Buradasınız
İnsanlığın Yeni Bir Dönüşüme İhtiyacı Var!
İşçi Dayanışması’nın 171. sayısında, tıpkı doğada olduğu gibi toplumlarda da durmaksızın bir değişim ve dönüşüm yaşandığını söylemiştik. “Avcı toplayıcı topluluklardan tarım devrimine, köleci toplumlardan günümüze insanlığın ne kadar büyük bir değişim yaşadığını görmek zor değil” demiştik. Gelin, tarihte büyük dönüşümlere yol açan önemli dönemeç noktalarını ve bu değişimin insanlığı getirdiği eşiği biraz daha irdeleyelim. Bunu yaptığımızda göreceğiz ki bugün insanlık yeni bir dönüşüme ihtiyaç duymakta, sınıfsız ve sömürüsüz toplum kendisini dayatmaktadır.
Modern insan olarak adlandırılan atalarımız 200-300 bin yıl boyunca avcı toplayıcı topluluklar olarak yaşam sürdü. Yiyecek bulmalarının garantisi olmadığı gibi stoklamaları da söz konusu değildi. Bu yüzden göçebe olarak yaşadılar. Yaklaşık 12 bin yıl önce ise insanlık geleceği şekillendirecek çok önemli bir dönemeç noktasından geçti ve tarım devrimi gerçekleşti. Tarım devrimiyle birlikte yerleşik hayata geçildi, yabani bitkiler ve hayvanlar evcilleştirilerek günlük tüketimi aşan ürün elde etmek ve gıda stoklamak mümkün hale geldi. Zamanla bir artık ürünün ortaya çıkması köklü değişimlere kapı açtı. Yavaş da olsa zaman içinde insan ömrü uzamaya ve nüfus artmaya başladı. Kentler kuruldu, işbölümü çeşitlendi. Çanak çömlek yapımından giysi üretilmesine ve yazının bulunmasına, sanattan bilime, mimariden kültüre insanlığı bugüne taşıyan pek çok gelişme tarım devriminden sonra mümkün olabildi.
Tarım devrimi, 300 bin yılla kıyaslandığında çok kısa bir süre olan 12 bin yıl içinde insanlığı bambaşka bir noktaya getirdi; zamanla bir başka önemli dönemeç noktasının temelini döşedi. Sanayi devrimi! Bundan 250 yıl önce gerçekleşen sanayi devrimiyle üretim sürecinde makineler devreye girdi, fabrikalar kuruldu, işçi sınıfı büyüyüp gelişti. Avrupa’da başlayan sanayileşme hızla dünyaya yayıldı, kapitalizm denen sistem küreselleşti ve insanlığın kaderi ortaklaştı. Bu kez sanayi devrimi, tarım devrimine kıyasla çok daha kısa sürede çok daha büyük bir değişim ve dönüşüm yarattı. Bilim ve teknoloji alanında kaydedilen muazzam ilerleme sayesinde bolluk üretiminin temelleri atıldı. Öyle ki bugün sahip olduğumuz bilim ve teknoloji sayesinde tüm insanlığı refah içinde yaşatacak üretimi yapabilecek, açlığın, hastalıkların kökünü kazıyabilecek nesnel olanaklara sahibiz. Üstelik bunu doğaya zarar vermeden, kaynaklarımızı kurutmadan yapabiliriz. Peki, o zaman bunu neden yapamıyoruz? Neden elimizde bu kadar çok imkân varken insanlık acı çekiyor, açlıktan ve en basit hastalıklardan milyonlarca insan yaşamını yitiriyor, doğamız hızla yok oluşa doğru sürükleniyor?
Çünkü insanlık bir avuç asalağın yani kapitalistlerin elinde rehin bulunuyor! Mesela dünyayı kirleten petrol gibi fosil yakıtları tamamen bırakabilir, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak doğaya zarar vermeden üretim yapabiliriz. Ama kapitalistler daha kârlı olan fosil yakıtlardan vazgeçmek istemiyor. Tıklım tıkış beton ormanı kentlerden kurtulabilir, doğayla iç içe kentler kurabilir, barınma sorununu çözebiliriz. Öyleyse neden yapmıyoruz? Çünkü bu kent hapishanelerini yaratan ve milyonlarca insanı buralarda yaşamaya mahkûm eden bizzat kapitalist sistemin kendisidir. Herkese yetecek kadar üretim yapabilir, elde ettiğimiz zenginliği tüm topluma eşit bir şekilde paylaştırabilir ve savaşlara son verebiliriz. Ama bırakalım savaşlara son vermeyi Üçüncü Dünya Savaşı giderek kızışıyor ve yayılıyor. Peki, milyonlara acı çektiren bu savaş niye var? Hegemonya ve zenginlik için savaşan biz emekçiler miyiz yoksa kapitalistler mi? Çölde bile tarım yapabilecek gelişkinliğe sahibiz ama insanlık büyük bir gıda kriziyle karşı karşıya! Neden? Çalışabilir durumdaki herkesin birkaç saat çalışmasıyla tüm insanlığa yetecek üretimi yapabiliriz ama bir tarafta işsizlerin sayısı artarken diğer tarafta günde 10-12 saat çalışmak zorunda kalan milyonlarca insan var. Neden?
Çok açık ki “neden” diye sorduğumuz tüm soruların cevabı kapitalist sisteme çıkıyor. İnsanlık tıpkı geçmişte olduğu gibi büyük bir dönüşümü gerçekleştirmenin eşiğinde bulunuyor ama kapitalist sistem buna engel oluyor. O halde birkaç soru daha soralım. Bu engeli aşamaz mıyız? İnsanlığı felakete sürükleyen kapitalist sistemi yıkamaz mıyız? Evet yapabiliriz, insanlığı kapitalizmin esaretinden kurtarabiliriz. İşçi sınıfı olarak insanlık için köklü bir dönüşümün kapılarını açabiliriz. Bilim ve teknolojinin bir avuç asalağa değil insanlığa hizmet edeceği bir dünyada yaşanacak değişim ve dönüşümün hızını ve büyüklüğünü hayal edebiliyor musunuz?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...