Buradasınız
Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?

Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz?
Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız var. Bakıma muhtaç sevdiklerimizin, toplumun bu kesimlerinin ihtiyaçları nasıl karşılanıyor? Resme yukarıdan bakarsak tek tek bireyler olarak didinen milyonlarca insan görürüz. Çocuk bakımı annelerin sırtında. Çocuğuna bakacak kimseyi bulamadığı ya da kreşe verecek parası olmadığı için çalışamayan kadınlar var. Yaşlıların bakımı da büyük oranda ailelerin üzerinde. Küçücük evlerde kalabalık yaşamanın getirdiği sıkıntılar bir yana bütün gün evde oturmak zorunda kalan, sosyalleşemeyen, ömrünün sonbaharını mutsuz ve sağlıksız geçiren milyonlarca yaşlı var. Türkiye’de engellilerin sayısı 5 milyonu buluyor. TÜİK istatistiklerine göre zihinsel engelli çocukların yüzde 80’inden fazlasının bakımını anneleri üstleniyor. Ailelere verilen engelli bakım parası çok yetersiz olduğu gibi pek çok şart koşuluyor. Dahası bu uygulama engellilerin bakımının bireylerin üzerine yıkılmasını meşrulaştırıyor. Engelli çocuğuna baktığı için evden dışarı çıkamayan, yoğun stres ve depresyon yaşayan yüz binlerce anne var. Kendisi öldükten sonra çocuğuna ne olacağı korkusuyla “Allah’ım onu benden önce al” diye dua eden anneler var.
Ya da her gün önünden geçtiğimiz, SMA’lı bebekler için kurulan yardım stantlarını düşünelim. Belki içimiz acıyarak biz de katkıda bulunmuş, milyonlarca lirayı kuruş kuruş toplamaya çalışan, çocuklarını hayatta tutabilmek için zamanla yarışan ailelere destek olmak istemişizdir. Peki ailelerin bunca acıyı ve kahrı neden çektiğini hiç düşündük mü? Neden milyonlarca işçinin ücretinden yapılan kesintiler üzerinde yükselen devasa bir dayanışma fonu olan SGK, emekçi çocuklarının SMA ilacını karşılamıyor?
Türkiye bir deprem ülkesi ve her büyük depremde on binlerce insan hayatını kaybediyor, yüz binlerce bina yıkılıyor. Hepimiz depreme dayanıklı konutlarda oturmak, kendimizi güvende hissetmek istiyoruz. Peki, gelirimiz, olanaklarımız ortadayken bunu bireysel çabalarla ne kadar gerçekleştirebiliriz? Depreme dayanıklı kentler inşa etmek toplumsal bir meseledir ve tek tek bireylerin sırtına yıkılamaz. Ama oturduğumuz binanın depreme dayanıklı olup olmaması bireysel sorunumuzmuş, dolayısıyla önlem almak bireylerin sorumluluğundaymış gibi bir algı oluşturuluyor.
Kapitalist sistem, toplumsal sorunları alabildiğine derinleştiriyor, kriz boyutuna taşıyıp çözümsüz kılıyor. İşçi ve emekçileri bölüp parçalıyor, bireyciliği kışkırtıyor, insanları yalnızlığa sürüklüyor, sorunlarla baş başa bırakıyor. Dayattığı çalışma ve yaşam koşullarıyla emekçileri, hayatı zehir eden yorucu, yıpratıcı bireysel çabaların içinde debelenmeye mahkûm ediyor. Oysa toplumsal sorunların çözümü bireysel olamaz. Toplumun dayanışması ve birliği olmadan tek başına bireyler her sorunun üstesinden gelemez. Bir düşünelim; yaşlılarımızın huzurlu ve mutlu olabileceği yaşam merkezleri kurulsa, engellilerin güven içinde bakılacağı bakım merkezleri, çocuklarımız için nitelikli ve ücretsiz kreşler açılsa, rant değil insan odaklı konutlar inşa edilse hayat çok daha kolay olmaz mıydı? İşte bunun yapılabilmesinin önündeki tek engel her şeyin kâr üzerine kurulu olduğu kapitalist sistemdir.
Bu nedenle işçiler dişle, tırnakla mücadele ederek yaşamlarını kolaylaştıracak mekanizmaların hayata geçirilmesini sağlamaya çalışmışlardır. Geçmişten bugüne işçi sınıfının kararlı mücadeleleri sonucunda pek çok sosyal hak elde edilmiş, kamusal hizmetler gelişmiştir. İşsizlik ödeneğinden çocuk yardımına, yaşlı bakım merkezlerinden engelli rehabilitasyon merkezlerine çok çeşitli örnekler verebiliriz. Kuşkusuz bunların niteliği ve sayısı işçilerin ne kadar örgütlü olduğuna ve verilen mücadelenin büyüklüğüne göre ülkeden ülkeye değişir. Türkiye’de sosyal haklar ve kamusal hizmetler ya göstermelik ya da yetersiz kalıyor. Bu durumu meşrulaştırmak için de “devlet hangi birine yetişsin” gibi argümanlar öne sürülüyor. Oysa emekçilere gelince bütçe yok diyenlerin sıra sermayeye geldiğinde nasıl da sınırsız kaynaklar bulduklarını çok iyi biliyoruz.
O halde sorunlarımızın bireysel çırpınışlarla çözülmeyeceğini bilerek örgütlenmeli, dayanışmamızı ve birliğimizi güçlendirmeliyiz. Birlik olup hakkımız olanı talep etmekten ve bunun için mücadele etmekten vazgeçmemeliyiz. İşçi ve emekçilere yaşamı zehir eden kapitalizmi yıkmak için birliğimizi örgütlemeliyiz.
İşçilerden İşçi Dayanışması’na/5
“Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
Son Eklenenler
- Asırlar boyunca kalem ve kâğıdın tek sahibi egemenler oldu. Böylece olayları, bu olaylardan çıkarılacak sonuçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kurgulayıp kaydettiler, yani tarihi yanlı ve yanlış anlattılar. Bu nedenle resmi tarih, egemen...
- Siyasi iktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Aile yılı” ifadesi kendi başına bakıldığında kulağa hoş gelebilir. Ancak bunu dile getirenlerin bugüne kadar yaptıklarına ve paketin içeriğine bakıldığında durumun hiç de aile ve toplumun mutluluğu...
- Yeter be hey/ Uyan/ Uyanalım artık bu beyhude uykudan/ Emektir doğadakini işleyip dönüştüren/ Tüm zenginlik;/ İşçinin kolunun gücü/ Gözünün feriyle oluşur
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...