Buradasınız
Suriyeliler Geri Dönecek mi?

Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu, Suriyelilerin Türkiye’ye teşekkür ederek ve mutluluktan ağlayarak ülkelerine geri döndüğü anlatılmaya başlandı. Suriyelilerin geri dönüşünün kira fiyatlarını düşüreceği, işsizliği azaltacağı, ücretleri yükselteceği konuşulur oldu. Bugüne kadar yaşadığımız sorunların en büyük sorumlusunun Suriyeli mülteciler olduğuna inandırılan işçi kardeşlerimiz, şimdi Suriyeliler giderse sorunlarımızın çözüleceğine inanıyorlar. Peki Suriyeliler geri dönecek mi ve geri dönerlerse sorunlarımız çözülecek mi?
Gelin, tuzu kuru siyasetçilerin, satılmış televizyoncuların söylediklerini bir kenara bırakarak işçi sınıfının penceresinden meseleye bakalım. Ülkenizdeki savaştan ve yıkımdan kaçıp başka bir ülkede büyük zorluklar aşarak hayata tutunmuş olsaydınız, çocuklarınız o ülkede doğup büyümüş olsaydı hangi koşullarda ülkenize geri dönerdiniz? Bunun için önce oradaki savaşın ve kaosun sona ermesi, yaşayabilecek asgari koşulların oluşması gerekmez mi? 13 yıllık savaşta Suriye’de altyapı büyük oranda çöktü, binalar yıkıldı, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler verilemez oldu. Sanayi diye bir şey kalmadı. Geldiği iddia edilen barış ise henüz gelmiş değil. HTŞ geçici bir hükümet kurduğunu, savaşın bittiğini, ülkenin kısa sürede toparlanacağını söylüyor ama gerçek bu değil. Ülkenin birçok bölgesinde halen kaos hâkim. Silahlı grupların kontrolsüz bir şekilde dolaştığı, azınlıklara yönelik saldırıların olduğu biliniyor. Yani Suriye’de ne ekonomik ne de siyasi anlamda istikrar söz konusu değil.
Esad rejimi yıkıldıktan sonra Suriye’ye giden gazeteciler ya Halep’ten ya da Şam’dan görüntüler paylaşıyor. Oysa Suriye sadece bu iki şehirden ibaret değil. Kaldı ki başkent Şam’da bile büyük bir yıkım var. Sanayi neredeyse bitik olduğu için büyük bir işsizlik var. Oradaki koşulları gözünüzün önüne getirin. Siz olsanız belirsizliklerin olduğu, sizi işsizliğin, açlığın beklediği, çocuklarınızın eğitim alamayacağı, gideceğiniz doğru düzgün hastanenin olmadığı koşullarda ülkenize geri döner miydiniz? Konuyu anlamak için bir kıyaslama yapalım: 6 Şubattan sonra depremzedelerin kaçta kaçı eski yaşamlarına, işlerine dönebildi?
Üstelik Suriye’de koşulların iyileşmesi halinde de bütün Suriyelilerin ülkesine geri dönmesini beklemek gerçekçi değil. Küçükken Türkiye’ye gelmiş, burada eğitim alan, Türkçe konuşan, Türkiye’yi yurdu olarak gören yaklaşık bir milyon genç var. Suriye’yi hiç görmemiş, Türkiye’de doğmuş 1 milyon çocuk var. Bunun ne anlama geldiğini görmek için Almanya’da yaşayan Türklere bakalım. Pek çoğumuzun çevresinde Almanya’da akrabaları olan insanlar var. Yıllar önce çalışmak için Almanya’ya giden insanların ne kadarı kalıcı olarak Türkiye’ye geri döndü? Bir kısmı emekli olduktan sonra geri dönmüş olsa da önemli bir kısmı orada kalmaya devam etti. Orada doğan çocuklar ise neredeyse hiç Türkçe bilmiyor, Almanya’yı yurdu olarak görüyor, buraya sadece tatillerde geliyor. Bunun böyle olmasını ne kadar doğal görüyorsak hayatını burada kuran Suriyelilerin artık ülkelerine dönmeyeceğini de o kadar doğal karşılamalıyız.
Elbette koşullar düzeldikten sonra az da olsa geri dönen Suriyeliler olacaktır. Ama büyük çoğunluğu iki ülke arasında gidip gelecek, önemli bir kısmı da sadece ziyaret için ülkelerine gidecek, burada vatandaşlık alacaktır. Bu gerçeği görmeli, kabullenmeli ve Suriyeli işçi kardeşlerimize düşmanlık beslemek yerine birlik olmanın, kardeşleşmenin yollarını aramalıyız. Türkiye’de yaşadığımız sorunların kaynağının Suriyeliler olmadığını bilmeliyiz. Şu soruları sormalıyız: Suriye’de 13 yıl önce savaşı kim başlattı, kim körükledi? Suriyelilerin ucuz işgücü olarak kullanılmasının sorumlusu kim? Suriyelilere oturulmayacak evleri kiralayıp fahiş kira bedeli isteyenler kim? Suriyeli işçilerle Türkiyeli işçilerin birlik olmasını, sendikalaşarak hakkını aramasını engelleyenler kim?
Bu sorulara sınıfımızın penceresinden bakarak, bizim gibi işçi olan Suriyeli kardeşlerimizin yerine kendimizi koyarak cevap verdiğimizde asıl sorumluların kârlarından başka bir şey düşünmeyen patronlar ve siyasi çıkarlarına göre hareket eden iktidar sahipleri olduğunu göreceğiz. Bilelim ki Suriyeliler geri dönse de dönmese de iktidarın ve sermayenin saldırılarına karşı mücadele etmeden sorunlarımızı çözemeyiz.Bu nedenle Türkiye’de kalan Suriyeli işçilerle düşman değil kardeş olmalı, saldırılara karşı birlikte mücadele etmeliyiz.
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...