Buradasınız
Tersane İşçilerinin Sorunları Mücadeleyle Aşılır!
Tuzla’dan tersane işçileri
Hep belirttiğimiz gibi 21. yüzyılda olmamıza rağmen tersane işçilerinin çalışma ve yaşam koşulları 18. yüzyılın vahşi kapitalizm koşullarını aratmıyor. İşyerlerindeki sorunların üzerine bir de barınma sorunlarımız ekleniyor. Pek çok işçi arkadaşımız yatacak yer olarak bekâr evlerini kullanıyor. İş dışında pek vaktimiz kalmasa da, ne kadar kalıyorsa o kadarını evimizde dinlenerek geçirmek istiyoruz. Fakat bekâr evlerinin koşulları hiç de iç açıcı değil. Bir odanın içinde 15 işçi kalıyor ve evin bütün odalarında durum aynı. Üstelik bu kadar işçi arkadaşımız 1 banyo ve mutfağı paylaşıyor. Bu koşullarda nasıl dinlenilebilir ki?
Tersanedeki iş yoğunluğu, baskılar, ağır ve tehlikeli çalışma koşulları ve onun verdiği stres bizi insan olmaktan zaten çıkarıyor. Arkadaşlarımıza tersanede “çalışma koşulları değişir mi” ya da “nasıl değişir” diye sorduğumuzda pek umutlu cevaplar almıyoruz. Biz işçiler birbirimize güvenemiyor, birlikte hareket edemiyoruz. Grev, direniş yapamıyoruz, hakkımızın kavgasını veremiyoruz. Çünkü greve gittiğimizde patron tarafından işten atılıyoruz ve bu korku pek çok işçi arkadaşımızı mücadeleden alıkoyuyor. Oysa bizler birbirimize güvenip bazı şeyleri göze alarak örgütlenirsek kazanırız.
UİD-DER’in İşçi Dayanışması bülteninde çıkan bekâr evleriyle ilgili yazıyı UİD-DER’li tersane işçileri olarak pansiyondaki diğer işçi arkadaşlarımızla birlikte okumak istedik. İşçi arkadaşımızdan biri “dur, okuma” dedi. Biz de bir yandan çaylarımız yudumlarken, diğer taraftan da işçi arkadaşımızın neden okumamızı istemediğini öğrenmek istedik. İşçi arkadaş, “bizim yaşamımızı abartarak yazıyorlar” dedi. Bunun üzerine biz de “yazıyı okuyup ona göre kararı birlikte verelim isterseniz” dedik. Bunun üzerine yazıyı hep beraber okuduk. Çaylar biterken pansiyondan bir işçi arkadaşımız yazı üzerine konuşmaya başladı. “Biz işçilerin yaşamını bizden çok daha güzel anlattığı için UİD-DER’li arkadaşlara çok teşekkürler ederiz. Biz her şeyin yaşadığımız gibi anlatılacağını hiç beklemiyorduk. Onun için tekrar teşekkür ederim” dedi.
Sohbetimiz devam ederken işçi arkadaşlarımız kendi tersanelerinde yaşanan birkaç ilginç olayı anlattılar. Kısa bir süre önce Gisan tersanesinde yaşanan iş kazasının üzerine, Ankara’dan aralarında bakanın da yer aldığı bir heyet geliyor ve işçi arkadaşlar eğitim salonuna toplanıyor. Ankara’dan gelen bakan ve heyeti, “tersanedeki ölümleri, iş kazalarını durdurmanın yollarını arıyoruz” diye başladıkları konuşmalarına tersane bölgesindeki “emniyetli çalışma koşullarını” sıralayarak devam ediyorlar. Cümlelerini tamamladıktan sonra işçi arkadaşlarımıza dönerek “sizlerin soruları var mı” diye soruyorlar.
Bir işçi arkadaş kalkıp “Sizin geleceğinizi biliyorduk. Sizin geleceğiniz gün bu tersanenin her yeri boyandı, yerler yıkandı. Bizlere yeni kıyafetler, baret ve iş güvenliği ekipmanları verildi. Bütün bunlar yetkili biri geldiği zaman olur. Siz gelmeden bizlere hiçbir şey verilmiyor” diyerek, birçok işçi arkadaşımızın aslında içinden geçirdiği düşünceleri yüksek sesle dile getiriyor. Bakan da “o zaman git şikâyet et” cevabını veriyor. İşçi arkadaşımız da “şikâyet edersem işten atılırım” diyor. Salonda bir sessizlik oluyor. Sessizliği bir başka işçi arkadaşımız bir soruyla bozuyor: “Biz işçilerin ücretleri neden banka üzerinden asgari ücret olarak yatıyor. Bankaya yatan para üzerinden sigorta primimiz yatırılıyor. Bizim sigortalarımızdan çalınıyor, bunun için ne yapmayı düşünüyorsunuz?” Devletin bakanları ve heyeti bu arkadaşımıza cevap vermek yerine soruyu geçiştirmeyi tercih ediyorlar.
Bir işçi arkadaşımız da başbakanın RMK tersanesine gelişini anlattı. Tersanedeki 1500 işçinin hemen hepsine yeni elbiseler vermişler ve bir de gemi yoluna kırmızı halı sermişler. Yerler hiçbir tersanede olmadığı kadar temizlenmiş. Eski bütün malzemeler çöpe atılmış. “Başbakan gittikten sonra her şey eski tas, eski hamam oldu” diyor işçi arkadaşımız. Kırmızı halının yerinde şimdi işçi arkadaşlarımızın iş kazalarında akıttığı kanlar durmakta.
Başbakan ya da birtakım heyetler biz işçilerin koşullarını düzeltmek için değil tepkimizi hafifletmek ve bizi kandırmak için geliyorlar tersanelere. Bizler şunu çok iyi kavramalıyız. Bu koşulları değiştirecek olan bizim örgütlü mücadelemizdir. Onun için de tersanedeki çalışma koşullarımızı kanıksamamalı, kaderimiz olarak görmemeliyiz. Tersane patronlarının yazmak istediği bu kadere, bu koşulara dur demeliyiz. Bunu da ancak tersane işçilerinin birbirlerine karşı güvensizliğini kırıp, örgütlü gücüne güvenmesini sağlayarak başarabiliriz.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Bizi Deniyorlar
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
Son Eklenenler
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...