Buradasınız
Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
İzmir’den emekli bir işçi
Cuma günü öğleden sonra Konak’tan otobüse bindim. İkinci durakta üstlerinde okul formaları olan öğrenciler otobüse binmeye başladılar. Otobüsün kart okuyan cihazı, yüzlerce öğrencinin kartından 2,68 lirayı vantuz gibi çekip yutuyor. Kartında kaç parası kaldığını ekrandan görmek için öğrencilerin gözleri cihazda oluyordu o anda. Aynı okulun öğrencileri birbirinin aynısı gibiydiler. Hani animasyon filmlerindeki sevimli zebralar, mandalar sürüsü gibi birbirlerinden okul formalarıyla ayrışıyorlar. Her durakta bir öğrenci yığını biniyordu bizim otobüse.
Otobüse yeni binen yaşı ileri teyze ve amcaların neredeyse hepsi oturan gençleri gözleriyle oturdukları yerlerden fırlatıp atacakmış gibi bakıyorlardı. Elbette ki bir insanı düşünmek, ona yardımcı olmak, bunun için fedakârlık yapmak insanlığın en güzel hasletlerinden birisi. Ayrıca o insanlar da oturmak istiyorlar, oturarak yolculuk etmek hepimizin en doğal hakkı. Ancak hiçbirinin aklına daha fazla otobüs servisi konması neden gelmiyor? Bunun için gerekli yerlere ısrarla bu talepleri iletmemiz gerektiği düşünülmüyor. Henüz reşit bile olmayan bu çocukların sabahın seherinde değil, kör karanlığında okul yoluna düştüklerinin ayırdında değiller. Yani gençlerin ve çocukların enerjisi sonsuz ve sınırsız değil ki. Üstüne üstlük işçi ve emekçi çocukları doğru düzgün, sağlıklı beslenemedikleri için gözlerinin feri sönmüş gibi bakıyorlar.
Ben şoförün hemen arkasındaki koltuğun cam tarafındaydım. Yanıma oturan ve karşı sıradaki koridor tarafında oturan iki öğrenciye “okul nasıl memnun musunuz” diye sordum. Hani “bir sor, bin ah işit” misali konuşmaya başladılar. Biri bırakıyor, diğeri devam ediyordu anlatmaya.
Yanıma oturan Eşrefpaşa Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisinin adı Kader. Okulunun kapalı olduğu aylarda markette çalışırmış. Annesi tekstilde, babası inşaat işlerinde kalıpçı olarak çalışıyormuş. 7 yıl önce babasını Libya’ya çalışmaya götürmüş çalıştığı şirket. Gelin görün ki ne sağı, ne de ölüsü geri dönmüş. Kendisini götüren şirket “bizim firmadan ayrıldı” demiş. Başvurmadıkları devlet kurumu kalmamış. Ama hepsinden elleri boş dönmüş Kader’in annesi. “Babamı öyle çok özledim ki” derken gözleri nemlendi.
Kader’in üç kardeşi var. En küçükleri olan kız kardeşi ilkokul dördüncü sınıfta okuyor. En büyükleri olan erkek kardeşi üniversite kaydını dondurmuş, kurye olarak çalışıyor. Kendisinden üç yaş küçük erkek kardeşi ise okulu bırakmış, mobilya atölyesinde çırak olarak çalışıyor. Kader “5 kuruş var ya? Ben o 5 kuruşun bile hesabını yapmak zorundayım” diyor Ediz’e.
Kapı dibindeki koridor tarafında oturan Ediz’in ise aynı okulda lise birinci sınıf öğrencisi olduğunu öğrendim. Kendisinden iki yaş büyük kız ve kendisinden beş yaş küçük erkek, iki kardeşi var. Onlar da öğrenci. Anne ve babası temizlik firmasında çalışıyorlar. İşçi sınıfının ozanlarından Ruhi Su’nun ifadesiyle “el, gövdede kaşınan yeri bilir” misali canlarını yakan iki şeyi konuşuyorlar.
Ediz diyor ki “bu sene bu okula geçtiğimde artık sabahları daha geç uyanacağım diye sevinmiştim. Ama daha berbat oldu. İlk otobüse bizim duraktan saat 6’yı 10 geçe binmezsem, saat 7’de okulda olamam. Uykusuzluktan, yorgunluktan ders dinlerken gözlerim kapanıyor. Kader, bu arada müdür ‘kışlık formaları almayanlar hemen alsın’ dedi. Annemle kışlık formalara bakmıştık, takımı 900 TL. Annem ‘alamayız. İzmir’in kışı çok soğuk olmuyor. Üşürsen yazlık formanın altına kazak giyersin. Pantolonun altına da eşofman altlığını giyersin. Okul ayakkabısıyla top oynamak yok. Eskilerini giyersin’” diyor. Arkadaşının bu konuşmasının ardından Kader “geçen seneki formalar değişmemiş olsaydı keşke” diyor sıkılmış bir yüz ifadesiyle.
Sermaye sınıfı işçi sınıfının büyüklerini iliklerine dek sömürmekle yetinmez. İşçi sınıfının çocukları henüz ilkokul sıralarında yerlerini aldıklarında onları geleceğin köleleri olarak görür. Erdoğan, işçi sınıfının kadınlarından “üç yetmez, beş çocuk” doğurmalarını buyuruyor. İşçi sınıfının çocukları 15 yaşına gelmeden ucuz işgücü olarak sermaye sınıfının emrine sunulsun diye eğitimde 4+4+4 uygulamasını getirdiler. Bu uygulama başladıktan sonra çocuk işçi sayısında bir artış oldu. Bu durumun göstergelerinden biri olarak iş cinayetlerine kurban giden işçiler arasında çocuk işçilerin sayısının her ay arttığına tanık olmaya başladık.
İşçi sınıfının eski ve yeni kuşakları birbirine bağlayan aktarma kayışları kopmamış, kopartılmamış olsaydı bugün her açıdan başka bir noktada olurduk. İşçi sınıfı, sınıf temelinde örgütlü olduğunda yeni kuşaklar eski kuşakların mücadele deneyimleriyle büyürler. Büyükler gençler için paha biçilmez bir hazine ve ayaklı kütüphane olur. İşte o zaman büyükler gençleri, gençler de büyükleri anlarlar.
Her Zaman Tek Yürek...
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...