Buradasınız
İş Kazalarını Durduran İşçi Devrimi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ekim ayında 182 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bir önceki ay da bir o kadar işçi can verdi, daha önceki aylarda da… Bundan sonraki aylarda olacak olan da bu. İşçiler ölmeye devam edecek. Acı da olsa ne yazık ki gerçek bu! Çünkü iş güvenliği önlemlerini alması gereken patronlar, bu önlemleri maliyet olarak görüyorlar. Bu “maliyetten” kaçınmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hepsinin amacı kârı, sermayeyi büyütmek. Yani daha fazla para kazanmak. İşçilerin sağlığı ve canı mı? Kimin umurunda! Patronlar sınıfının bir parçası ve temsilcisi olan hükümet de patronlarla suç ortaklığı yapıyor. İş kazalarını ve işçi ölümlerini “kader”, “fıtrat” diye tanımlıyor. Böylece bu ölümlerin önlenemeyeceğini ileri sürüyor. Önlem almak gibi boş bir çabaya girilmemesi ve patronlara öfke duyulmaması gerektiği yalanını benimsetmeye çalışıyor.
Adına kapitalizm denen sömürü düzeninde patronların tek amacı kâr elde etmek için üretmektir. Kâr varsa üretim vardır ve durmadan devam etmelidir. Onlara göre şalterler kapanmamalı, çarklar durmadan dönmeli, makineler tıkır tıkır işlemeli, sensörler hızı kesmemelidir. İşçi de makinenin bir parçası olup hıza ayak uydurmalı, durmaksızın çalışmalıdır. Yani para musluğu kapanmamalıdır. Peki, bu durumda işçinin haklarını, sağlığını ve canını korumak nasıl mümkün olabilir? Elbette işçilerin örgütlenmesiyle. Kendi hakları ve canları için birlik olup patronlar sınıfının karşısına dikilmesiyle! İşçilerin sorunları ancak işçilerin bu sorunlara birlikte çare aramasıyla çözüm bulur.
Aslında tüm işçiler birlik olmanın önemini hissederler, bilirler. Sorunlar biriktiğinde işyerlerinde işçilerin birlik olmamasından şikâyet ederler. Birlik olduklarındaysa işverenlerin nasıl geri adım attığını görüp güçlü hissederler. Örgütlülük, birlik ne kadar kuvvetliyse işçilerin hakları o kadar çoktur, moralleri o kadar yüksektir. Hakları ve canları o kadar güvendedir. Taşeron çalışmanın olduğu madenlerdeki iş cinayetlerinin sendikalı ve kadrolu çalışmanın olduğu madenlerdeki iş cinayetlerinden onlarca kat daha fazla olması bu gerçeği anlatır. Bu gerçeğin en büyük kanıtı ise işçilerin tüm bir ülkede birleştikleri ve patronların iktidarını yıkıp kendi iktidarlarını kurdukları, hem üretip hem yönettikleri 1917 Ekim Devrimidir.
Bundan yüz yıl önce Rusya işçi sınıfı savaş, açlık, aşırı çalışma ve şiddetli baskılar nedeniyle canından bezmişti. Ona örgütlenme ve patronların insanlık dışı düzenini yıkma çağrısı yapan önderlerinin peşinden gitti ve bir devrim gerçekleştirdi. Bu devrimle birlikte artık işçiler ücretli köle değil, hem üreten hem yönetendi. Tüm sanayiyi yeniden örgütleyen işçiler, üretimin mantığını tamamen değiştirdiler. İşçilerin sağlığı ve güvenliği her şeyin önüne geçirildi. Daha fabrikalar kurulurken mühendisler ve doktorlar görev aldı, işçiler tüm süreci denetledi. İş saatleri düşürüldü, tehlikeli işlerde çalışanların işgünü 4 saate kadar çekildi. Sigortasız, güvencesiz çalışma kaldırıldı. Çalışan, çalışmayan herkese tam kapsamlı sosyal güvence sağlandı. Gece çalışması yasaklandı. Böylelikle işçiler, işyerlerinde daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmanın önünü açtılar. Kapitalist sömürünün, iş kazalarının, iş cinayetlerinin, meslek hastalıklarının kader olmadığını kanıtladılar.
Devrimin kadın işçilere sağladığı kazanımlar da çok önemliydi. Kadınlar, okuma-yazma öğrendiler, eğitim aldılar, tüm sanayi kollarında ve her düzeyde çalışabilmeye başladılar. Büyük yemekhaneler, çamaşırhaneler, nitelikli kreşler kadınların yaşamını kolaylaştırdı. İşyerlerine kreşler açıldı ve annelerin bebeklerini sık aralıklarla görmesi sağlandı. Çocuk işçilik ortadan kaldırıldı, gençlerin işsiz kalmasının önüne geçildi. Yaşlılara, engellilere bakıldı. Bugün kader olarak görülen aşırı çalışma, iş kazaları ve işçi ölümlerine son verilmeye başlandı.
Yüz yıl önce Rusya’da işçiler, iktidarı ele alarak yeni bir toplum kurabileceklerini kanıtladılar. Evet, işçi iktidarı yalnız kaldı ve uzun süre yaşamadı ama geride çok büyük bir deneyim bıraktı. İşçi sınıfı kötü yaşam koşullarına, uzun iş saatlerine, iş kazalarına, sömürüye karşı mücadele vermek zorundadır. İşte 1917 Ekim Devrimiyle kurulan işçi iktidarı deneyimi bu mücadelede işçi sınıfına yol gösteriyor.
Mülteciler Düşmanımız Değil
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
Son Eklenenler
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...