Buradasınız
Özel Okul Patronlarının Yalanlarına Cevabımızdır
Avcılar’dan bir grup eğitim işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Kardeşler bizler UİD-DER’li öğretmenleriz, kimimiz özel okul ve kurslarda, kimimiz kamuda emeğimizle yaşamımızı kazanırız. Mücadeleci öğretmenler aynı zamanda toplum için çalışır ve ellerinden geldiğince öğrencilere erdemli ve ilkeli yaşamanın yollarını öğretirler. Elbette zorluklarını ve önemini de. Fakat bizlerin çabası yetmez çünkü gençlerimizi esas yönlendiren sermaye sınıfının eğitim sistemi, medya gibi ideolojik aygıtlarıdır. Sizlerle Özel Okul Öğretmenleri Sendikası’nın taban maaş hakkı için başlattığı eylemlerden sonra özel okul patronlarının yayınladığı basın metnine dair bir şeyler paylaşmak istedik. Yalnız esas mevzuya geçmeden önce size bir fıkra anlatmak istiyoruz.
Derler ki zamanın birinde Egeli bir ablamız bir hocaya gelmiş ve demiş ki;
- Hocam bi soru soruveecem gari vaktin vaa mı?
- Tabii var kızım sor.
- Deyola ki, Yunan tarafında bi gadın evleya çıgmış. Tam gızını kesçekken şeytan bi geçi getimiş. Doru mu?
Hoca da demiş ki;
- Evladım ben bunun neresini düzelteyim! Yunanistan değil Arabistan, gadın evleya değil İbrahim peygamber, gızı değil oğlu, şeytan değil melek, geçi değil koç!
Şimdi dönelim patronların acınası basın metnine. Özel okul ve kurs patronlarının basın metni aynı fıkradaki gibi sadece baştan sona yalan ve yanlış değil, aynı zamanda bir sürü çelişkiler de içeriyor. Öğretmenlerin örgütlü tepkisinin verdiği korkuyla açık açık saçmalamışlar. Başka da yapabilecek bir şeyleri yok zaten. Zira zulmün mantıklı bir gerekçesi olamaz. Bu metnin her cümlesinin yalan olduğunu kanıtlayacak yüzlerce şeye bizzat kendi hayatlarımızda defalarca şahit olduk ve yaşadık. Uzun uzun anlatmaya kâğıtlar yetmez ama biz yine de metnin çeşitli argümanlarına birkaç maddeyle değinmek istiyoruz.
Öncelikle patronlar, kurumlarının ve öğretmenlerin hakkını savunmak ve eğitim sisteminin başarısını yükseltmek için çabaladıklarını söylüyor. Sormak isteriz: Siz kimsiniz! Neden bu amaç için kamu okullarının daha verimli olmasını istemek yerine milyonlarca lirayı merdiven altı binalara yatırıyorsunuz? Neden iş görüşmelerinde saatlerce ücretlerimizi düşürmeye çalışıyorsunuz? Neden maaşlarımızın bir kısmını elden verip sigortamızı eksik yatırıyorsunuz? Neden devletin verdiği kırtasiye ücretlerimizi bile bizden geri istiyorsunuz? Neden 10 aylık sözleşmeler yapıp bizi her yıl kandırıyorsunuz, aylarca ücret vermiyorsunuz? Söyler misiniz, siz kimsiniz?
Açıklamada 5-6 yıl öncesine kadar özel okul öğretmen maaşlarının gündem olmadığı belirtiliyor. Maaşların düşük olmasının sebebinin pandemi ve sonrasında gelişen ekonomik sıkıntılar olduğu iddia ediliyor. Pandemide patronlar hepimizi tam gün çalıştırıp devletten kısa çalışma ödenekleri aldılar. İtiraz eden arkadaşlarımızı işten attılar. Pandemiyi dahi fırsata çevirdiler. Devletten milyonluk teşvikler aldılar. Ayrıca pandemi öncesinde de kıt kanaat ücretlerle geçiniyorduk ama örgütlü hareket etmediğimiz için sesimiz duyulmuyordu. Şimdi sorunların ayyuka çıkmasına mücadeleci öğretmenlerin çabaları da eklenince konu ülke gündemine taşınmıştır. Olan budur.
Arkadaşlar patronların basın metninde Öğretmen Sendikası işaret edilerek “Öğretmenlerin hakkını savunduğunu iddia eden bazı kişiler” ibaresi kullanılıyor. Metnin ilk paragrafında kendi patron dernekleri için öğretmenin ve eğitimin daha iyi olması noktasında çabaladıkları söylenirken söz konusu öğretmenlerin kendi sendikası ve mücadeleci işçilerin kurumları olunca “öğretmenlerin hakkını savunduğunu iddia edenler” diye ifadeler kullanılıyor. Bu genel bir patron refleksidir. Hangi işkolu olursa olsun, mücadele eden işçilere de böyle seslenmiyor mu patronlar: “Aranızda kışkırtıcılar var!”
Kardeşler baştan sona hedef saptırmaya, öğretmenlerin haklı taleplerinin içini boşaltmaya, algılarla oynamaya hizmet etmesi için yazılan bu metin öğretmenlerin örgütlü mücadelesinin patronları nasıl da korkuttuğunu gösteriyor. Korkuyorlar, çünkü biliyorlar ki bu haklı talep sektör geneline yayılırsa ve daha fazla öğretmen hakkı için bir araya gelmeye başlarsa işte o zaman emeğimiz üzerinden kurdukları saltanat sona erer. Bize düşen görev de emeğimiz için, haklarımız için mücadelemizi büyütmektir. Son sözümüz şiarımız olsun: “Yaşasın işçi sınıfının onurlu mücadelesi.”
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...