanılan ambular yetersiz olduğu için birkaç hastaya kullanılıyor. Aspirasyon sondaları yine birkaç hastaya birden kullanılıyor. Bir beslenme sondası bir hastaya takıldıktan sonra günlerce çıkarılmıyor. E tabii haliyle enfeksiyon riski de bir o kadar yüksek oluyor. Bir de tahliller var. Özellikle başta kan tahlilleri olmak üzere idrar, dışkı ve biyopsi gibi tahlillerden çok fahiş paralar tahsil ediliyor. Yoğun bakımlarda yatan hastaların yakınlarından, bazı tahliller için “devlet karşılamıyor” denilerek para alınıyor. Yeni doğan bebeklere işitme ve göz muayenesi yapılıyor. Devlet bu muayeneler için para ödediği halde konuya dair bilgisi olmayan hastalardan yine para alınıyor. Pek çok haksız kazanç elde edilip, insanlar mağdur ediliyor. Poliklinik hizmetlerinde gösterilen muayene anlayışı yataklı servislerde ve yoğun bakımlarda göz ardı ediliyor.
Peki ya yönetim? Lüks araçlarla gezen yöneticiler? Ve onların yönettiği, zayıf gördüğü hemşireler ve diğer yardımcı personeller. İşte en can alıcı nokta da burası. Üst statüdekiler zenginleşirken, alt statüdekiler az maaşla, haddinden fazla çalıştırılıyor. 30 yataklı bir serviste en az 15 hemşire istendiğini düşünelim. Devlet hastaneleri bunu sağlıyor olabilir. Ama özel hastaneler bunu maalesef sağlamıyor. Hemşire sayısını minimum düzeyde tutuyor. Nedeni mi? Her zaman olduğu gibi yine kâr için. Bu durum hemşirelerin iş performansının azalmasını ve psikolojik olarak çökmesini de beraberinde getiriyor tabii. Yani patronların sömürücü anlayışı insanları sağlığından ettiği gibi çalışanları da sağlığından ediyor.
Şunu biliyor muydunuz? Bir yoğun bakım ünitesinde 6-7 aydan fazla çalışan bir personelin mahkemede şahitlik etmek istemesi durumunda, ruhsal durumunun bozuk olduğu düşünülerek şahitliği kabul edilmiyor. Oysaki Avrupa Birliği ülkelerinde yoğun bakımda çalışan hemşire veya doktorları, ruhsal ve bedensel olarak dinlenmeleri için belirli bir müddet yoğun bakımdan uzaklaştırıyorlar. Ama bizim ülkemizdeki özel hastanelerde bu durum önemsenmiyor, görmezden geliniyor. Umursanmıyor bile.
Size bir de şundan bahsetmek istiyorum. Hastanelerde hastalara kaliteli hizmet standartlarında hemşirelik hizmeti veriliyor diyorlar. Peki, hemşirelik hizmet veren o kişilerin çoğunun aslında hemşire olmadığını biliyor musunuz? Onlar kim biliyor musunuz? Onlar sadece bulunduğu birimin işleyişini öğrenmiş olan biyoloji bölümü, laborant ve anestezi teknisyenliği bölümü mezunlarıdır. Orada çalışan hemşirelerden ve doktorlardan, o birimin işleyişini ve çalışma şeklini öğreniyorlar. Sonra da hemşire gibi çalıştırılıyorlar. Bilhassa yoğun bakım ünitelerinde çalıştırılan biyologlar, laborantlar ve anestezi teknisyenleri bazı yanlış uygulamalar yapabiliyorlar. Yeni doğmuş bebekler ölümle burun buruna gelebiliyor. Bebek ölümleri sıralamasında El Salvador ve işgal altındaki Gazze’den daha kötü durumdayız. Etrafta iş arayan pek çok hemşirelik mezunu olduğu halde neden biyologlar, laborantlar ve anestezi teknisyenlerini çalıştırıyorlar diyeceksiniz. Tabii ki daha az maaşla çalıştırıp daha fazla kâr elde etmek için.
Umarım size özel hastanelerin iç yüzünü anlatabilmişimdir. Umarım bir gün özel bir hastanenin kurbanı olmazsınız ya da yanlış bir uygulamadan dolayı sağlığınız riske girmez.
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...