Buradasınız
Biz İşçilerin Hayatı 80 Metrekareye Sığmıyor!
Kocaeli’nden bir kadın petrokimya işçisi

“Hayat eve sığar” kampanyasıyla pek çok “ünlü” isim sosyal medya ya da televizyon aracılığıyla evinden çekimler yaparak milyonlarca insana “evde kal” diye sesleniyor. Ama “hayat eve sığar”, “ biz de evdeyiz” diyerek çekim yaptıkları evler kocaman çiftlikler, denize sıfır yalılar, villalar oluyor. Hal böyle olunca da “varlıklı insanların” sosyal medyadan yaptığı bu çağrılar gerçek hayatta çok anlamsız duruyor. Biz işçilerin oturduğu evlere bakalım. 80 metrekare evlerde, daracık hücre boyutlu odalarda, sıkış tepiş eşyaların arasında bazen nefes bile alamıyoruz. Bizim bu kadar dar bir alanda tüm aile fertleriyle sağlıklı kalmamız mümkün mü? Daracık yaşam alanlarımızda tek yapabildiğimiz camları, balkonların kapılarını açmakken “hayatı eve sığdırmamız” bekleniyor.
Son 18 yılda Türkiye kapitalizmine can suyu olan inşaat sektörü her yeri betona çevirerek koca kentleri inşaat sahası haline getirdi. Küçücük alanlara çok konut yapıp yüksek fiyatlara satarak milyonlarca işçiyi, emekçiyi bankalardan alınan 20 yıllık kredilerle, borçlarla bağladılar. Şimdi de koronavirüs bahanesiyle milyonlarca işçi, emekçi bu balık istifi konutlarda ev hapsindeler. Üstelik işten atmalar, ücretsiz izinler hız kesmeden devam ediyor, milyonlarca işçi bankalara borçlanarak başlarını soktukları bu evlerin kredisini nasıl ödeyeceklerini düşünüyor.
Biz işçilerin hayatı zaten evden işe işten eve geçiyordu. Şimdi bizim için fark şu; yine evdeyiz ama işimize gidemiyoruz ve işe gidemediğimiz günlerin faturası bize ağır bedeller ödetecek, buna hiç şüphe yok. Sosyal medyada dolaşan görüntülere şöyle bir bakıyorum da gerçekten öfkemin tavan yaptığını hissediyorum. Öyle geniş evlerden yayın yapılıyor ki, biz işçilere “hadi bakalım siz de evde bizim yaşantımıza özenip bunalım geçirin” diyorlar adeta. Yani bizim inşa ettiğimiz ama sahip olamadığımız o lüks ve şatafatlı evlerden bizlere ahkâm kesiyorlar.
Egemenler milyonları evlere tıktılar ama aslında yaklaşan fırtınanın, büyüyen öfkemizin farkındalar ve bunu nasıl önleyeceklerinin peşindeler. Yani kendilerinin neden olduğu bu büyük krizin yükünü çekmemizi bekliyorlar. Biz bu yalanlara kanmamalıyız. Şunu iyi bilmeliyiz ki başımıza ne geliyorsa hep patronların sömürü düzeni yüzünden. Fahiş fiyatlar ödediğimiz daracık, konserve kutusu gibi evlerin de sorumlusu patronlardır.
Bizler gerçeğin içinde kalmaya ve sınıfın penceresinden bakmaya devam etmeliyiz. Gerçekleri gören işçiyi hiçbir yalan ve korku sindiremez, korkutamaz. Örgütlü kal, güçlü kal, sınıf bilinçli ol, sağlıklı kal.
Durduramayacaklar
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...